İbişler

785 41 82
                                    

Ogeday'ın gözleri kocaman açılmıştı. Şaşkınlığını saklamak için eliyle ağzını kapamaya çalıştı ama elini tuttum ve onu durdurdum.

''Survivor di mi? "dedim tekrardan gülümseyerek. Ogeday'ın şaşkınlıkla açılmış ağzı yerini yukarı doğru kıvrılan dudaklarına bırakmıştı.

'' Evet ama sen nerden biliyor... '' Ogeday durdu ve güldü. Sonrasında konuşmasına devam etti. '' Tabi ya zaten ülkede başka buna benzer bir yarışma yok. Daha önceden duymuşsundur adını. '' dedi.

Bu sefer yüz ifadeleriyle konuşma sırası bana geçmişti. Yüzüme kendimden emin bir ifade yerleştirdim ve dudaklarımı yukarıya doğru kıvırdım. '' Evet adını duydum. Ama ben o adın anlamı olmak istiyorum. Ve bu yüzden oraya gidiyorum. Survivor'a ''

Ogeday karşımda bir şey diyememişti. Birkaç saniye sonra sadece '' Ne! '' diyebilmişti. Ardından gülümsedi ve '' Şimdi biz aynı yarışmada mı olacağız? '' dedi. Hoşuna gittiği belli oluyordu.

Havluyu başından yavaşça çekip aldım ve kulağına fısıldadım. '' Biz aynı yarışmada olacağız Ogeday ''

Ogeday şaşkın ve büyümüş mavi gözleriyle gözlerime bakıyordu. Gözleri şaşkındı ama dudakları hala yukarı kıvrıktı.

Başımı yukarıya doğru çevirdim. Ogeday benden uzundu. Parmak uçlarımla onun boyuna yetişmeye çalıştım. Ogeday anlamsız gözlerle bana bakıyordu ama bu çabamdan keyif aldığına emindim. '' Yükseliyoruuum'' diye bağırdım. Ogeday güldü ve '' Bana mı? '' dedi.

O an sesim içime kaçtı ve ne diyeceğimi bilemedim. Parmak uçlarımdaydım ama daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum. Yere indim ve yine Ogeday yukarıdan bana bakıyordu. Ogeday hala imalı sorusunun cevabını bekliyordu. Cevap verecek gibi görünmek için ağzımı açtım ama asla ağzımdan kelimelerin çıkamayacağını biliyordum.

Tam Ogeday 32 diş gülüp bir şey diyeceği anda bir ses duyduk. Bu bir zil sesiydi. Ogeday elini cebine götürdüğünde bunun bir zil sesi olduğunu anladım. Ogeday endişeyle saatine baktı ve ardından telefonu açtı.

'' Alo, Berkan yine mi geç kalıyorum yoksa? '' telefonda birisiyle konuşuyordu. Adı Berkan'dı. Telefonun ses düzeyi fazla açıktı ve Berkan'ın konuşmalarını duyabiliyordum.

'' Oğlum sen ne zaman bir yere vaktinde geldin ki zaten. Neyse seninle tartışamayacağım. 10 dakikaya evin önündeyim. Hadi hazırlan geliyorum. ''

Ogeday rahatlamış bir şekilde nefes verdi.
'' Berkan sen olmasan hayallerim patlayacaktı. Sağ ol kardeşim '' Kardeşim demesine gülümsedim. Bir insanın kardeşinin olması ya da birisini kardeşi olarak görmesi ne güzel bir his diye düşündüm.

Asla hissedemediğim ve belkide hissedemeyeceğim bir his olduğunu hatırladığımda yüzüm düştü.

'' Yalakalığı kes ve hazırlan kürek ayaklı'' düşen yüzümle birlikte buna güldüm. Kürek ayaklı ne demek ya? Diye düşündüm. Berkan çok komik birisine benziyordu. ''Ogeday'ın kardeşi'' diye fısıldadım dışarıya doğru.

'' Tamam hazırım bekliyorum seni '' dedi ve telefonu kapattı. Gökyüzüne baktı ve sonra yere eğildi. Yer ben oluyordum. Aramızdaki boy farkı inkar edilemez bir gerçekti.

'' Avakadocubaşı hadi hazılan 10 dakikaya gidiyoruz '' Şaşırdım ve evimin içerisindeki saate baktım. 1 saat kalmıştı. '' Daha 1 saat var şimdi taksi çağırıp kendim giderim. Sen git mülakatta görüşürüz ''

Ogeday ciddi bir ifadeyle '' Taksinin gelmesi çok uzun sürer ve emin ol yetişemezsin. Ama telefonda konuştuğum kişi bizi burdan Tekirdağ'a bile 1 saatte götürebilir. Çok iyi araba kullanır.''

Filmlerdeki Gibi Değil ~ Ognis Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin