Kötü His

599 32 15
                                    

Karnımda bir ağrı hissetmem yüzünden uykumdan uyandım. Midem Bulanıyordu. Kusmak istiyordum. Başımı kaldırdığımda Ogeday'ın uyuduğunu fark ettim. Onu uyandırmadan yerimden kalkıp tuvalete gitmeyi denedim. Kollarını üzerimden yavaşça kaldırdım ardından yerimden doğruldum.

Ayağa kalktığımda kollarının arası boş kalmış bir Ogeday görüyordum. Bu anı bozduğum için çok üzülmüştüm ama midemdeki ağrıya daha fazla dayanacak durumda değildim.

Bacaklarımı dar koltuklar arasında oynatmaya çalıştım. İlk önce bir bacağımı havaya kaldırdım ve Berkan'ın üstünden atladım. Ardından diğer bacağımı da kaldırarak Anıl'ın üzerinden geçtim. Sonunda dar koltukların arasından çıkabilmiştim.

Bir süre ayakta bekledim. Belki etrafım dar değilken karnım düzelir diye düşündüm. Ama değişmedi. Hatta ayakta durduğum için daha çok ağrımaya başlamıştı.

Bir hostes ayakta olduğumu fark etti ve hemen yanıma geldi. '' Bir sorun mu var? '' Kibar ses tonuyla bana yardım etmek isteyen kadın hostese acı bir şekilde gülümsedim.
'' Tuvalet nerede acaba '' Zor bir şekilde konuşuyordum. Hostes durumumun farkına varınca koluma girdi ve benimle birlikte yürümeye başladı.

Tuvalete vardığımızda hostese teşekkür ettim. '' Bir şeye ihtiyacınız olursa ben buralardayım'' başımla onayladım ve gülümsedim. Hostes gider gitmez kendimi tuvaletin içine attım. Sarı loş bir ışığı vardı. Başım dönüyordu. Sarı ışıklar gittikçe renkleniyordu. Aynaya bakıyordum ama aynada birden fazla kişi görüyordum. Karnım sıkışıyordu. Boğazımdan bir şeylerin yukarı doğru yükseldiğini hissedebiliyordum. Kollarım hissizleşiyordu. Bacaklarımla zar zor ayakta durabiliyordum. Ağzım midemden gelen sıvılarla dolmuştu. Bilincimi kaybediyor gibi hissediyordum. Hatırladığım son şey aynada gördüğüm yanmış bir aile tablosuydu.

Uyandığımda beyaz bir tavana bakıyordum. Kollarım ve bacaklarım hissizleşmişti. Yanağım yapış yapış olmuştu. Yerde turuncu lekeler vardı. Bunların midemden çıkan şeyler olduğunu düşündüm. Ayağa kalkmayı denedim ama karnıma yeniden bir ağrı saplandı. Boğazım ağrıyordu. Zor olsada bağırmayı denedim. '' Yardım edin '' bağırdıktan sonra tekrardan halsizleşmiştim. Nefesim alıp vermem zorlaşıyordu. Etrafı bulanık görüyordum. Gözlerimi kapadım. Birisinin beni bulup götürmesini bekledim. Son gücümle boğazım patlayana kadar bağırdım '' Ogeday ''

Yerdeki turuncu sıvıları izlerken kapının açıldığını duydum. Başımı kapıya doğru çevirecek halim yoktu. Kimin geldiğini görememiştim. Yanaklarımda iki el hissedince onu tanımıştım. Ellerin yumuşak dokusu ve sıcaklığı. '' Ogeday '' diye fısıldadım.
'' Burdayım bebeğim korkma bir şey olmayacak '' sesindeki korkuyu ve endişeyi hissedebiliyordum. Başımı yerden kaldırmaya çalıştığında yüzünü gördüm. Kızarmıştı ve dudaklarını birbirine bastırıyordu. Akmayı bekleyen gözyaşları vardı.

'' Ogeday izin verde doktorumuz baksın '' bunu söyleyen Acun Bey'di. Ogeday'ın gözleri daha fazla dayanamamıştı. Gözyaşları yanaklarından kayıyordu. Ellerimi yanaklarına koymayı denedim ama başaramadım. Ellerimi daha fazla kaldıramadığımı fark edince ellerimi tuttu. Sanki bir daha asla bırakmayacak gibi.

Doktor gözlerime küçük bir fener tuttu. Gözlerimi kontrol ettikten sonra tansiyonumu ölçtü. Tansiyonumu ölçeği sırada Ogeday bir elimi tutmayı bırakmak zorunda kaldı ama sonrasında tekrardan ellerimi sımsıkı tuttu.
Esat Bey '' Ne diyorsun Serhad hastane gerekli mi? '' dedi

Doktorun adı Serhad'tı. Tansiyon aletini kolumdan çıkardıktan sonra konuşmaya başladı. '' Şimdilik uyuması için bir serum yapmamız lazım. Gereken testleride hastanede yapmamız gerekiyor ''

Filmlerdeki Gibi Değil ~ Ognis Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin