Ben Han Jisung bugün 22 Aralık 2022 ve Kang Mi Soo ile olan nikah törenimize gidiyoruz. Onu o kadar çok seviyordum ki bir saniye bile ayrılmak imkansız geliyor, buna dayanamıyorum yokluğuna.
Onun ne kadar güzel ne kadar harika biri olduğunu düşünürken duyduğum ve hatırladığım tek şey Mi Soo'nun "Jisung-ah dikkat et" deyişi ve karşıdan bize doğru gelen arabanın farları ile kapanan gözlerimdi. NEDEN NEDEN ÖNÜME BAKMIYORDUM Kİ. Özür dilerim Mi Soo-ah.
.
.
.Tekrar gözlerimi açabildiğimde hastane odası olduğunu tahmin ettiğim bir yerde uyanmıştım. Bilincim tam yerine gelmemiş olmasına rağmen kendiliğinden dilimden sözcükler dökülüryordu:
"M- M- Mi- Mi Soo-ah."
Hemşireler bir şeyler duymuş olmalıydı ki "Doktor Bey hasta uyandı." dediklerini işitmiştim. Bir müddet sonra Doktor Bey gelmişti sanırsam artık bilincim daha yerindeydi. Doktora hemen sordum:
-Eşim Mi Soo nerede o? Nasıl? Ona gitmeliyim.
Doktor cevabını sakin bir tonda verdi:
-Kang Mi Soo hanım daha uyanamadı Jisung Bey, biraz daha beklememiz lazım.Böyle bir şeyi söylerken nasıl sakin kalabiliyordu ki anlayamadım. Devam ettim:
-Onu görmek istiyorum. Nerede o?
-Şimdilik yandaki odada gözetim altında tutuyoruz. Sizin de birazcık daha dinlenmeniz lazım.Doktorun dediklerini son kısmını dinlememiştim bile. Hemencecik kalkıp yan odaya doğru adımlarını yönelttim. Doğrusu bu benim için çok zordu ama kimin umrundaydı ki Mi Soo'yu görmek zorundaydım. Onun yaşadığını, var olduğunu bilmek zorundaydım. Arkamdan hemşirelerin ve doktorun bana yaptıkları uyarılarını 'Jisung Bey bu şekilde gidemezsiniz' dediklerini takmadan devam ettim.
Odası olduğunu tahmin ettiğim odaya girdiğimde oradaydı sadece yatıyordu. Yanına gidip sarıldığımda onu ne kadar uzun süredir görmediğimi bilmesemde sadece çok özlediğimi fark etmiş ve istemsiz doluca akmıştı gözyaşlarım.
-Lütfen uyan Mi Soo-ah sana ihtiyacım var. Beni bırakmamalısın. Her şey için özür dilerim.
Ağlarken bir yandan da sadece Mi Soo'nun uyanmasını, hayata geri dönmesini diliyordum.Uyandığımı öğrenen benim ve Mi Soo'nun ailesi gelmiş bana bir yandan sarılıp bir yandan da biraz daha dinlenmem gerektiğini söyleselerde benim tek dileğim Mi Soo'nun uyanması, geri dönmesiydi.
...3 hafta geçmişti ben artık neredeyse tamamen iyiydim ama Mi Soo'dan tek bir hareket bile yoktu. Doktorların artık yavaş yavaş umutlarını kestiklerini görebiliyordum. Bize de artık onu yansıtmaya başlamışlardı. Ama hayır Mi Soo'm iyileşecekti, biliyorum hissediyordum. O beni bırakmayacaktı söz vermiştik birbirimize. Uyan Mi Soo'm artık seni bekliyorum.
Üstüne başımı yaslamış uyuyakalmıştım. Beni uyandıran elimi bir şeyin sıkışıydı. Bu bir şey değil Mi Soo'mun eliydi... Mi Soo uyanmış mıydı?
Kafamı kaldırdım Mi Soo gözlerini açmış bana bakıyordu. Halsizdi her halinden belliydi. Azıcık açabilmişti gözlerini. Çok özlemişim gözlerini. Başladım konuşmaya:
-Mi Soo'm çok özledim seni.
Bir yandan sevinçle gözlerine bakıyor bir yandan da başını okşuyordum. Mi Soo bir şeyler demeye çalışıyordu, tam anlaşılmasa da:
-Jisung-ah özür dilerim
Ne özrüydü ki şimdi bu anlam veremedim. Zaten konuşmada çok zorlanıyordu.
-Şhh sorun değil, yorma kendini daha yeni uyandın. Daha konuşacak çok zamanımız var.Dememle birlikte hemşireleri ve doktoru çağırdım. Onlar gelene kadar Mi Soo'nun gözlerinin içine bakıp ellerini sımsıkı tutmaya devam ediyordum ki Mi Soo'nun gözlerininden akan yaşlar canımı çok acıttı. Neden ağlıyordu ki yeni uyanmıştı, mutlu olması lazımdı, yoksa canı- canımı acıyordu. Bunun olmasını hiç istemem. Artık hemşireler gelse iyi olur. Ben bunları düşünürken Mi Soo bir şeyler demeye çalıştı tekrardan:
-Özür dilerim, artık dayanamıyorum. Ben- ben galiba bu sefer artık gidiyorum.
Ne demeye çalışıyordu? Düşündüğüm şey olamaz değil mi? Bunca zaman sonra yeni uyanmışken gidemez değil mi? Nerede kaldı bu doktorlar..-Hiç bir yere gitmeyeceksin bebeğim buradan birlikte sağlıklıca çıkacağız. Merak etme sen.
Ne kadar acı çektiğini hissediyordum. Ama devam etti o:
-Uyurken hep burada olduğunu hissettim, bana dediğin her şeyi duydum bebeğim, teşekkür ederim her şey için. Sadece sana veda etmek için uyanmaya çalıştım, sana son bir kez veda edebilmek için. Seni seviyorum Jisung-ah, seni çok seviyorum.Bunlar o haldeyken uzun uğraşlar sonucu söyleyebildiği sözlerdi. Her ne kadar her seferinde sorun değil, sonra konuşuruz desem de beni dinlememişti bile. Seni seviyorum demesinin üzerine ben de ekledim tabii ki.
-Ben de seni çok seviyorum, ama bunları daha birbirimize çok söyleceğiz, buradan birlikte çıkacağız.
Desem de ikimizde bir yandan uzun uzun ağlıyorduk, sanki bunlar gerçekten veda cümleleri gibiydiler.Doktorlar gelmişti geri çekilirken en son ikimizde ellerimizi sıkıca tutuyorduk. Hiç bırakmayacak gibiydik ikimizde. Ama tam bu an da neyin nesiydi. Ellerimin birden boşluğa düştüğünü hissetmiştim. Sanki sanki artık ruhunu teslim etmiş gibiydi. Ellerimden kayıp gitmiş gibiydi. "Hayııır!!" tek yapabildiğim bu şekilde bağırmaktı.
Doktorlar gereken müdahaleleri yaptılar. Bir daha denediler. Bir daha. Bir daha.
Hayır bu sefer gerçekten kollarımda ellerimde can vermişti. Mi Soo artık yoktu. Ama kabullenemiyordum.
Sadece geri dönmesini diliyordum, sadece.
...
...
...------<3------
Bu benim ilk hikayem onun için oldukça acemice oldu ama umarım beğenirsiniz.
Sizin yorumlarınızla da kendimi geliştirmeyi çok isterim.
İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish You Back / Geri Dönmeni Diliyorum || Han Jisung
FanfictionKollarımda can vermiş olduğunu görmeme rağmen o kadar içten geri dönmesini dilemiş olmalıyım ki şimdi canlı canlı karşımdaydı ama sanki o değil de başka birisi gibiydi. Minific