Aşk Ve Kırıntılar(505)

18 2 0
                                    

Louis yavaş yavaş kendine gelmiş ayaklanmaya başlamıştı.Yatmaktan sıkılmıştı ama istirahat etmesi gerekiyordu. Ne yaptığını kontrol etmek için odasına  gittim.Kapıyı çaldım ancak kimse kapıyı açmadı.Telaşlandım ve odaya daldım.Odaya girince gördüğüm manzarayla yüzümde bir tebessüm belirdi.Louis'in saçları dağılmıştı ve bir bebek kadar tatlı bir şekilde uyuyordu.Odasının camı açıktı ve oda soğuktu hemen camı kapattım ve tatlı suratına bir kez daha bakıp odadan çıktım.Yanıma birkaç malzeme aldım ve atıma atlayıp ormandaki kulübeye doğru yol aldım. Yanıma aldığım temizlik malzemeleriyle kulübeyi temizlemeye başladım.Louis ' e sürpriz yapacaktım.İstesem saraydaki çalışanlara da temizletebilirdim .Ne de olsa koskoca kraliçeydim ama burası Louis' le benim gizli yerimizdi .Burayı biz bulmuştuk ve bizden başka bilen kimsede yoktu.Sonuçta temizlik yapmak elime yapışmazdı . Etrafı topladıktan sonra saraya geri dönüp çalışma odama çıktım ve şu cadı meselesi üzerine babamın yaptığı çalışmaları inceledim. Kapı çaldı ve Jackson Louis'in arkadaşı olan birinin benle görüşmek istediğini söyledi.Toplantı salonuna geçtim ve benimle görüşmek isteyen kişiyi beklemeye başladım.İçeri uzun boylu ,bembeyaz saçları olan mavi gözlü biri girdi.Giyimi kuşamı çok düzgündü.Beyaz saçaları vardı ancak bu kişi yaşlı değil en fazla yirmili yaşlarında olabilecek biriydi. İçeri girer girmez önümde saygıyla eğildi.Bende böyle bir şeye lüzum olmadığını mimiklerimle belli ettim. Demek Louis'in arkadaşısın ve lütfen kendini tanıt diye ekledim. Adının Magnus olduğunu ve Louis'in çok yakın arkadaşı olduğunu söyledi.Ayaküstü biraz sohbet ettik.Yaşanan hadise de onun yararlandığını öğrenince onu görmek için gelmiş. Bende tabi ki Louis'i görebileceğini ve onu sarayda misafir etmek istediğimi söyledim.O da bunun kendisi için onur olacağını söyleyerek teklifimi kabul etti . Jackson'ı Magnus'u Louis'in odasına götürmesi için görevlendirdim ve tekrardan çalışma odama geçtim.Artık bu odada çalışmak istemiyordum gerek odanın dekorasyonu gerek mobilyaların rengi bu odadaki her şey beni boğuyor ,üstüme üstüme geliyordu.Aslında böyle olmasının sebebi ne dekorasyon ne de mobilyalardı.Burası babamın çalışma odasıydı bu yüzden de içimi karartıyor ve beni boğuyordu.Nede olsa bu durum hala çok yeniydi onları kaybedeli daha bir ay olmuştu. Bende sarayın en ferah en çok ışık alan odalarından birini kendim için seçtim.Bu oda saraydaki en küçük oda olsa da içi çok tatlıydı.Oda sarayın çatı katında bulunuyordu ve kimse yıllardır kullanmadığı için toz içerisindeydi. Saraydaki çalışanlara odayı temizletdirdim.O kadar pisti ki temizlenmesi bütün bir gün sürdü.Odaya beyaz altın işlemleri olan zarif bir masa ve sandalye koydurdum.Yine beyaz renkte kocaman bir kitaplık ,dolap ve mavi renkte güzel bir koltuk koydurdum . Fevkalade olmuştu ; odanın duvarına da ülkenin en ünlü ressamlarından birine yaptırdığım tabloyu astım. Odada kocaman dikkat çekici bir pencere ve pencerenin altında da duvarla birleşik koltuk tarzı bir oturma alanı vardı.Oraya da mavi puflar yaptırdım .Böylelikle dilediğim zaman oraya oturabilir ve manzarayı izleyebilirdim. Babamın bütün kitaplarını ve çalışmaları da bu odaya taşıttırdım ve bir daha o odaya girmemek üzere kapısını kitlettirdim.

Magnus tam bir haftadır sarayda misafirim olarak kalıyordu.Magnusun burada olması Louis'i çok mutlu ediyordu.Louis artık daha iyiydi ara da bir bahçeye çıkıyor ,Magnus 'la birlikte dolaşıyordu.Magnus iyi biriydi ancak onda bir gariplik vardı ; hisediyordum.Ara ara Louis'le konuşurken yanlarına gidiyordum ve ben yanlarına gittiğimde buz kesiyorlar ve elleri ayakları birbirine giriyordu.Bazen Magnus sarayın içinde resmen benle köşe kapmaca oynuyor benden kaçıyordu.Geçen gün Louis 'i görmeye odasına gidecektim .Kapı aralıktı Louis Alina'ya bu durumdan bahsetmeliyiz tarzı bir şeyler diyordu.Ben içeri girip bana ne söyleyeceklerini sorduğumda ise bir bahane uydurup konuyu kapadılar.Bir şey saklıyorlardı ve bunun ne olduğunu bulmaya yemin etmiştim.Bu aralar Jackson'la hiç konuşmuyorduk ,ikimizin de kafasını kaşıyacak vakti yoktu.Hem bende Louis 'le ilgileniyordum. Onun sağlık durumu her şeyden daha önemliydi.Jackson'a duygularımı itiraf etmeye karar vermiştim daha fazla içimde tutamıyordum.Ancak ne onun ne de benim konuşmak için vakti vardı.Ona duygularımı anlatmak için doğru günü bekliyordum ki üç gün sonra Louis'lerin sarayında yapılacak olan bir baloya davet edildim.Bütün soylular bu baloya katılacaktı ve benimde katılmak için bir eşe ihtiyacım vardı. Jackson'a olan duygularımı söylemek için tam da doğru yer ve zamandı. Büyüleyici bir danstan sonra  ikimizin de yalnız kalabileceği bir köşeye geçip ona duygularımdan bahsedebilirdim.İçimi bir heyecan fırtınası kaplamıştı.Bütün korkularımı bir kenara bırakıp ona her şeyi anlatacaktım.

Louis
Annem ve babamdan balo olacağını öğrendiğim bir mektup aldım.Mektupta bugün yola çıkıp krallığımıza geri dönmemi istediklerini ve baloya kimseyi davet etmemi istemediklerini söylemişlerdi. Balo için bana bir eş ayarladıklarını ve diğer kralıklardan bir prensesle baloya katılmam gerektiğini söylüyorlardı.Bu adil değildi,  Alina ile gitmek istiyordum. Benim adıma bana sormadan karar almaları beni öfkelendirmişti ancak yapacak birşey yoktu. Hızlıca hazırlanıp yola çıktım.

Alina 

Louis acele bir şekilde ailesinin yanına dönmüştü. Doğru düzgün konuşmamıştık bile sadece gitmesi gerektiğini söylemişti ve gitmişti. Garipsemem saçmaydı bazen onun bir varis olduğunu unutuyordum . Balo belkide Louis 'e bir eş seçmek içindi.Bu düşünce nedense beni huzursuz etmiş ve üzmüştü.Bunun anlamı eskisi gibi yakın olmamızın imkansız olması ve kalan tek ailemi kaybedecek olmamdı. Onunla gece çimlere uzanıp yıldızları izleyemeycek ve  birbirimize şakalar yapamaycaktık. En önemlisi  toplum içinde uzak durmamız gerekecekti. Karamsar düşünceleri def edip taht salonuna gittim. Huzuruma Jackson'ı çağırtıp balo için  hazırlanmasını emrettim . Birkaç işimi daha halledip izdivaya çekildim. 

Balo Günü 

Sabah erkenden beni baloya hazırlayacak hizmetliler gelmişti . Bu Balo için çok özel bir elbise seçmek istiyordum çünkü herşeyi Jackson'a anlatacaktım . Çok güzel kabarık mavi bir elbise seçmiştim. Aradan geçen iki saatin sonunda hazırdım. Jackson beni bahçede bekliyordu. Beni gördüğünde büyülenmiş gibi bakmaya başladı.Tanrım yeşil gözlerinin güzelliği anlatılamazdı. Önümde eğildi ve nazikçe elimi tutup öptü.İçimde kelebekler uçuşuyordu ve ben de bunu belli etmemek için büyük bir çaba harcıyordum. 

 Dünyadaki en eşsiz varlığın ne olduğunu söyleyin bana sevgili kraliçem dedi genç adam.

Alina donup kalmıştı .Sadece bilmiyorum diyebilmişti çünkü sanki sevdiğinin gözlerinde kaybolmuştu .

Sizin gibi biri bu diyara ait değil kraliçem siz benim için en eşşiz varlıksınız . Bunları söylerken genç adamın gözleri parlıyordu .Alina ise bu an hiç bitmesin istiyordu.

Louis

Çoktan balo için hazırdım.Alina ile zaman geçirmek istiyordum.Onunla dans etmek, hep yaptığımız gibi balodan kaçıp yıldızları izlemek tek arzumdu. Maalesef artık büyümüştük ve ailemin bana uygun gördüğü kişiyle vakit geçirmeliydim .Bütün akşamı  prenses İris ile geçirmek zorundaydım . İris iyi birine benziyordu. Bembeyaz teni, sarı dalgalı saçları ,buz mavisi gözleriyle adeta büyüleyici bir güzelliği vardı ama ailemin uygun gördüğü ve gelecek için planladığı gibi  onunla evlenmek istemiyordum. Ben bugün daha da geç olmadan Alina ile konuşmak hatta onunla evlenmek istiyordum.

Alina

Saraya tam zamanında varmıştık ,balo başlamak üzereydi. Jackson benden izin istedi ve nazikçe elimi tuttu. Kraliçeyle konuşmaya başladım.Ancak gözlerim Louis 'i aramıştı salonda değildi . Ortamın sakinliğinden faydalanarak Jackson 'ı bahçeye davet ettim.Sonun da o an gelmişti çok gergindim .Gerginliğim dışarıdan da belli olsa gerek Jackson bana iyi olup olmadığımı sordu. O kadar gergindim ki sadece sizi seviyorum diyebildim. Jackson çok şaşırmıştı bu yüzünden okunuyordu.

Duyduklarıyla şaşkına dönen genç adam o büyülü anda Alina'nın gözlerine baktı sanki sözcükler bitmişti ve ikisinin de gözleri konuşuyordu. Genç adam kalbi pırpır eden genç kızın dudaklarına minik bir buse kondurdu.

İkimizde şapşal şapşal sırıtarak balo salonuna geri döndük. Sonunda Louis geliyordu ama yanında bir kızla. Herkes onlara odaklanmıştı .Louis gözlerimin içine bakıyordu ama her zamankinden çok farklı, sanki bana öfkeli gibi . Louis  tüm halka bir duyuru yapmak istediğini söyledi  .

Louis

Sevgili dostlarım sizlere benim için çok önemli birini taktim etmek istiyorum. Gelecekteki müstakbel eşim prenses İris.

Alina,Louis olmasa belkide bir daha eskisi gibi parlamayacaktı ancak onun için yanan güneşi göremeyecek kadar kör olmuştu gözleri.

YankıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin