eight

3.1K 329 151
                                    

Her zamanki gibi sokakta beslediğim köpeklerin mamalarını vermek için özensiz bir halde pembe eşofman takımım ve bere kombinimle dışarı çıkmıştım. Yol boyu ilerleyerek ara ara boş ve rahat yiyebileceklerini düşündüğüm yerlere mama döküyordum ve ne ara caddeye geldiğimin farkına varmamıştım bile.

Kalabalık caddenin içinde rahat yemek yiyebilecekleri yer pek olmasa da uygun bulduğum birkaç yere mama dökmüştüm ki durduğum bir yerdeki dükkanın sahibi durduk yere bana hayvanları oraya çektiğim ve onlara yüz verdiğim tarzı şeyler bağırmaya başladı.

Gel de anasını sikme.

"Ya sus aptal. Senin gibi döl israfları yüzünden ilerleyemiyoruz. Sen yemek yerken önünden alıyorlar mı?"

"Ne diyorsun lan sen?"

Karşılık versem de düşüncesi değişmeyecekti ne olsa. Aptal hep aptaldı.

Mamalar ona değse köpeklerin yemesine kıyamazdım.

Bu yüzden ben de elimdeki mama paketinin ağzını sıkıp içinden mama dökülmemesine dikkat ederek adamın kafasına geçirdim.
Yaptığımın çok da doğru olmadığını bilsem de böyle insanlara katlanamadığım için anlık bir hareket yapmıştım ve o an adamın benden şikayetçi olabileceğini düşünmemiştim bu yüzden bunun aklıma gelmesiyle adama orta parmak çekip, biraz da sövüp koşarak oradan kaçmaya başladım.

Adam bağırarak beni takip etmeye başladığında ise evime gitmek için kullandığım yola geçmemiştim çünkü o yolda çok rahat görülebilirdim ve bunu riske atamazdım.

Ben de aklıma gelen en mantıklı şeyi yaptım.

Kalabalığın arasına girip gözden kaybolduktan sonra Chan'ın dükkanına koşar adımlarla ilerledim.

Nefes nefese kalmış bir şekilde içeri girdiğimde koltukta oturan Chan ve yanındaki kalıplı çocukla karşılaştığımda ikisi de olayın garipliğiyle bana bakmaya başlamıştı.

"Felix?" Kaşlarını çatarak yanınıza ilerleyen bir Bang Chan nefesinizi düzenlememize hiç de yardımcı olmuyordu. "İyi misin? Ne bu halin?"

"Bu Felix mi?" dedi koltukta bize bakan çocuk Chan yavaşça dirseğimden tutarken. Gözlerimi kırpıştırarak kafa salladığımda Chan hâlâ beni süzüyordu. "Su-" diyerek başladığım cümlemi bitiremeden hareketlenmesiyle ise kendimi ilerdeki koltuklardan birine attım.

"Selam, Felix ben. Gerçi biliyormuşsun ama olsun. Chan'ın arkadaşı olmalısın?"

Arkadaşısındır değil mi?

"Al bakalım." Suyu bana uzattığında hafifçe gülümsemiş ve suyu içmeye başlamıştım. Chan ise karşıma oturup beklemeye başlamıştı.

"Evet Changbin ben, arkadaşıyım." Anlıyorum dercesine gözlerimi kırptım bir yandan da onu süzerken. Boyu kısa gözüküyordu ancak o kadar yapılıydı ki Seungmin bu ortamda olsa 1.75 altı olmaz kuralını yıkıp atacağına neredeyse emindim.

Su bardağını masaya bırakıp beremi çıkarttım. "Kusura bakmayın sizi böldüm ama kaçacak bir yer lazımdı."

Kaşlarını çattı ikisi de. Çekingen bir şekilde ellerime indirdim bakışlarımı.

"Şey, birinin kafasına şununla vurdum da." Kapının yanına bıraktığım mama paketine döndürdüler bakışlarını.

"Kafasına?"

tattoo, chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin