6

246 27 26
                                    

Herkes kendini salonda ilk bulduğu yere atarken saat gece üçe geliyordu. Baekhyun ve Jongdae çoktan kendilerinden geçtiği için geriye dört adam kalmıştı doğru düzgün. Jongdae'yi Chanyeol yardımıyla da olsa taşıyan Sehun belinden ensesine kadar uzanan sızıyı azaltacakmış gibi iki elini beline koydu. "Hasiktir ya, ben sizi niye benim eve getirdim?"  Gerçeği farketmesinin ardından aniden gelen pişmanlıkla canı daha da sıkıldı. Az önce birbirleriyle boğuşmuşlar gibi soluklandı, bu sırada kimin nerede yatacağını düşünüyordu.
İçmeye gittiklerinden beri sık sık şakaklarını ovan Yixing'e "Baekhyun deli yatar, onu içerideki odaya götür. Yerde yatmasın üşütür şimdi. Sana da yer yatağı artık." dedi. Başını ovmak ve kafasını onaylarcasına sallamak dışında kılı kıpırdamayan adamdan olumlu yanıt aldığında Chanyeol'e döndü. Uzun çocuğun gözlerinin yarısı kapalıydı.

"Sen koltukta yat, Jongdae gece düşer müşer, biz onunla yerde yatalım."

"Ee, Jongin ne olacak?" Uykulu uykulu yanıt verdi Chanyeol.

"İçerde yatsın o da."

"Mal içerisi dolu ya. Yixing ve Baekhyun yatıyor."

"Yok ya, benim yatakta."

Chanyeol duyduğu cevapla sırıttı. Zil zurna dahi olsa itlikten vazgeçmiyordu. "Bak ya, sarhoş sarhoş dövdürecek kendini." Sehun sinirle soludu. Kendini açıklamaya devam etti: "Jongdae uslu dursaydı o benim yatağımda yatardı. Herkes nasıl uyuyorsa ona göre yer verdim." Açıklaması bitince Chanyeol'e kalkması için bir hareket yaptı ve kendisini geldiklerinden beri yarı uyuklar şekilde sırıtarak izleyen esmere döndü. Uyku vakti, dedi ve arkasından gelmesini umarak kendi odasına ilerledi. Dolabından kıyafet giyebilecek ayıklıkta olanlar için pijama çıkartıyordu. Kafasını ve sol kolunu duvara yaslamış, yarı açık gözlerle kendini izleyen uzuna elindeki iki pijamayla döndü ve "Yixing'le sana." dedi. O sırada Jongin gelmiş, kendini yumuşak yatağa atmıştı. Jongin için çıkarttığı pijama takımını Jongin'in yanına, yatağın üzerine attı. "Giyin bunları, kapıda bekliyorum." Derin bir nefes vererek odanın kapısına ilerledi, arkası dönük bir şekilde omzunu kapı pervazına yasladı. Kolları önünde bağlı şekilde yaklaşık on dakika bekledi. Zorlanma sesleri dışında ses seda yoktu. Sesler kesildiğinde "Jongin?" diye seslendi. Ses veren yoktu. Omzunun üzerinden kafasını çevirip baktığında gözleri dolu dolu, dudağı aşağı sarkmış şekilde duran çocukla göz göze geldi. Ayakta öylece Sehun'a bakıyordu. Beyaz tenli adam korktu. Noldu, dediğinde "Pantolonum açılmıyor." cevabını aldı. Hem rahatlamayla hem de sitemle bir nefes verip Chanyeol'ü aramaya koyuldu. Mutfakta su içerken yakaladığında yaklaşıp "Jongin pantolonunu açamıyormuş." dedi. Baygın bakışlarla "Bana ne?" cevabını aldı.

"Yardım et çocuğa hadi."

"Bak Sehun'cuğum, alkol aldığımda çok tehlikeli ve öfkeli bir adama dönüşüyorum." Yaklaşıp bir elini karşısındakinin omzuna koydu ve gözlerine baktı. Zaten büyük olan gözleri şimdi biraz kanlıydı ve insanı korkutmaması için hiçbir engel yoktu. "Bugün ölmek istemezsin değil mi?" Elini Sehun'un ensesine koyup biraz sıktıktan sonra patpatladı. "Aferin." diyip içeri gitti.

Sehun, omuzlarını düşürmüş bir şekilde Jongin'in yanına döndü. Derin bir nefes verirken ellerini beline koydu. "Niye bana bunu yapıyorsun? Neden?" Sorduğu soruya cevaben Jongin alnını karşısındakinin omzuna koymuş ve uykulu bir sesle uykusu olduğunu söylemişti. Tekrar derin bir nefes verdi. Esmeri omuzlarından tutup kendinden ayırdı. Yutkunduktan sonra yere çömeldi. Bunu yapacak oluşundan ve yaptığından öyle utanıyordu ki kulakları kıpkırmızıydı. Elleriyle Jongin'in pantolon düğmesini buldu. Kafası yan tarafa çevriliydi, bakmak istemediğinden bakmamaya çalışıyordu. İçinden kendine sakin olması için telkinler vermesinin yanı sıra türlü türlü, oldukça yaratıcı küfürler de ediyordu. Esmer olan, suratında bir gülümsemeyle elini Sehun'un saçlarına daldırdı. Bu hareketi yerdeki adamın gözlerinin sonuna kadar açılmasına sebep olmuştu. Kalbi ağzında atıyordu, elleri buz kesmişti. Yetmezmiş gibi Jongin'in elleri durmuyor, kafasının üstünde, saçları arasında geziniyordu. Yapma, diyebildi sadece tabii bu ağzından o kadar zor çıkmıştı ki kendi bile sessizliğinden bir şey duymamıştı.

more than best friends*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin