– İstanbul’a çalışmaya gittiğim ve kafamda bir sürü planların dolaştığı yıllardı. Bir kaç yıl önce aldığım işletme diplomamla zar zor da olsa özel bir bankada iş bulabilmiştim. İlk aylar tek başıma kiraladığım evde bekar hayatı yaşadım. Fakat artan masraflar, kafamdaki planlar için para biriktirmeyi bırak; ay sonunu bile zor getirmeme yetiyordu. Bu durum yaptığım aşırı harcamaları kontrol etmem gerektiği anlamına geliyordu.
Aynı bankada beraber çalıştığım Murat isminde bir çocuk vardı. Kendisi benle aynı yaşlarda ve çok iyi birisiydi. Ufak krizlerimde ne zaman istesem borç verir “Acele etme; istediğin zaman ödersin.” derdi. Murat da aynı benim gibi kirada kalıyordu. Cebimin sıkışık olduğu bir gün Murat bana aynı evde kalmayı teklif etti. “Bu sayede kira masraflarını yarıya indiririz” dedi.
Bunu duyduğuma çok sevinmiştim. Ayrıca Murat çoğu yemeği yapmayı da biliyordu. Ben ise nadir zamanlar dışında sürekli dışarıdan yemek yiyordum. Teklifini kabul ettim. O hafta sonu Murat’la aynı evde kalmaya başladık. Aradan aylar geçti. Birbirimize oldukça alışmıştık. Aynı evde iki kardeş gibiydik. Bahar’ın sonlarına doğru Murat yazın ortasında düğününün olduğunu söyledi.
Manisa’nın Bir Köyü
“Semih, ben yıllık iznimi erkenden alıp memlekete gideceğim. Düğün zamanı mutlaka sen de geleceksin. Sana bizim oraları da gezdiririm.” dedi. Ben de buna çok sevinip “Tabii ki kardeşim.” dedim. Murat izne çıkıp memlekete döndüğünde ben de ailemin yanına gittim. Ailemin yanında kısa süre kaldıktan sonra Muratın memleketi olan Manisa’ya biletimi aldım.Sabahın erken saatlerinde şehir merkezine girer girmez Murat’ı aradım. Ona nerde olduğumu söyledim. Yarım saat sonra arabasıyla geldi. Yüzü oldukça neşeliydi. “Hayrola evleneceksin diye mi bu neşe?” diye sordum. Utangaç bir gülüş atıp “’Yok kardeşim; seni gördüm mutlu oldum. Hoşgeldin.” dedi. Tokalaşmamızın ardından “Aç mısın? Yolumuz uzun. İstersen şurada bir şeyler atıştıralım.” dedi. Ben de akşamdan beri boş olan mideme elimi atıp “Olur.” dedim.
Yemekten sonra Murat’a yaşadığı yer hakkında sorular sordum. Ailesi şehir merkezinden oldukça uzak bir köyde kalıyordu. Şehir içinde de evleri vardı fakat yaz aylarını köyde geçiriyorlardı. Köye gitmeden önce şehirdeki evlerine uğradık. Murat evden birkaç parça eşya aldı. Saatler süren yolculuktan sonra nihayetinde asfalttan çıkıp toprak yola girdik. Yaklaştığımızı sanmıştım fakat Murat “Dur hele; daha yarım saatimiz daha var” deyince artık sınırdan çıktığımızı düşünmeye başlamıştım.
Murat’ın da dediği gibi yarım saat sonra düz bir alanda kurulu olan köyü gördük. Murat “İşte benim büyüdüğüm topraklar” dedi. Aracın hızını düşürerek evlerin arasına daldık. Üç katlı bahçeli bir evin ön ünde durduk. Kapıda köpek kulübesinin yanında, yaşlı bir adam köpeğe yemek veriyordu. Araba sesini duyunca yaptığı işi bırakıp bize doğru yöneldi. Bana bakarak “Hoşgeldin oğlum.” dedi. Murat araya girerek bizi tanıştırdı
“Bu; babam İbrahim” dedi. Sonra babasına dönerek “Bu da bahsettiğim arkadaşım Semih” Ayak üstü tanışmadan sonra eve girdik. Evde Murat’ın ablası ve annesiyle de tanıştım. Hepsi iyi insanlara benziyordu. Akşam yemeğinden sonra yolculuğun verdiği yorgunluk uykumu getirmişti. Murat’ın annesi bana hazırladıkları boş odayı göstererek erkenden yatabileceğimi söyleyince kendimi hemen odaya attım. Üzerimi değiştirip yatağa uzandım.
Düğün Hazırlıkları
Sabah dışardan gelen seslerle uyandım. Sabah diyorum ama saati kontrol ettiğimde vakit neredeyse öğlen 12’ye geliyordu. O kadar deliksiz uyumuştum ki kimse uyandırmamıştı herhalde. Aşağı indiğimde Murat’ın ablası beni görünce “Annem uyandırmak istemedi. Şimdi kahvaltını hazırlarım.” dedi. Ben de “Keşke uyandırsaydınız; zahmet olacak.” deyip avluya çıktım. Dışarıda Murat ve babası birkaç adamla konuşuyordu. Düğün hazırlıkları için yapılacakları ve alınacakları hesaplıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
panarolmal Aileniz
Horrorburda korkmaya esrarengiz olayları beraber çözmeye varmisiniz gerek sizin yasadiklariniz gerekse yazdığımız hikayelerle sizlerleyiz Günde en az iki hikaye