four

299 33 65
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Who kissed me?


Taennie


💋




Gözlerimi araladığımda sızlayan başımla hızla tekrar kapattım.

Rüyamda mükemmel bir öpüşme yaşamıştım ve bunun detaylarını acilen hatırlamam gerekiyordu. Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım.

Mükemmel yumuşak dudaklar, kokusu çok tanıdıktı, seksi gözlük, kolunda bir ben vardı ve sanırım benim elim de bandajlıydı. Yatakta kollarımı ve bacaklarımı sallayarak tepinmeye başladım ve sağ elimi sertçe vurup acıyla hemen dikleşmem bir oldu.

Kaşlarımı çatıp elime baktığımda bandajlı olduğunu gördüm. Bir saniye, elim bandajlıydı? Yani ben gerçekten biriyle öpüşmüştüm.

Bir kaç saniye şokla donup kalmış sonrasında hemen hareketlenip telefonumu aramaya başlamıştım. Acilen Jisoo'yu aramam gerekiyordu. Telefon bir yandan çalarken bende parmaklarımı yiyip stresle bekliyordum.

Sonunda telefondan Jisoo'nun sesini duyduğumda derin bir nefes verdim. "Alo, efendim Jen"

"Alo, Soo sana bir sey sormam lazım." Arkasındaki gürültülü ortamdan uzaklaştığını anladım. "Evet. Dinliyorum."

"Ben dün kimle öpüştüm?" Çok ani bir şekilde sormuştum ve cevap da aynı şekilde gelmişti. "NE!" Onun da bilmediğini anladığımda hayal kırıklığıyla tekrar konuştum.

"Dün gece biriyle öpüşmüşüm çoğu şeyi hatırlıyorum ama yüzünü hatırlamıyorum. Dün ordan kimle ayrıldım biliyor musun?" Bir kaç hışırtıdan sonra "Hayır Jen biz Hae in'le erken çıktık ya ordan. Gerçi sen biz çıkarken bile kör kütük sarhoştun." Başımı salladım "Neyse Soo hadi görüşürüz ben biraz daha hatırlamaya çalışacağım."

"Görüşürüz Jen." Telefonu yataga atıp sinirlerim bozuk bir şekilde ayaklandım. Okula gitmem gerekiyordu. Yine.

Daha fazla oyalanmamın bi anlamı olmadığı fark edip ayaklandım ve hazırlanmaya başladım bir yandan da kim olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.

Saçımı düzleştirdikten sonra hızlıca giyinip evden çıktım. Yolculuk kısmını atlıyorum çünkü kalabalık ve iğrençti.

Tam sınıfa girerken önüme bakmadığım için biriyle çarpıştım ve başımı kaldırdığımda Jongin olduğunu gördüm. "Ah özür dilerim hala biraz uykuluyum da." Gülümseyip başını salladı, "Sorun değil, elin nasıl? Ağrıyor mu?"

Kaşlarımı çatıp bandajlı koluma baktım ve sonra dün gece bandajı Jongin'in sardığı görüntüler zihnimin içinde oynamaya başladı. Ne yani, öpüştüğüm kişi o muydu? Bi anda stres yapıp hızlıca içeri girdim ama Jongin'in sorusuna cevap vermediğimi fark edince tekrar arkamı dönüp, "Ah, şey hayır ağrımıyor. Sorduğun için teşekkür ederim."

Dalgın bir şekilde aklıma gelen anları düşünmeye başladım. Biz Jongin ile yanyana oturuyorduk ve evet ben sarhoş olmadan önce de öyleydi. Sonra ben bi anda dengemi kaybedip kolumun üstüne düşüyorum ve Jongin özenli bir şekilde koluma bandaj sarıyor. "Ahhhh!" Ellerimi saçlarımdan geçirip kendi kendime sinirlendim çünkü hayatımda yaptığım en büyük aptallık dün geceyi hatırlamamaktı.

Eğer Jongin'e o olup olmadığını sormazsam içim içimi yiyecekti ama sorarsam da çok utanç verici bir durum olacaktı. Kendime biraz daha zaman vermeye karar verip derse odaklanmaya çalıştım.

Çıkarken ön tarafımda oturan ve eşyalarını toplayan Jongin'e daha dikkatli baktım ve kolundaki beni fark ettim. Şu an aklıma ondan baska bir seçenek gelmiyordu ama yine de soracak cesareti bulamayıp hızlıca çıkışa adımladım.

Koridorda ilerlerken arkamdan birinin Jennie diye seslendiğini duyup durdum ve arkamı dönüp kimin seslendiğini anlamaya çalıştım. "Gözlüğünü unutmuşsun sırada, fark edince bende." Stresli bir şekilde gülümsedim.

"Teşekkürler Jongin. İyi günler." Hemen arkamı dönüp neredeyse koşar adımlarla okuldan çıktım ve eve döndüm.

Geldiğimde Jisoo arayıp bana geleceğini söylemiş bende memnuniyetle kabul etmiştim. Şimdi onu beklerlen atıştırmalık yiyerek aklımdan asla çıkmayan anları tekrar tekrar kafamın içinde oynatıyordum ve bu beni daha fazla strese sokuyordu.

Sonunda kapı çaldığında Jisoo'yu hızlıca içeri çekip koltuğa oturttum. "Sana cok ihtiyacım var." Jisoo bu tepkime telaş içinde cevap verdi. "Ne, ne oldu Jennie, beni korkutuyorsun." Başımı iki yanna salladım "Korkacak bir şey yok."

Kendini geri çekip tuhaf bir ifadeyle konuştu. "O zaman ne bu halin?" Dizlerimi kendime çektim.

"Bu sabah seni aradığım konuyla ilgili. Biriyle öpüştüğümü söylemiştim zaten ama kim olduğunu hatırlamıyorum demiştim." Beni başıyla onayladı.

"Yüzünü hatırlamasam da ufak detaylar hatırlıyorum, mesela kokusunu, gözlük taktığını, kolundaki beni vs. Bugün tam sınıfa girerken Jonginle karşılaştım..."

Jisoo'ya her şeyi detaylıca anlattığımda göz devirip beni kendine çekti. "Kesinlikle Jongin'e sormalısın. Bunda bu kadar stres yapacak hiç bir şey yok, hatta açık açık sormasan da olur. Beni eve sen mi bıraktın veya biz dün gece beraber miydik gibi daha ucu açık sorular sorabilirsin." Jisoo konuştukça içime bir rahatlama gelmişti. Kesinlikle haklıydı.

"Jisoo iyi ki varsın." Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.


💋

Minoslarim onerin su fici kankilerinize ya

Hadi optum

Who kissed me?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin