İyi okumalar dilerim aşklar✨
Kapının açılma sesiyle hızla kapıdan tarafa döndüm. İçeri Reha'nın girmesiyle içime doluşan huzur kelimelerle ifade edilemezdi.
Oturduğum koltuktan kalkmaya yeltendiğimde hızlı adımlarla yanıma yaklaştı. "Somay,.. kalkmana gerek olmadığını biliyorsun."
Yüzünde yorgun olmasına rağmen belirmekte gecikmeyen gülümsemeyle bakışlarım gülüşüne düşerken kendimi usulca gülümsemekten alamadım.
Ondan önce bu evde ne yaptığımı unutmuş durumdaydım. Evde tek kaldığımda, ev fazlasıyla büyük ve sessiz geliyordu. Eskiden bunu sevdiğime inanmakta ise oldukça zorlanıyordum. Taş çatlasın iki ay olmuştu, Reha hayatıma gireli.
Onu babalarımla tanıştırdığım günden beri ilişkimiz hiç durmadan ilerliyordu. Herhangi bir eşleşmemle böyle olabileceğimi söyleseler asla inanmayacağımı düşünürken buldum kendimi. Mümkün değildi, inanmam.
Reha, usulca alnımı öptüğünde düşüncelerimden sıyrıldım. O çoktan ellerini yıkamış, üstünü değiştirmiş, maskesini çıkarmış ve yanıma gelmişti.
Koltukta yanıma oturduğunda tereddüt etmeden ona yaklaştım. Birbirimize yaklaşmak artık eskisi gibi düşünce gerektiren bir eylem olmaktan çok uzaklaşmıştı.
Ellerinden birini doğrudan belimin etrafına sarıp beni iyiden iyiye kendine çekti. Bedenimde sıcaklığını ve ferah parfümünün kokusunu hissettim. Kokusu teniyle bütünleştiği gibi benimle de bütünleşiyordu.
Ben evden sık çıkmadığım için parfüm kullanmak gibi bir alışkanlığım hiç olmamıştı. Bu yüzden onun parfümünü sıkmış kadar oluyordum, temaslarımızda.
Hafifçe kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bakışlarının benim üstümde olduğunu gördüğümde dudaklarım istemsizce kıvrıldı. Hiçbir şeyi bilinçsiz yapmıyordu. Gelip bana sokulmak alışkanlık olduğu kadar hala istediği için yaptığı bir şeydi. Hala yaptığı hareketlerinde benim tepkimi ölçmeye devam ediyordu. Beni rahatsız etmenin yapmayı istediği son şey olduğunu anlamak kolaydı.
Bakışlarımı yavaşça dudaklarına düşürdüm. Dolgun alt dudağına ve ona nispeten ince kalan üst dudağına baktım. Dudakları hafifçe kurumuştu. Islatmaktan çekinecek de değildim.
Üst pazısını tutarak oturduğum yerde hafifçe yükseldim. Ne istediğimi hemen anladı. Ellerinden biri belimde kalırken diğer elini enseme götürdü.
Ensemdeki kısa saçların arasından parmaklarını geçirerek tuttu. Saçlarımı çekmiyordu. Beni rahatsız etmiyordu.
Dudaklarımız ise çok geçmeden buluştu. Ellerimden birini kolunda tutarken diğerini yüzüne götürdüm.
Göz kapaklarım, kirpiklerim birbirine karışana kadar kısıldı. Elimi yanağına götürerek hafif sakallarına bastırdım. Çok seviyordum, bu halini.
Doğal halini. O sık sık traş olmayı tercih etse de ben olmamış halini tercih ediyordum. Belki de psikolojik olarak traş olması işe gitmesi gerektiğini hatırlattığı için de olabilirdi. Sakallarının uzadığını gördüğümde hem bu görüntünün bana özel olduğunu hem de onun bir süre daha sadece ve sadece benim yanımda olacağını hissediyordum.
Dilinin dudaklarıma değdiğini hissettiğimde ağzımı aralamakta gecikmedim. Dillerimizin ıslaklığı birbirine karışırken kolunu sıktım, istemeden. Sadece öpüşmekle sınırlı kalabilmek için kendimi zorlamaya başlamıştım, artık.
Aklımda, öpüşmek bile beni böyle mayışmış, yüksek ve dünyayı unutacak hale getiriyorsa daha fazlasının nasıl hissettireceği sorusu dolanıyordu. Ne aklıma ne de hayallerime sığıyorsun, Reha...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Olay(Gay)+18
Science FictionYıl 2049'da meydana gelen bir salgında kadın nüfusun büyük çoğunluğu öldü, erkek nüfusun yarısından fazlası sadece ufak genetik değişikliklerle hastalığı atlattı. Erkek nüfusun kalan kısmı ise kendilerine bahşedilmiş yeni organla hayatlarına devam e...