Horoz alarmımın ötmesiyle sarsılarak uyandım. Bazen bu alarmı atmak istiyordum ama uyanmama yardımcı oluyordu. Yorganımı üzerimden kaldırdım ve kendimi yatakta oturur pozisyona getirdim. Saate baktım. Gitmem gereken yer için daha 2 saat vardı. Tekrardan yatıp uyumak istedim ama tekrar kalkamayacağımı biliyordum. Ayaklarımı yere uzattım ve pofuduk terliklerimi giydim. Soğuk havalarda ayaklarımı sıcak tutmamı sağlıyordu. Yataktan kalktım ve banyoya yöneldim. Bugün kendimin güçlü olduğunu herkese ispat edebileceğim yerin mülakatı vardı. Kendimi en iyi şekilde göstermeliydim.
Banyo suyunun musluğunu açtım ve sular zemine dökülmeye başladı. Suyu izlerken artık suyun ısındığını anladım ve banyo kabinin içine girdim. Duş başlığını tepeme taktım ve suyun vücudumdan aşağı akmasına izin verdim. Su sıcaktı ama bunu hissetmemiştim. Aklım beni eskilere götürüyordu. Geçmişime.
Su ısısını arttırmaya devam ediyordu. Uzun bir süre hareketsiz kalmıştım ve suyun derimi yakmasına izin vermiştim. Daha çok ısınmasını istiyordum. Ateş ve Isı. Su ısındıkça geçmişime yaklaşıyordum. Gözlerimi açtım. Sular gözümün içine giriyordu ve yakıyordu. Yakmasını umursamadım. Sadece görmek istiyordum. O anı görmek istiyordum. Kulaklarıma su doluyordu. Sesleri ve çığlıkları duymamı sağlıyordu. Buna inanıyorum. O anı hatırlayacağım. O gece ne olduğunu hatırlayacağım. Hatırlayacağım. Hatırlayacağım. Hatırlayacağım. Çığlıkları duyuyordum. ''Anne'' bacaklarım tutmamaya başlamıştı. Karışık çığlıklar içinde başka bir şey daha duydum ''Baba'' Nefes almam zorlaşıyordu. Buhar nefesimi kesmeye çalışıyordu. Çığlıklar içinde bir ses duydum.
Bu ses... Kapımın zil sesiydi. Musluğu aradım ve bulduğumda suyu kapattım. Kabinin kapısını açtım ve kabinden çıktım. ''Lanet olsun'' dedim. Bu saatte kim olabilirdi gelen. Bornozumu giydim. Aynanın önünde kendime baktım. Kapıdaki kişinin kim olduğunu bilmiyordum. Sanırım bir yabancıydı. Güldüm. ''Tanıdığın birisi mi var yoksa'' dedim kendi kendime. Aynada prova yapmaya başladım. Kapımı açtığımda ne diyebilirim diye düşündüm. Aynada yüzümü şekilden şekile sokarak konuşmaya başladım.
''Merhaba, günaydın, selam, hey, ne istemiştiniz, beni mi görmeye geldiniz, bu saatte uyumaya mı geldiniz, yatağınız mı kırıldı'' saçmalamaya başlamıştım.
Aynaya baktım. Güldüm. Uzun zaman sonra gülüyordum. Sonra gözüm bileklerimdeki izlere takıldı. Gülümsemem yavaşça kayboldu.
Kapı zili bir kez daha çaldı. Kendimi topladım ve banyodan çıktım. Merdivenlerden hızlı adımlarla inmeye başladım. Kapıya geldiğimde kapı deliğinden bakmak istedim ama sadece mavi bir tişört gözüküyordu. Uzun birisi olmalıydı. Tamamını görmek için kapıyı açtım. Karşımda tahmin ettiğim gibi uzun boylu birisi duruyordu. Gözleri büyüdü ve bana baktı. Merhaba demek için ağzımı açacaktım ki o benden önce davrandı. ''Merhaba, ben Ogeday''
Eveeet sonunda karşılaştılar. Bir kapı zilinden sonra eminim hepimiz karşımıza ogedayın çıkmasını isteriz. Bundan eminimm 😻
2 bölüm sonra yarışma başlar artık diye düşünüyorum aslında daha fazla zaman vardı ama survivor dönemini daha çok okumak istersiniz diye düşündüm ve bana da yarışmayı yazmak daha güzel geliyor
Bir dahaki bölüm uzun olucak. Bir güzel tanışacak bebekler 🤗
Bu arada bölümleri ne zaman atmamı istersiniz. Bölümden hemen sonramı yoksa bölümden önce 7,8 gibi mi? Düşünceleriniz benim için çok önemli.
Uzun bölümde görüşmek üzereee kendinize iyi bakın 😽💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Filmlerdeki Gibi Değil ~ Ognis
Teen Fiction'' Eğer filmlerdeki gibi değilse, öyle olması gerekir ''
