3. Bölüm "Konuk"

113 20 50
                                    

  07.02.2022

"Arabayı getir hemen Ali!"

"Çabuk ol!"

Odamın dışındaki koridordan yankılanan bağırışlarla açtım gözlerimi. Seslerin sahibi, babaydı. Nadiren sesi bu kadar telaşlı çıkardı ve bunu bilmek içimde büyüyen korkuyu iyice körüklüyordu.

Yavaşça yatağımdan indim ve pencereden içeri vuran ay ışığının rehberliğinde istemeye istemeye kapıya yöneldim. Elimi kapı koluna attığımda, içimden bir ses açmamamı söylüyordu ama kapının dışındaki telaşlı seslere daha fazla kulak tıkayamazdım. Derin bir nefes alıp deli gibi atan kalbimi görmezden geldim ve kapı koluna asıldım.

Karanlığa alışan gözlerim, koridorun parlak ışığı karşısında hemen kısılsa da araladığım kapıyı açmaya devam ettim. "Selma, kendine gel!"

Annemin adını duymamla başımı koridorun sağ tarafın çevirmem bir oldu. Ses, yatak odalarından geliyordu. Kendi iyiliğim için daha fazla ilerlememem gerektiğini biliyordum, fakat merakıma yenik düşerek odaya doğru yürüdüm. Açık olan kapının önüne geldiğimde, karşılaşmaktan korktuğum manzara yüzünden yerde tuttuğum bakışlarımı derin bir nefesin ardından kaldırdım ve annemin kanlar içinde baygın bir şekilde babanın kucağında yattığını gördüm.

Ölü gibi bembeyaz yüzüne tezat bir şekilde her tarafı kanlar içindeydi. Hele bilekleri... etraflarına sarılan bez parçalarının altından kan sızdırmaya devam ediyorlardı ve buna rağmen annemin yüzünde oldukça bariz görünen bir sükunet vardı. Bu sükuneti, ancak ölümü arzulayan biri gösterebilirdi.

Yerimden kıpırdayıp tekrar yatağıma girmek ve kendime bunların hepsinin bir kabustan ibaret olduğunu söylemek istedim ama ayaklarım yere çakılmış gibi kıpırdamıyordu. En azından başımı çevirmek ya da gözlerimi sımsıkı kapayabilmeyi diledim ama bunların hiçbirini yapamadım.

Canan abla, ağlayarak elindeki yeni getirdiği bezle kanı durdurmaya çalışıyordu. Sonunda aşağıdan Ali abinin "Araba hazır!" dediği duyulduğunda, baba kafasını kapıya çevirdi ve göz göze geldik. Gözlerime her baktığında iliklerime kadar hissettiğim nefreti, bu sefer had safhaya ulaşmıştı ve ben korkudan beynimin içinde "Kaç!" diye bağıran sese kulak veremiyordum bile.

Tepeden tırnağa titreyen bedenime rağmen beni yok etmek isteyen o gözlere bakmaya devam ediyordum...

....

Sıçrayarak uyandığım karanlık odada birkaç saniye etrafıma bakıp nerede olduğumu -daha doğrusu nerede olmadığımı- anlayınca rahat bir nefes verdim ve tekrar boş yatağa yattım.

Bu kabuslar, benim için sıradan kötü rüyalardan ziyade unutamayacağım gerçeklerdi. Kalbim her uyanışımda olduğu gibi göğsümden fırlayacakmışçasına büyük bir kuvvetle tekliyordu ve benim her seferinde olduğu gibi yine durulmasını beklemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu. Buz gibi hissederdim böyle zamanlarda, yüreğim adeta buz keserdi.

Küçükken kabuslar gördüğümü bilen annem her gece kontrol etmeye gelirdi beni ve onun beni sarıp sarmalayacağını bilmek bile sakinleşmeme yardımcı olurdu, fakat artık ne bedenimi sarıp sarmalayacak bir annem vardı ne de o sarıp sarmalanmayı bekleyen küçük çocuk. Artık kimseden bir beklentim kalmamıştı. Bu kocaman dünyada yapayalnızdım ve bunu hissetmek yüreğimin buz kesmesine neden oluyordu işte.

SUSKUNLUĞUN BEDELİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin