-Baskın

299 20 30
                                    

                                  Yorum atın🔪

Normalden çok daha uzun bir bölüm oldu. Bu da uzun süredir bölüm atmamamın telafisi olsun.

Birkaç saatlik yolculuk sonunda öğretmenlerin bahsettiği eğitim alanına gelmiştik ve 13 bizi sıraya dizip burada neler yapacağımızı anlatmaya başlamıştı fakat kimse dinlemiyordu. 2-A ve 2-B'deki öğrenciler buradaydı ve herkesin gruplaşmış konuşuyor oluşu 13'ün duyulmasını imkansız hale getiriyordu.

Sıkılmış bir şekilde etrafımda göz gezdirirken 13'ün arkasından siyah-mor birkaç portal açılmasıyla gözlerimi oraya kilitledim.

"Çocuklar, bu eğitimin bir parçası değildi! Çabuk olun ve çıkışa koşun!"

Aizawa'nın sözleriyle portallara daha çok dikkat kesildim. Nabzımın hızlandığını şimdiden hissediyordum.

İçeriden teker teker LOV üyeleri çıkmaya başladığında aralarından sadece biri dikkatimi çekmişti.

"Shigaraki..." diye mırıldandım kendi kendime. League of Villians'ın başı Shigaraki kanlı canlı karşımdaydı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Heyecanımdan arkamdan açılan portalı bile görmezden gelmiştim. Birkaç saniye içinde ise bambaşka bir yerdeydim. Karşımda ise Todoroki ve Midoriya duruyordu.

"Gerçekten bu sene de mi aynısını yaptılar?!" Dedi Todoroki homurdanarak.

"Bu sefer ne planlıyorlar acaba?" Diye devam ettirdi Midoriya ellerini başının üzerine götürerek.

Burada daha fazla onların sohbetini dinleyemezdim. Bakugou'yu bulmam gerekiyordu. Arkamı dönüp ilerlemeye başladığımda ikisi de bana döndü.

"Nereye gidiyorsun Callie-san" dedi Midoriya.

"Toplanma alanına."

Yalan.

"Callie-san beraber gidersek daha güvenli olu-"

"Kendim gideceğim."

Son cümlemin ardından adımlarımı hızlandırdım ve koşmaya başladım. Bakugou'yu bulmam gerekiyordu. Ne kadar sezilerim hedeflerinin Bakugou değil de geçen seneki gibi All Might'ın icabına bakmak olduğunu söylese de sonuçta babam tarafından onu korumakla görevlendirilmiştim.

•••

Bir çatının tepesine çıkıp silah bölümüne yeni yaptırdığım silahın dürbünüyle etrafı gözledim ve Bakugou'yu buldum. Felix de yanındaydı. Sanırım villian onları aynı yere ışınlamıştı. Yanlarına gittiğimde ikisi de aynı anda iki villianla dövüşüyordu. Ortalarında ise Denki, baygın bir şekilde yerde yatıyordu.

Bakugou'nun gözleri benimle buluştu ve kaşları çatıldı. "Ne yapıyorsun sen?" Der gibi bir havası vardı. Felix ise buraya geleceğimi önceden tahmin etmişti.

Öylece dikilip onların dövüşünü izlerken sağımdan eli kocaman bir çekice benzeyen, bana koşan adama doğru döndüm ve kollarından tutup bacak arasına sağlam bir tekme geçirdim. Adam yere çöktüğünde ise bu sefer tekmem yüzünü buldu ve saniyeler içinde baygın bir şekilde yere yığıldı.

Bakugou'ya döndüğümde iki kişi birden üzerine yürüyordu ve yara alacağı duruşundan bile belliydi. İkisi birden harekete geçtiğinde ona seslendim.

"Bakugou arkan!"

Arkasındaki adama döndü ve güçlü bir patlama yaptı. Diğer adam ise tam onu yaralayacakken hızlıca ona doğru koştum ve çenesine sert bir yumruk geçirdim. Felix'e döndüm ve çoktan ona saldıran adamları hallettiğini gördüm.

Böylece etrafımızdaki tüm villianlar etkisiz hale gelmiş oldu.

•••

Bakugou, ben, Felix ve kucağındaki Denki ile beraber toplanma alanına doğru ilerliyorduk fakat bunu yapmak istemiyordum. UA'ye girme sebebim tam olarak buradayken güvenli bölgeye gidip bu fırsatı elimin tersiyle itmek istemiyordum. Amacım Shigaraki'yi şu anda yok etmek değildi. Onun da zamanı gelecekti elbet. Sadece varlığımdan haberdar olmasını ve asıl baş düşmanlarının kim olduğunu onlara göstermek istiyordum. 

Adımlarımı durdurmamla birlikte ikisi de bana döndü.

"Todoroki ve Midoriya'yı yalnız bıraktım. Onları kontrol etmezsem vicdan yaparım. Özür dilerim." Diyip ağızlarını bile açmalarına zaman vermeden koşup izimi kaybettirdim. Felix bunun yalan olduğunu tabiki biliyordu. Bakugou'yu oyalayacağından emindim.

•••

Felix'in anlatımıyla:

Bakugou ve Denki'yi zor da olsa toplanma alanına getirmeyi başarmıştım. Jinx'in neler planladığını tahmin edebiliyorum fakat ayarı kaçırmasından korkuyorum. Uzun zamandır bunu bekliyordu. Bir şeylerin ters gidip kafasındaki annesinin kontrolü ele almasından korkuyorum.

All Might ise hala gelmemişti. Çıkışı Kurogiri tutuyordu ve biz de toplanma alanı diye adlandırdıkları çıkışın önündeki boş alanda bekliyorduk.

"Callie nerde aptallar?! En son sizin yanınıza gidiyordu!" Solumda bağıran Bakugou'ya doğru döndüm. Midoriya ve Todoroki'nin üstüne yürüyordu.

"Sakin ol Kacchan! Daha portaldan ilk düştüğümüzde o bizden ayrılıp toplanma alanına tek başına gideceğini söyledi." Dedi kollarını göğsüne siper etmiş Midoriya.

"Midoriya haklı."diye devam ettirdi Todoroki.

Aizawa Sensei telaşla Bakugou'ların yanına gitti ve "Callie burada değil mi?!" Diye sordu.

Tam o sırada orta alan toz duman altında kalmıştı ve portalın içinden Jinx'in boynunu dört parmakla tutmuş Shigaraki çıkmış ve kahramanlarla birlikte durduğumuz yere doğru bakmaya başlamıştı. Yanında ise kocaman bir Nomu duruyordu. Büyük ihtimal All Might için hazırlanmıştı. Yanında ise başka sıradan bir villian vardı ve elindeki megafonla konuşmaya başladı.

"İki seçenek var! Ya All Might gelir ve bu kızı kurtarır! Ya da bu kızı kurtarmaz ve kız ölür! Bahahah!"

"Ya da Jinx hepinizi öldürür." Dedim içimden. Jinx'in bunu planladığını, uzaktan bakmama rağmen gözlerinden anlayabiliyordum.

Tüm öğrenciler telaş içindeydi. All Might geç kalmıştı ve kimse yaşıtı birinin gözleri önünde öldürülmesini istemezdi. Onlarca portal açılıyor ve içlerinden villianlar çıkıp orta alanı dolduruyordu. Bir villianın özgünlüğü sayesinde ise çevrelerini kavurucu bir ateş sarmıştı ve kahramanlar müdahale edemiyordu. Şu an ellerinde Jinx olmasaydı başarılı olması olası bir plan yapmışlardı.

Telaş dolu ortamın aksine Jinx tüm sakinliğiyle sol eliyle  cebinden kocaman bir düğmesi olan bir alet çıkardı ve yavaşça yukarı doğru kaldırmaya başladı. Neler olacağını şu an tamamen anlıyordum ve bu da beni endişelendirmeye yetiyordu.

Jinx'in sırıttığı kısılan gözlerinden belli oluyordu. Elindeki aletin tuşuna bastı ve-

"Bum."

JINX (Bakugou x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin