Takip

40 5 4
                                    

Kulaklığının tekini çıkararak arkasından gelen sesi dinledi sarışın olan.

Uzun bir süredir takip edildiğini hissediyordu ve şimdi ise bir kaç metre gerisinden gelen birisi vardı. Adım sesleri kulağına ulaşırken endişe ile elini montunun cebine attı. Hava kararmıştı ve hava da soğuk olduğu için kimse dışarıda değildi. Yeosang'da fazladan ders çalışmak için bir saat daha dershanede kalmıştı ama şuan pişmandı bu kadar geçe kaldığından.

Adınlarını hızlandırarak anayola ilerledi. Anayola yaklaştığında daha da hızlandı. Arkasındaki kişi de hızlandığında kalbi daha da hızlanmıştı. Bacaklarının titrediğini fark ettiğinde ağzının içinden bir küfür savurdu. Adım sesleri hemen arkasından geldiğinde ve birisi kolunu tuttuğunda korkarak çığlık attı. Dudaklarının üzerine kapanan el ile gözlerini korku ile açtı ve karşısındakine baktı. Gördüğü yüz ile şaşkın bakışlarla dona kalırken kırmızı saçlı genç derin bir nefes verdi.

"Kendi düşüncelerine o kadar dalmışsın ki sana seslendiğimi duymadın. Yanına gelip sana dokunduğumda da bağırıyorsun. Kafanda neler dönüyor?"

Kırmızılı çocuk konuştuktan sonra elini sarışının ağzından çekti.

"Tanrım... o kadar korktum ki. Takip ediliyorum sandım ve olabilecek tüm kötü senaryoları aklımdan geçiriyordum..."

Mingi sarışının dediklerinden sonra kendini kötü hissetmişti.

"Özür dilerim, korkacağını düşünemedim. Dershaneden çıkıyordum ki önümde yürüyen seni gördüm sonra bu kadar geç çıkman şaşırttı. Sonrasında ise aynı yola gittiğimizi gördüm belki yan yana yürürüz diye düşündüm, sana yetişeyim derken de böyle oldu işte..."

Uzun olan kendini tek nefeste anlattığında Yeosang gözlerini kırpıştırdı iki saniye.

"Sakin ol, nefes al. Sorun değil olabilir böyle şeyler."

"Gerçekten özür di-"

"Sorun yok dedim ya."

Mingi aldığı olumlu cevapla şaşkın uğramıştı.

"Oh..."

Yeosang gülerek yürümeye başladı.

"Hadi çabuk ol, otobüsü kaçırmak istemiyorum."

Uzun olan gülümseyerek sarışına yetişti.

"Hangi otobüse biniyorsun?"

"24, sen?"

"Ben de!"

Mingi bağırdığını fark ettiğinde utanarak ensesini kaşıdı.

"Ne güzel~"

Sarı saçlı genç tatlı bir şekilde konuştuğunda kırmızı saçlı olan dudağını dişledi. Bir anlığına gözüne bir bebek gibi gelmişti.

Yan yana yürüyen ikili sonunda otobüs durağına vardıklarında durak bomboştu. O esnada Yeosang otobüsün geleceği yola bakıyordu, Mingi ise Yeosanga... Hemen yanlarındaki sokak lambası beyaz tenine çok güzel yansıyordu. Mingi alık alık sarı saçlı olana bakarken kendisine dönen bakışlarla hemen kendini düzeltmişti.

"Geliyor, hadi binelim."

Gelen otobüsün numarasını teyit ettikten sonra Mingi elini kaldırarak otobüsü durdurdu. Ikili otobüse bindikten sonra en arka kısıma ilerlediler. Her yer boş olduğu için en arkadaki ikili koltuğa oturdular. Yeosang cam kenarına geçmişti.

Bir kaç durak geçtikten sonra Yeosang üşüdüğünü hissederek, iç güdüsel olarak uzun olanın yanına yanaştı. Mingi bunu fark ettiğinde başını biraz yukarıya kaldırıp cama baktı. Açık olduğunu gördüğünde ayağa kalkarak camı kapattı. Bu hareketle beraber Yeosang'ın yanaklarının kızarması bir olmuştu.

"Teşekkürler."

Mingi samimi bir şekilde gülümsedikten sonra arkasına yaslandı ve sağ tarafına dönerek dışarıyı izlemeye başladı. Yeosang'a bakarak onu rahatsız etmekten korkuyordu.

Kolunda hissettiği temas ile kafasını Yeosang'dan tarafa çevirdi ve gözlerinin buluşmasını sağladı.

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır, sadece şey... Neyse boşver."

Yeosang hemen camdan tarafa döndü. Dışarıyı izliyormuş gibi dursada camdaki yansımadan Mingiye bakıyordu.

Camdaki yansımadan Mingi'nin hâlâ ona şaşkın şaşkın baktığını gördüğünde gözlerini kapayarak derin bir nefes verdi ve ondan tarafa döndü.

"Ya şey diyecektim...düzgünce tanışalım mı?"

Mingi ilk adımın sarışından geldiğini görünce aptal aptal gülümsedi.

"Tanışalım tabii düzgünce."

Yeosang'da tatlı bir şekilde gülümsedi.

"Kang Yeosang, ingilizceyi sevdiğim için dil bölümünü seçtim ama altından kalkamadım sınavın. Arkadaşlarım periye, kediye ya da civcive benzetirler genelde. Oyun oynamayı ve kitap okumayı aşırı severim, ya sen?"

Mingi gülmemek için dudaklarını dişledi.

"Song Mingi, Fizik sevdiğim için sayısal bölümünü seçtim ama Kimya ve Biyolojiden nefret ediyorum. Genelde sırık derler bana."

Mingi'nin dediğinden sonra Yeosang gülmüştü.

"Penguene benzetenler de var tabii orası da ayrı bir konu. Çok garip gelecek ama içinde matematik olan oyunları severim."

"Sayısalcılar cidden inekmiş yani."

Yeosang'ın dedikleri üzerine ikisi de gülmüştü.

"Eh işte."

Ikili yol boyunca sohbet etmişlerdi ta ki Yeosang'ın ineceği durağa kadar. Dudaklarını büzerek oturduğu yerden indi ve dur tuşuna bastı.

"Görüşmek üzere Mingi-a."

"Görüşürüz Yeosang."

Birbirlerine gülümsedikten sonra Yeosang otobüsten indi.

Enemy 》 MinSangWhere stories live. Discover now