Başımı yerden kaldırdım ve onun bana tüm merhametiyle bakan dolu gözleriyle karşılaşır karşılaşmaz ağzımdan bir hıçkırık koptu. Acı çekmiştik. Canımızı parçalara ayırmıştım. Çünkü bizi, bizsiz bırakmaya canımdan can gide gide zorlamıştım.
"Jinnie, y...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ah, A-aahh, bekl-AHH"
Güzel ince dudakları etimi öyle sıcak öpüyor ki tenime degen ateş pahasi ten, hücrelerime ask arzusunun ateş kivilcimlarini işliyordu sanki. Kizginliga giren oymuş gibi deliren deltam her bir uzuvumu öpüyor dişlerini de değdikleri her yere geçirmekten asla çekinmiyordu. Lüks arabamızın arka koltuğunda avına gözünü kestirmiş bir aslan gibi sinsice kapanmıştı üstüme. Resmen benliğimi afiyetle kendine katıyordu.
Her yerimdeydi. Her bir milimi her bir uzuvuma değiyor, birbirlerine dokunan bedenlerimizin arasından ateşin kıvılcım sesleri yükseliyordu sanki.
Gözlerimi açamıyordum bile. Zevkten kaymaya başlamışlardı ve Jungkookun durak bilmeden sürekli yaladığı, dilini doladığı ve kirli öpücüklere boğduğu ağzımı asla kapatamıyordum. Deltam, aralık ve şişmiş dudaklarımdan dökülen tek düzgün kelimeyken yaşadığım yoğun arzudan ve zevkten eşimin görkemli bedeninin altında kıvranıyordum.
Delirecektim. Aslında çoktan delirmiştim. Bedenim onun her hareketine istemsiz tepki veriyor, göğsümdeki kuşun kanat çırpışları ciğerlerimi hızla indirip kaldırıyordu. Arzudan ve acıdan altında kıvranıyordum.
Her kıvranışım veya kaçmak için mızmızlanmamda daha da bastırıyordu bana kendini. Hırlıyor ve ellerini asla takip edemediğim bir hızda daha da kivranmam için her yerimde gezdiriyordu Jeon Jungkook.
Yetişemiyordum. Çok Hızlıydı. Çok fazlaydı. Çıldırmıştı ve ben onun hırçınlığıyla aklımı yitiriyordum.
Kocaman penis karnıma tamamıyla bastırılırken, resmen pantolonu umursamadan bana geçen sertliğinden beynimin yerinde olması beklenemezdi zaten. Kalçamı yukarı kaldırıp daha da sürtündüm eşime. Bana bastirdigi büyük kabarikligina.
Mırlıyor, sık sık ve hızlı nefesler alıyor, sert hareketlerine mızmızlandığımdaysa hırlayıp daha da sertleşiyordu.
Boynumu, göğsümü ve kulaklarımın arkasını. Isırılmadık yer bırakmadığına emindim. Morardıklarına da. Tamamıyla kendisiyle kaplıyordu yine tenimi. Sanatını işliyor ve bunu yaparken gözü hiç bir şeyi görmüyordu.
Jungkook her zaman onun olanı belli etmeyi seven bir yapıya sahipken, Bu hayatta yaşam kaynağı olan eşine, Dünyalar güzeli eşine, tüm benliğiyle kendini kazımaktan çekinmiyordu. Bundan zevk alıyordu. Kim Seokjinin onun olduğu düşüncesi, Tüm aklını yitirtiyordu genç Deltaya.
"SİKTİR, Jinnie. O kadar özledim ki, o kadar delirdim ki sensizlikten. Jinnie. Eşim.Güzelim."
Hala yarı pençeliği gitmemiş elleriyle zaten çoktan yırttığı kalın tişörtümü tamamen yırtması saniye alırken Sonunda boynumdan kaldırdığı eşsiz, keskin yüzü birkaç saniyelikte olsun karşımdaydı ve tek saniye bile yetmişti. Salyamın sırıl sıklam deliğimde daha da akmasına.
