Episode 2

626 44 76
                                    

"Ne? Minho mu?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Ne? Minho mu?"

"Evet bu o, bana bulaştı sonra kaldırıp çöp kutusuna attı."

Minho denilen çocuk elinde ki telefondan gözünü ayırıp birkaç saniyeliğine bana baktı ve gülmeye başladı.
Kahkahaları damarıma basmaya yetiyordu.

"Şu haline bak, nasıl çıktın o küçük boyla o kocaman çöp konteynırından? Yanlız eserimle gurur duyuyorum."

Ve tekrar gülmeye başladı.

"Sana bu küçük boyla başka neler yapabileceğimi gösteririm şimdi!"

Tam ona doğru yürürken Jisung kolumdan tuttu ve bağırmaya başladı:

"HEY! Aptal aptal davranmayı kesin! Düzgünce ne olduğunu anlatın."

Minho konuşmaya başladı:

"İşte bu kız şapkayı geçirmiş kafasına, kafası da yere eğik sarhoş gibi yürüyordu. Bende masum masum giderken bu bana çarptı ve elimdeki poşette ki kolalar kırılıp döküldü bende insan gibi önüne bakmasını söyledim. Bu da cazgır gibi bana saldırınca bende kucağıma alıp çöpe attım."

"Yalan söylüyor Jisung. Ben ona saldırmadım ve insan gibi uyarmadı da, kendisi de önüne bakmıyordu. Beni kaldırıp çöp kutusuna atmaya hakkı yok!"

Jisung derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı:

"Anlaşıldı. Bak Minho o benim kuzenim ve senin yüzünden kızın başı derde girdi. Bu yüzden bir kaç gün burada kalacak, iyi anlaşsanız güzel olur evimde kavga gürültü istemiyorum."

"Neden burda kalıyor ya bu velet?! Evi yok mu?"

"Öyle olması gerekiyor. Şimdi Min Seo sen bir banyo yapsan iyi olur çünkü ımm-"

Minho sözünü kesti;

"İğrenç kokuyorsun velet."

Tekrar sinirlenmeye başlıyordum. Jisung Minho'ya sert sert baktı ve sözüne devam etti:

"Banyodan çıkınca benim sweatlerimden giyebilirsin."

Bu rüya gibiydi, Jisung'un sweatlerini giymek...
Ama bir sorun vardı, iç çamaşırı.

"Imm peki Jisung şey iç çamaşırı?"

Minho tekrardan söze girdi:

"Ah üzgünüm küçükhanım ama Jisung sütyen takmıyor, ve sanırım bende takmıyorum."

Ve tekrar gülmeye başladı, bu çocuk gerçekten baş belasıydı. Jisung tekrar ona kızıp sözüne devam etti:

"Minho kapa çeneni! Herneyse ımm sen banyoya gir ben şimdi gider alırım."

"Teşekkür ederim Jisung."

Tam gidecekken durdu ve bana döndü:

"Ha bu arada, kaç beden?"

"Imm seksen."

Minho bana şaşkınlıkla baktı:

"Seksen mi? Woah o kadar büyük mü?"

"MİNHO!"

Bu çocuk gerçekten aptalın tekiydi.
Jisung'un bağırışına kulak asmayip gülmeye devam etti.

"Neyse ben gidiyorum."

Tamam anlamında başımı sallayıp konuştum:

"Çabuk dön, beni bu aptalla yanlız bırakma."

Minho bana dönüp aegyo yapar gibi konuşmaya başladı:

"Ühü kalbim kırıldı."

Göz devirdim.

"Tamam çabuk olacağım."

Diyip gitti Jisung. Bende Minho'ya döndüm:

"Jisung'un odasında kişisel banyo var mı?"

"Evet var, şerefsiz en güzel odayı kendine aldı."

Tekrar göz devirip üst kata çıktım ve Jisung'un odasına girdim.
Parfümü odanın heryerini sarmıştı ve mükemmel kokuyordu.
Hayatım boyunca tek bir koku alabilecek olsaydım eğer bu koku olurdu.
Bu kokuyu daha yakından koklamayı çok isterdim.

Banyonun içine girip soyundum ve sıcak suyun altına girdim.
Sıcak suyun vücudumu gevşetmesine izin verdim.

...

Banyo yapmayı bitirdiğimde havluyu almadığımı fark etmiştim ve Minho'dan havluyu istemem gerektiği için kendime lanet okuyordum.
Duyması için oldukça fazla bağırdım:

"Minhooo!"

"Neee?"

"Havluyu almayı unutmuşum, havlu verir misin lütfen?!"

Birden ayak sesleri gelmeye başladı sanırım havluyu getiriyordu.

"Geldim"

"Şimdi ben kapıyı hafifçe açacağım ve kolumu uzatacağım ve sende havluyu vereceksin tamam mı?"

"Bunun karşılığı ne olacak?"

"Ne demek karşılığı ne olacak?"

"Yani burda sana havlu getirmek için üst kata çıkmam ve enerjimi harcamam gerekti, kısacası bunun karşılığında birşey almam gerek."

"İyilik yaptığın için sevap point kazanacaksın yetmez mi?"

"Imm hayır."

"Ya ver şunu seninle uğraşamam!"

"Kapıyı aç vereyim."

"Güvenmiyorum sana, havluyu yere koy ve git."

Gülmeye başladı.

"Korkma yemem."

"Emin değilim, yapabilirsin."

Tekrar güldü:

"Pff iyi koyuyorum yere ama iyiliğimi unutma çünkü yakında karşılığını vermen gerekecek."

Ve tekrar ayak sesleri...
Gidip gitmediğinden emin olmak için kapıyı hafifçe açıp dışarıya baktım, gitmişti.
Havluyu alıp vücuduma sarıp dışarı çıktım. Jisung gelene kadar böyle beklemem gerekecekti.
Onun yatağına uzandım, yatağı da aynı kendi gibi kokuyordu, hafif ama âsi bir koku...

Birden içeriye Minho daldı, şaşkınlıkla yataktan kalktım:

"Ne yapıyorsun aptal?!"

"Telefonun çalıyor, onu getireyim dedim."

Telefonumu bana uzattı.

"Saol şimdi gidersen güzel olur."

Omuz silkip gitti.
Arayan kişiye baktım, annemdi...

...

Satır arası yorumlar bırakmayı unutmayın sizi seviyorum...

ᴜɴʟᴜᴄᴋʏ ⚘ ᴍɪɴʜᴏ 不運Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin