2.Bölüm - Geçmiş

140 24 47
                                    

29.12.2021

Bölüm şarkısı; Lana Del Rey - Dark Paradise

Sesini duymak bile kalbimin deli gibi atmasına yetiyordu işte. Düğüm düğüm olan boğazıma karşın birkaç defa yutkunmaya çalıştım. Holün başında, ışığın altında simsiyah parıldayan gülen gözlerini görünce bastırdığım tüm özlemim gün yüzüne çıktı. Hep böyle oluyordu işte. Bir süre onu görmemek için kendi içimde türlü mücadeleler veriyordum ama bir kere bile sesini duymamla, tüm yelkenlerim suya iniyordu.

Mehmet, 1.88 boyundaydı ve ne çok zayıf ne de fazla yapılı olan vücuduyla, üzerine ne giyse göz kamaştırıcı görünürdü. Bugün üzerine tam oturan beyaz gömleğinin üstüne siyah bir takım elbise ve  soğuk havadan dolayı lacivert bir manto giymişti. Siyah saçları, dışarıdaki rüzgardan ötürü geniş alnına düşmüş ve kulakları kıpkırmızı kesilmişti soğuktan. 

Salona adım atar atmaz gözleri beni buldu ve kolunun altına aldığı kardeşini bırakıp yanıma geldi. 

Ciddi olmadığını bildiğim bir sitemle, "Senin kadar hayırsız bir arkadaşım daha yoktur, Rüzgar."  dedi ve kollarının arasında sıkıştırdı beni. "İyi ki bir bitti okul, ne arıyorsun ne soruyorsun." Ne zaman sarılsa, elim ayağıma dolanır, heyecandan ne yapacağımı bilemez hale gelirdim. Fakat yapmam gerekeni bildiğim için kendimi zorlayıp ellerimi sırtına koydum ve birkaç kez pat patlayıp mırıldandım, "Dersler yoğundu, fırsat olmadı." 

Geri çekilip yüzüme baktı ve bahanemi sorgularcasına o güzel kaşlarından birini kaldırdı, "Sınav dönemi de değil, nasıl bir yoğunluk bu? Hem yoğun bir dönem olsa Fatih etrafta sürteceğine senin peşine düşmüş olurdu." 

Haklıydı, ama ne diyecektim ki? 'Seni sevgilinle mutlu görme düşüncesi ağır geldi, o yüzden de karşılaşmamak için elimden geleni yaptım' ? 

Ben ne bahane uyduracağımı düşünürken, arkasındaki Selim amca yetişti imdadıma. Mehmet'i omzundan geriye çekip, "Sıkma çocuğu, hem Fatih'le bir mi tutuyorsun onu? Derslerine çalışıyordur." dedi, ardından babacan bir tavırla gülümseyip hafifçe sarıldı bana. "Böyle dediğine bakma sen, bayadır aramıyorsun diye bozuldu sana."

Yardımı karşısında hafifçe tebessüm ettim. "Hakkıdır. Okul falan derken koşuşturmacadan fırsat olmadı bir türlü, arayamadım bende."  Onun tarafından bakınca haklıydı gerçektende. En yakın arkadaşım dediğiniz kişi birden iletişimi kesse, sinirlenirdiniz elbette. Fakat yine de bu konuda elimden bir şey gelmiyordu, ya yüreğimde kabaran bu duygulara yenik düşüp haykıracaktım her şeyi ya da kendime hakim olmak için araya mesafe koyacaktım ve ben çoktan ikincisini seçmiştim.

Ayla teyze, "Gelir gelmez sıktınız çocuğumu ya, hem ondan büyüksün sen, abilik yapıp arasaydın işte. Gel Rüzgar, onlar üstlerini değişip gelene kadar masaya geçelim bizde." diye araya girdiğinde içimi ekşi bir duygu kapladı ve ağzımı bile açamadım. Doğru ya, anca abi olurdu ondan bana...

Gelen genç hizmetli mantolarını alırken şaşırmış gibi davrandı Mehmet. "O tam tersi değil miydi ya? Usulen küçük olanın araması gerek, öyle değil mi baba?" 

"Hadi hadi, uzatma sende. Çok yoruldum zaten, bi elimi yüzümü yıkıyayım da kendime geleyim."

İkisi birlikte gülerek merdivenleri çıkarken Ayla teyze mutfağa, Azra'yla ben de kurulan masaya geçtik ve onları beklemeye başladık. Kahvaltıdan beri hiçbir şey yemediğimden kurt gibi açtım doğrusu, bu yüzden de birazdan yiyeceğim mantıyı düşününce ağzım sulanmaya başlamıştı.

SUSKUNLUĞUN BEDELİ (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin