tattoo, chanlix

twenty

felix:
chaaaaaan
channn
seansta mısın kiiiiii
channnn

chan:
efendim lixie

felix:
lixie mi🥺|
şey
buluşmak ister misin
bugün olmak zorunda değil

chan:
bir şey mi oldu
niye böyle sordun

felix:
nasıl

chan:
ne bileyim
konuşmak ister gibi

felix:
konuşmak istiyorum zaten

chan:
amk|
ne konuda

felix:
ya chan
ne bileyim ne konuda buluşmadan önce düşünmüyorum ya ne konuşacağımı

chan:
oh
tamam pardon
ben başka bir şey sandım

felix:
?

chan:
boşver boşver
yarın öğlen boşluğum var uyar mı sana

felix:
uyar

chan:
güzel
gelip alırım seni

felix:
yok
ben götüreceğim seni

chan:
ne fark eder

felix:
ya ben götüreceğim

chan:
tamam ama eve dönerken beni bırakmana gerek yok diye konuşup bana ben kendimi koruyamaz mıyım???? tribi atmayacaksın

felix:
ben adamın kafasına mama paketi geçirdim
korurum

chan:
Felix

felix:
uh büyük harf|
🥺🥺🥺🥺🥺

chan:
amına koyayım nasıl da biliyor üstüme oynamayı|
anlaştık öyleyse

felix:
pffff peki

chan:
oflama
yolumuz aynı zaten sadece bir farklı sokaktan geçiyorum

felix:
uğraştırmak istemiyorum ama neyse
tamam

chan:
keşke hep uğraşabilsem

felix:
annen|
yorulma diye

chan:
yorulmam ben hiç merak etme ;)

felix:
hasirtie|
yaşlısın yorulursun

chan:
kucağımdayken hiç yaşlısın demiyordun

felix:
sus artık
görüşürüz buluşunca bb

chan:
ahaşxkqğdk
bb

🖇

Chan'ın öğlen birkaç saatlik arası olduğu için bunu bir kafeye gidip harcamak istememiş, sandviç ve kurabiyelerimden yapıp çantama atmıştım. O beni almaya geldiğinde ise sokağın köşesinden aldığım içecekler hala soğukluğunu koruyordu.

Şimdi ise tavsiyem üzerine geldiğimiz bu minik parkta kimsenin olmamasından faydalanarak çimenlere oturmuş gülerek saçma anılarımızı anlatıyorduk.