İyi okumalar✨
Merdivenlerden aşağı indiğimde üstünü değiştirmiş ve telefonuyla uğraşan Reha ile karşılaştım.
Geldiğimi fark etsin diye ona yaklaşmadan önce hafifçe öksürdüm. Reha'nın bakışları anında telefondan ayrılıp beni bulduğunda gülümsedim.
Oturduğu üçlü koltuğun diğer ucuna oturdum ve bacaklarımı ortamızda kalan boş kısma uzattım. Reha'nın aksine benim günlerimin pek çoğu evde, hareketsiz geçiyordu. Bu kadar uzun süre ayakta durmama alışkın olmayan ayaklarım ve bacaklarım zonkluyordu.
Kafamı koltuğun arkalığına yasladığımda Reha'nın elindeki telefonu karşımızda kalan sehpaya bıraktığını ve tüm dikkatini bana verdiğini fark ettim.
Kısa süre beni izledikten sonra o da aynı benim gibi bacaklarını ortamızdaki yere uzattı ve kafasını koltuğun arkalığına koydu. Ortaya doğru uzattığımız bacaklarımız yan yana duruyordu. Sağ bacağımın dış kısmı onun bacağına değiyordu.
Öylece birbirimize bakarken usulca konuştum. "Kahve?" Reha ya sessizce konuştuğumdan ne dediğimi anlamamıştı ya da dalmıştı ve ne dediğimi duymamıştı çünkü bana oldukça boş bakıyordu.
Dediğimi biraz daha yüksek bir ses tonuyla tekrarladığımda Reha bu defa boş bakışlarını bana doğrultmuyordu ancak bir hayalden çıkmış gibi irkilmişti. "Hastanede, kahve içelim demiştin. Bende 'evde sana yaparım.' demiştim. Yapmamı ister misin?"
"Sadece seni konudan birazcık uzaklaştırmak istemiştim. Gerçekten kahve içmek değildi, niyetim." Hastanede Reha kahveden bahsettiğinde gerçekten kahve içmek istediğini sanmıştım. O an hissettiğim gerginlikten dolayı, belki de, gerçekten kahve içmek için bunu söylemediğini algılayamamıştım.
Kendi kendime güldüm. Sanırım yorulmuştum ve algılarım düşmüştü. "Neye gülüyorsun?"
"Hiç... sadece neden gerçekten kahve istemediğini ve benim dikkatimi başka bir yerlere çekmeye çalıştığını anlayamadığımı düşünüyordum. Galiba yorgunluktan." Reha ufak bir tebessüm yerleştirdi suratına.
Benim dikkatimi oraya vermek ister gibi benimkine değen bacağını hareket ettirdi. Bacaklarımız biraz daha fazla temas etmeye başlarken bacağını sürttü, benim bacağıma. Eğer amacı buysa gerçekten başarılı olmuştu çünkü o bunu yaptığında bakışlarım bitişik duran bacaklarımıza kaydı. "Sen bugün gerçekten çok yoruldun... Canın kahve istiyorsa yapabilirim, Somay."
Bacaklarımızdaki bakışlarımı zorlukla oradan ayırıp Reha'ya baktım. Canım kahve istiyordu, gerçekten de. Bana kahve yapmayı teklif etmeseydi ondan bana kahve yapmasını isteyecek cüreti kendimde bulamazdım, muhtemelen. Ama şimdi Reha kendi ağzıyla bana kahve yapmayı teklif ettiğinden onu onaylayabilirim gibi gelmişti. "Sende içeceksen neden olmasın?"
Reha kafasını yasladığı yerden kaldırdı ve bacaklarını bacaklarımın yanından çekti. Çektiği bacaklarını kanepede sarkıttı ve ayağa kalktı. "O zaman ikimize de birer kahve yapayım."
Mutfağa yöneldiğinde bacaklarımı hafifçe kendime doğru çekerek koltukta onu görebileceğim bir pozisyon aldım.
Reha mutfağa geçip bize iki kupa çıkardı. Büyük olanlardandı. Bugünün beni zorladığının farkındaydı.
O mutfakta ikimize kahve yaparken onu uzandığım yerden izledim. Hastanede söylediğinde üstünde fazla duramadığım, uyumlu olduğumuz gerçeğiyle doluydu zihnim. Kafamın bir köşesinde babalarımı arayıp onlara uyumlu olduğumuzu söylemek vardı. Diğer bir köşesinde ise babalarımı arama isteğimi örtecek kadar baskın bir soru vardı. Nasıl davranmalıydım? Artık tam anlamıyla ona mı odaklanmam gerekiyordu. Ya birbirimize göre değilsek, ne olacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Olay(Gay)+18
Science FictionYıl 2049'da meydana gelen bir salgında kadın nüfusun büyük çoğunluğu öldü, erkek nüfusun yarısından fazlası sadece ufak genetik değişikliklerle hastalığı atlattı. Erkek nüfusun kalan kısmı ise kendilerine bahşedilmiş yeni organla hayatlarına devam e...