"Ya Felix! Ağlamayı bırak da mumlar sönmeden düzgünce poz ver." Hyunjin elindeki telefonunu salladı. Gözlerimdeki yaşları silerek Chan'a yaslandım ve kameraya gülümsemeye çalıştım.
Çalıştım çünkü beni fazlasıyla duygulandırmışlardı. Partiye gitmemizin üstünden birkaç gün geçmişti, tarihi o yüzden net bildiğimi sanıyordum ancak her yıl heyecanla doğum gününü kutlayan ben, bu seneyi unutmuştum. Boş olduğum bir dönemdi, günümü Chan veya arkadaş grubumla geçiriyor sonrasında ise eve gelip saatlerce oyun oynuyordum.
Saat kavramımı kaybetmiştim kısaca. İki gün sonra sandığım doğum günümü ise Chan'ın beni acilen evine çağırması ile öğrenmiştim.
Buradaydık işte, doğum günümü kutluyorduk. En sevdiğim insanlar ile doluydu etrafım.
"Ya gözlerini siliyor ama yaşları yine akıyor bu çocuğun!"
Herkes güldüğünde utançla yüzümü Chan'ın göğsüne sakladım. Vücudumu sarmaladığında daha çok sırnaştım ona. "İyi misin?"
"Hım, azıcık duygulandım." Burnumu çektim.
Beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzümü kavradı. Alnıma bir öpücük bıraktığında gözlerimi kırpıştırdım. "Ağlama bebeğim. Hediyelerin var bak daha."
"Ay doğru, unuttum onları." Ellerimi çırparak önüme döndüm ve bu sefer düzgünce bir poz verdim kameraya. Hyunjin de son pozu beğenmiş olacak ki telefonunu kapattı ve cebine attı. Chan pastayı alıp içeri götürürken Changbin hyung çoktan yanıma gelmişti.
"Chan buradayken böyle bir konuşma yapamayacağımdan hızlıca söylemek istiyorum. Ona iyi geliyorsun, hiç görmediğim kadar mutlu görüyorum Chan'ı ve seni her şeyden çok seviyor eminim. Bunu unutma tamam mı Lix?"
Beni tekrar ağlatmaya çalışıyordu galiba?
"Hayatımıza, Chan'ın hayatına girdiğin için teşekkür ederiz çünkü sizin sayenizde böyle sıcak bir ortam oluştu." Gözleriyle odayı taradı. Seungmin'de takılı kalan gözleri ile güldüm.
"Çok güzel oldunuz." Minnetle gülümsedi.
"En çok da bu yüzden teşekkür ederim." Göz kırptım ona. "Neyse, çok uzattım." Elindeki paketi uzattı.
"Umarım beğenirsin, ihtiyacın olduğunu duymuştum." Heyecanla hediye paketini açtığımda gördüğüm marka ile dudaklarım aralandı.
"Hiç karşı çıkma, Seungmin ile birlikte aldık çünkü o da sadece birimiz alırsa kabul etmeyeceğini söyledi."
Arkadaşım cidden beni tanıyordu.
Elimdeki tabletin kutusuna baktım uzun süre. Yanımıza gelen Seungmin ile ikisine de sarıldım. "Çok teşekkür ederim ama cidden kabul edemem ki ben bunu."
"Edersin edersin." İkna etmek için baktığımda Changbin hyung tekrar ofladı. "Felix zorlanmadık zaten alırken neden kabul edemeyesin? İhtiyacın vardı hem. Sen hayatıma Seungmin'i kazandırmışken bir tableti çok gördün kendine. Sus, kabul ediyorsun o hediyeyi."
Zorla ikna oluşumun, bir de Seungmin'in isminin içinde geçtiği cümle ile erimesinin üstüne onları yanımdan gönderdim ve yanıma gelen Hyunjin'e sarıldım.
"Sakın sen de kabul edemeyeceğim bir şey almış olma."
"Almadım, yaptım." Ne ara koltuğun arkasına koyduğunu bilmediğim büyük tuvali aldığında gün içindeki şaşkınlıklarıma sadece bir tane daha eklendi.
"Dikkatli aç." Onaylayarak arkasını söktüğüm kağıdı tuvalden ayırdım. Dayanamayarak öndeki sökülen kısıma baktığımda gördüğüm görüntü ile tekrar ağlayacağımı hissetmiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tattoo, chanlix
FanfictionFelix dövme yaptırmak için Chan'ın dükkanına gitmişti. •texting & düzyazı