𝚋𝚒𝚛

531 19 13
                                    

Austin Weasley

Gringotts büyücü bankasının önündeyim. Ailemden, annemden bana kalan mirasın yanında.
Sadece bir kaç adımım var ama korkuyorum.
Hiç tanımadığım ailemi tanımaktan Korkuyorum.

Ron bana anahtarı ilk verdiğinde nasıl verildiğimi hatırladım. Hepsi ufak bir anı gibiydi, bir aydır kasaya gitmemek için uydurduğum onca bahane bugün bitmişti.

***
"Austin." Bana seslenen dayımın yanına ilerledim.

"Ron?" Dedim. Yanını işaret ettiğinde gülümseyerek yanına oturdum.
Kızıl kıvırcık saçlarımı okşadı.

"Artık on beş yaşındasın. Kocaman bir oğlan oldun..." Gülümsedim. Sürekli bunu söylüyordu. 
Onu seviyordum.
Kız kardeşinden kalan tek şey olduğumu söyleyip bana sarıldığı günler gibiydi, içim huzur doluydu onun yanında.

"Evet..." Dedim ve yüzüne baktım.
"Bir sorun mu var?"

"Hayır, hayır. Bir sorun yok. Sadece annen seni doğurmadan bir kaç gün önce sana bir mektup yazmıştı. Bunu on beş yaşını bitirdiğin gün vermemi istedi... Sanırım... İçine doğmuştu..." Dedi gözleri yaşarırıken.

Ben doğduktan sadece bir kaç ay önce Ölmüştü.
Ron ve Hermione beni hep babasına benziyor diye sevdiğini söylüyordu.
Ancak ben bunu bile bilmiyordum.
Annem ölmeden önce onlara tek bir şey demişti çünkü,
"Oğluma sakın babasını söylemeyin. Onu iyi biri olarak bilmek zorunda..."

Onlarda vasiyetini yerine getiriyorlardı. Ron ve Hermione babamdan hep iyi ve tanıdıkları en cesur adam olarak bahsediyordu. Bunu biliyordum ancak ne annem ne de babam hakkında bildiğim tek şeyin ikisininde birbirlerini çok sevmesi ve çok cesur olduklarından başka bir şey değildi...

"Ne mektubu Ron?" Dedim kısıkça. Sesimin titrediğine emindim.

"gringotts büyücü bankasında bir kasada, içinde ne yazıyor bilmiyorum. Sadece sana verilmek için hazırda duran bir anahtarım var..." Elini cebine attı.

Altın bir anahtarı avuçlarıma bıraktı.
Sonra bana sarıldı.
Bu, ne okursan ne görürsen gör yanındayım sarılmasıydı....

***

İçeriye girdim. Masalarının başında yazı yazan onlarca ev cini vardı. Bir masanın önünde durdum.
"A-anahtar."

Elin uzattığında anahtarı avucuna bıraktım.
Eliyle inceledi ve yüzüme baktı.
"Takip et."

Kafamı salladım. Sonra onun peşinden koridorları geçtim. Maden arabasına benzeyen bir arabaya bindik. Rayların üzerinde ilerlerken gerginlikten avuç içlerim terliyordu.

Altın rengi bir kapının önünde durduk. Cin kapının önünde bir şeyler yaptı, daha sonra kapı gürültüyle açıldı.
İçeriye girdim.

Sarı renkli 5 tane dizilmiş kağıt vardı. Oldukça düzgün bir el yazısı ile yazılmış 5 kağıt.
Elime aldım.
Sonra hiç birine göz atmadan içeriden çıktım.

Cin ile geldiğimiz yolları geri giderken ellerim hala titriyordu.
Babamın kim olduğunu öğrenecektim.
Annemin kim olduğunu öğrenecektim.
Babamın adını öğrenecektim.

Bankadan çıktıktan sonra eve ilerledim. Evde kimse yoktu, Rose arkadaşları ile geziyor olmalıydı. Ron ve Hermione ise iştelerdi.
Odama ilerledim.
Kapımı kilitledim,
Ve yatağıma yaslanıp ilk sayfayı elime aldım...

Aşk Yok Olmaktır -𝒉𝒊𝒏𝒏𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin