Kahkaha⁸

724 66 114
                                    

Tamamendüzyazı
Bubölümçoooksoftolacaksınız

*Birkaç saat önce - beşinci bölüm devamı*

Hürkan, yanında oturan bedene bakış atıyor daha sonra göz göze gelecekleri korkusu ile hemen önüne dönüyordu.

Yalnız değillerdi. Önlerinde oturan Muzaffer Mert, iki bin on altı (2016) yılının FIFA'sını oynuyordu. E haliyle attığı her golde ya da yediği her çalımda yüksek sesli ve küfürlü sözler çıkarıyordu.

Bu sırada Emre, sinirden patlayacak olan damarına hakim olmaya çalışıyordu. "Ses tellerine bir şey yaptığımının çocuğu" diyordu içinden habire, Mert'e. Sevdiceği ile biraz yalnız kalabilmek ve hatta onunla yakınlaşabilmek istiyordu. Böyle bir fırsat geçmişti eline. Ee, ama gelin görün ki; şu an sadece kavga edecek gibi görünen bir civciv gibiydi.

İçinden bu  benzetmeye güldü, Hürkan. Civciv Emre... Kıkırdaması bomba etkisi ile salındı yüksek sesi bile bastırarak oturma odasına. Emre aşık gözler ve hızlı bir kalp ile döndü, O'na doğru. Mert ise kısa bir bakış attı ve daha sonra en yakın arkadaşından "uçan tekme" yemek istemediği için hızla döndü önüne. Daha kısık bir ses ile oyununu oynamaya devam etti.

Kırmızı yanaklar ve aşık gözler küçük küçük dokunuşlar ile bakışıyorlardı şimdi. İkisinin de yanakları bir domates gibi kızarmıştı. Nedeni belli gibiydi. Hislerini daha yeni yeni anlamaya başlamış bu ikili utanmadan duramıyorlardı.

Sonunda Emre, atak yapmaya karar verdi. Küçük küçük kalçasını kaydırarak zaten az olan mesafeyi hızla kapattı. Hürkan'ın titreyen ellerini gördüğünde yaptığı şey kesinlikle aralarındaki duygusal bağı çok daha fazla kuvvetlendirdi.

Ellerini tuttu. Yumuşacıktı elleri.

Tabii, parmak uçları hafiften sertleşmiş ve küçük nasırlar hâline gelmişti. Kendi ellerine nazaran çok daha iyi durumdaydı gerçi. Bir tamirhane de çalışmak, bazı güzelliklerden feragat etmek demekti. 

Hürkan ise hiç umursamamıştı bu, sert ve pürüzlü elin yapısını. Beyninde dönüp duran bir - iki düşünce vardı sadece.

"Sıcacık elleri ellerimi tutuyor ve elindeki küçük pürüzleri hissedebiliyorum. TANRI'M ELLERİMİ TUTUYOR. İyi hissetmiyorum. Bayılmama ne kadar kaldı? Ne yapacağım?!"

O kadar stres yapmışlardı ki, elleri terlemeye başladı. Hürkan, gerginlik ile elini çekmeye çalışırken Emre'nin de yapmak istediği buydu. Eller bir anda ayrıldı ve aynı anda pantolonlara- ah pardon Hürkan pantolonuna Emre ise gri eşofmanına sildi ellerini. Daha sonra birbirlerine baktılar ve hiç de yanlış anlamayarak kısık sesle gülüştüler. İkisinin gözleri de gülüşlerinde kaldı. Bakıştılar, bakıştılar ve bakıştılar. Daha sonra...

Gülüşler yavaşça soldu kafalar hafifçe yaklaştı ve bam!

Yakınlardan bir ses duyuldu.

"Hay ben senin amına koyayım! Hay, orospu çocuğu!!"

Kafalar şaşkınlık ile Mert'e çevrildi. Yediği onuncu golden sonra tepesi atmış gibiydi. Sinirden kıpkırmızı olan yüzü o kadar komikti ki sanırım Emre ve Hürkan ikilisi için bu gece asla somurtkan geçmeyecekti.

Evet, ilk romantik anları bozuldu ama bunu sorun dahi etmiyorlardı. Hâlâ kıkırdayarak birbirlerine bakarlarken Hürkan Emre'nin kısılan gözlerinin ne kadar güzel olduğunu düşünebiliyordu ancak. Elleri yine ellerinde olsun ve o tatmadığı garip hissi birçok kere sadece ondan tatsın istiyordu.

Yüzlerinde kalan küçük gülümseler ile döndüler önlerine. Omuzları birbirlerine değiyor ve alanlarını daha da küçültüyordu. Derin birer nefes alan iki beden ise aynı anda kafalarını eğdi birbirlerine doğru. Emre Hürkan'ına yaslayacaktı başını, Hürkan Emre'sine.

Olanlar oldu. Kafaları tam ortada birbiri ile tokuştu. Kala kalan iki kafa hem utançtan hem de gelen gülme krizinden kıpkırmızı kesildiler. Yapabildikleri tek şey ise kafaları tokuşmadan hemen önce kenetledikleri parmakları ile kahkaha atıyor oluşlarıydı.

Dediğim gibi; geceleri asla somurtkan geçmedi. Tek yapabildikleri aşık olmak ve çokça gülmekti.

Her şeyin farkında olup hiç ses çıkarmadan izleyen Mert ise, kimsenin dikkatini çekmedi. Tabii, her şeyi kayda alan kamerasının da dikkat çekmediği gibi.

Hehe iŞTE YENİ BÖLÜMDE BİTTİİ. UMARIM KEYİFLE OKUMUŞSUNUZDUR. GÜZEL YAZDIĞIMI DÜŞÜNÜYORUM. VE KİTAPTA EN ÇOK BEĞENDİĞİM İKİNCİ BÖLÜM BU BÖLÜM OLDU. NEYSEE OKUduğunuz için teşekkür ederiim. ^^

Keko musun, ya? / mengolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin