5

233 33 14
                                    

Eskisi gibi tek dertleri ders çalışmak olmayan arkadaşlar, en uygun günü cuma olarak seçmişti. Chanyeol'ün tehditleri ve Yixing'in hatrıyla arabaya binmiş olan Sehun, ön koltukta söylenmelerine on dakikadır durmaksızın devam ediyor, Chanyeol'ün sabrını zorluyordu.

"Cuma günü dedik, eve gider dinleniriz dedik, eğlenmeye çıkarttın. Eğlenecek halimiz mi kaldı?"

Chanyeol için hem yola odaklanmak hem sakin kalıp direksiyonu tutan elinin tersiyle Sehun'un yüzünü dağıtmamak çok zordu. Sağa dönerken derin bir nefes vererek konuştu: "Biz seninle evli miyiz? Nedir yani bu sabahtan beri ağlıyorsun? Sus iki dakika, çıktık yola artık." Sehun kollarını göğsünde bağlayıp kaşları çatık şekilde yolu izliyordu. Tanıdık mahalleyi ve apartmanları görünce hararetle doğruldu.

"Bir dakika, burası Jongdaelerin mahalle."

"Evet?"

"Sikeyim ya, onları da biz mi alacağız?"

Görüş açılarına kaldırımda bekleyen Jongdae girdiğinde derin bir nefes vererek arkasına yaslandı. Arabayı gören Jongdae sırıtarak, sanki bir adada mahsur kalmış da gelen gemi onu görüp kurtarabilsin diye deli gibi el sallıyordu. Chanyeol onun bu hallerine gülüp eğlenirken, yolcu koltuğundaki mızmız yetişkin içinden "Mal." diye geçirmişti. Chanyeol camı açıp kolunu camdan çıkartarak "Atla lan." dedi sırıtırken. Jongdae'nin ne yapacağını adı gibi bilen Sehun çabucak kapıları kilitledi. Tahmin ettiği gibi yeni aldıkları adam onun oturduğu yere gelmiş, kapının kulbunu çekip cama tıklatıyordu. Chanyeol telefonla uğraşırken dalgın dalgın "Kalk Sehun." dedi. Kollarını göğsünde bağlamış, omuz silkerek "Kalkmıyorum." diye inatlaştı. Aralarından en uzunu, Chanyeol, telefonu kapatıp Sehun'un montunu tuttu tehditkar bir şekilde.

"Kalksana gerizekalı."

"Ya kalkmıyorum."

Chanyeol sinirle açık camdan kafasını çıkartıp Jongdae'ye bağırdı: "Lan zorlama kapıyı, arabayı kıracaksın."

"Kalksın, ben oturacağım öne."

Jongdae'yi Sehun'un üzerine salmak için kapıların kilidini açtı Chanyeol. Kapıyı açtığı gibi Sehun'un koluna yapışmış çekiyordu. "Git arkaya otur, bana ne." Çıkıştı Sehun. Jongdae omuz silktikten sonra "Gelmiyorum." dedi. Bu lafı, Sehun'un alaycı bakışlarının onu baştan aşağı süzmesine sebep olmuştu.

"Gelmezsen gelme."

"Gelene kadar sen oturdun şimdi de Jongdae otursun kalk. Hadi oğlum yorma beni bak, Jonginler soğukta bekliyor bizi."

Chanyeol'ün sesi gerçekten bıkmış gibi çıkıyordu. İki çocuk sahibiymiş gibi hissetti bir an, halbuki bunun için çok gençti. Sehun oflaya poflaya kemerini çözüp arkaya geçerken Jongdae'ye omuz attı. Jonginleri alacakları yere ilerlerken Jongdae yol boyunca uzun olanı sıkboğaz etmiş, onun da hesabını ödemezse başının etini böyle sabaha kadar yiyeceğini söylemişti. Arka koltukta oturan Sehun durulmuş gibi görünüyordu. Aslında biraz gergindi. O kadar yıldan sonra Jongin'i görecekti. Kendine gelebilmek için herkesi ondan herhangi bir haberi kendisine söylememeleri için tembihlemişti zamanında. O yüzden ne nasıl göründüğünü biliyordu ne de ne yaptığını. Tüm zaman boyunca bunların hiçbirinin umrunda olmadığına kendini ve yakınlarını inandırmıştı. Acaba nasıl görünüyor düşüncesi karnında kurtçuklar oluşturmaya başladığında sıçtığını anladı. O kurtçuklar bu gece bitene kadar onu kemirip duracaktı ve o haldeyken her şey yolundaymış gibi davranması gerekiyordu. Telefon çalıp Jongdae telefonu hoparlöre aldığında Sehun'un karnındaki kurtçuklar daha da arttı. Baekhyun'un Yixing'in sesinin çok arkasında, ruh hastası olmayanların (yani Sehun dışında kimsenin) dikkatini bile çekmeyeceği ufacık Jongin kıkırtısı zaten bedenini altüst etmiş kurtçukları iyice azdırdı. Tüm bedenine yayılıyorlardı ve Sehun karnına sarılmışken ağlayacak gibi hissediyordu. Jongdae yaklaştıklarını söyleyip telefonu kapattığında arkada can çekişen çocuk, sürücü koltuğuna çenesini dayamış konuşmuştu: "Chanyeol inanmayacaksın ama yemin ederim karın ağrımdan ölüyorum, nolursun eve götür beni." Şu an sadece yorganına sarılıp, yatağında iyice küçülmek istiyordu. "Gaz olabilir mi?" diyen Jongdae'yi sertçe itti ve "Salak salak konuşma." diye tersledi.

more than best friends*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin