I had a dream
I got everything I wanted
But when I wake up, I see
You with me
•••Jinnie'nin dilinden ;
İnsanın kendi huzuruna kavuşmayı arzulaması acizliğin belirtisidir ve bu vücudunu da yiyip bitirirdi . Bende şuan tüm bitkinliğim ve benliğimle huzuruma kavuşmak artık içimde hissettiğim bu acının son bulmasını diliyordum.
Adının Namjoon olduğunu söyleyen Uzun gri saçlı, uzun boylu olan adamın çarpıcı yüzüne bön bön bakarken aklımın açılmasını mı, yoksa uyanmayı mı daha çok istedim bilmiyorum.
Kabus gibi geliyordu her şey.Az sonra vücudumda gezinen yaramaz ince dudaklarla mızmızlanarak uyandırılmak için her şeyimi verirdim. Gözlerimi açtığımda başımda büyük ceylan gözleriyle galaksilerini bana dikmiş, yeni uyanmış ve kusursuz görünen Eşimi, Jungkooku görmek ve bana sımsıkı sarılıp beni güçlü göğsüne saklaması için oturup ağlayacak durumdaydım. Her şeyin bir kabus olduğunu söyleyip hep yaptığı gibi saçlarımdan öperek rahatlatsın beni istiyordum
Ama her şey bir rüya değildi malesefki. Onun yerine gözlerimi açtığımda bomboş ve garip bir odanın içinde, bir o kadar garip, doktor olduğunu söylediği halde beni huzursuz hissettiren bakışları olan biriyleydim.
"J-Jungkook nerde! İyi mi o?"
Kaşlarını çatarak üzerime eğildi. Yatakta biraz doğrulmuş bana, uzun boyuyla eğilmesiyle sanki bu bembeyaz geniş odada karanlığa gömülmüştüm.
Namjoon yakınlaşınca daha iyi fark etmiştimki,
Oldukça iri yapılı ve tanrım
o bir Alfaydı.
Ellerimle burnumu kapattırken, kolumu saran elinden silkelendim ve kendimi arkamdaki duvara yasladım istemsiz.Bir anda boğazını temizleyip dikleşti ve ellerini üstündeki beyaz önlüğün cepleŕine koyarken dudağının kenarı kıvrıldı.
"Bana uyanır uyanmaz kendinizin değil, Jungkook'un mu nerde olduğunu soruyorsunuz Seokjin-shi?"
Gülümsemesiyle yanağında oluşan derin çukura kayarken gözlerim tek yaptığım yutkunup acıyan gözlerimi üzerinde gezdirmekti.
Elbette nerde olduğum önemliydi ve şuan aklımın içinde dolaşan yüzlerce soru işareti vardı..
Ben işe en önemlisinden, her şeyden önemli olandan başlamıştım sadece.
Eşimin iyi olduğunu bilmek benim için her şeye bedeldi.
Jungkook bana kendimden daha önemliydi.Namjoon denen oldukça etkileyici adam kafasını yüzündeki garip gülümsemesiyle iki yana salladı ve arkasını döndü. Artık odağı bende değilken etrafa göz gezdirdim hızlıca.
Camdan duvarı olan bir doktor ofisindeydim sanırım. Ve yattığım yerse bir hasta yatağıydı. İçindeki her şeyin beyaz olduğu bu oda iç ferahlatır gibi dursada şuan beni baymıştı. Etrafa baktıkça bu kasvetli odadan çıkmak ve biraz nefes alma isteğim içimde dolup taştı. Bu Alfa adamla daha fazla burda durursam bayılacaktım eminim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Diken Çalısı ▪︎Kookjin
FanficBaşımı yerden kaldırdım ve onun bana tüm merhametiyle bakan dolu gözleriyle karşılaşır karşılaşmaz ağzımdan bir hıçkırık koptu. Acı çekmiştik. Canımızı parçalara ayırmıştım. Çünkü bizi, bizsiz bırakmaya canımdan can gide gide zorlamıştım. "Jinnie, y...