Arayan kişiye baktım, annemdi...
...
Onun azarlamalarını ve bağırışlarını hiç özlemediğim için aramayı meşgule aldım.
Asla iyi bir anne olmamıştı, kendinden başka kimseyi düşünmüyordu.
Bazen cidden "anne" kelimesini bile hakkettiğini düşünmüyordum.Birden içeri jisung gelince şaşırdım.
Jisung üzerimde ki havluyu görünce şaşırıp gözlerini kapatmıştı:"Ö-özür dilerim, kapıyı çalmam gerekiyordu."
"Sorun değil."
Bu tatlı hâline gülümsedim.
"Şey iç çamaşırı işte burada."
Elindeki şaşalı poşeti yere bıraktı ve gitti, bende hemen giyinmeye koyuldum.
Aşağı indiğimde minho ve jisung yemek yapıyorlardı.
"Neden şu lanet sarımsakları ben doğuruyorum ki?!"
Minho her zaman ki gibi söyleniyordu.
Birden jisung'un telefonu çaldı."Teyzem arıyor."
Annem bana ulaşamayıp Jisung'u da mı aramıştı?
Eminim ki merak ettiği ya da endişelendiği için değildi."Alo?"
Jisung telefonu açtığındaki normal sürat ifadesi gittikçe dehşet dolu bir hâle bürünüyordu.
"T-tamam hemen geliyorum."
Ve kapattı.
"Ne oldu Jisung?"
"Annen uyuşturucu satarken yakalanmış ve karakola götürülmüş. Sonra polisler incelediğinde daha birçok suç dosyası olduğunu görmüşler."
"Hırsızlık, kapkaçılık, uyuşturucu satıcılığı, yasak mal satmak, fahişelik yapmak...
Hepsinin farkındaydım.""Ne? Neden bize birşey söylemedin?"
"Sence nasıl söyleyebilirdim? O cehennem evden dışarı bile adımımı attırmıyordu, beni tehtid edip şiddet uyguluyordu."
Jisung gelip bana sarıldı.
"Tamam şimdi sakin ol. Benimle karakola gelecek misin?"
Sarılması her ne kadar mükemmel hissettirse de geri çekilip sakin gözlerle ona baktım:
"Emin ol o kadının ne halt yediği umrumda değil. Hatta bence sende gidip kendini yorma. Olması gereken yerde sadece o kadar."
Jisung şaşkınlıkla bana baktı:
"Her ne kadar böyle biri olsa da yine de o senin annen! Nasıl bu şekilde konuşabiliyorsun?"
Minho Jisung'un sertçe kolunu tutup kızgın gözlerle ona baktı:
"Sen bir anne ya da babanın onlardan ilgi beklemene rağmen sana bir bok parçası gibi davranıyor olmalarının verdiği hissi Nerden biliyorsun ki kıza bağırıyorsun?!"
Jisung Minho'nun bu çıkışından dolayı şaşırmıştı, bende şaşırmıştım.
"Emin ol benimde babam öldüğünde umrumda olmamıştı hatta mutlu oldum çünkü onun varlığı herkes için bir tehtiddi."
Yutkunup sözüne devam etti:
"Sen bunu anlayamazsın Jisung."
Jisung affaladı ve hızlı hareketlerle dışarı çıktı. Sanırım karakola gidecekti.
Minho ise bana bakıyordu. Alışılmadık derece güzel bakıyordu, sanki benimle gurur duyuyor gibiydi.
Acı bir gülümsemeden sonra yukarı çıktı.
Sanırım o da benimle benzer şeyleri babasıyla yaşamıştı.
O kendini bilmez ukala tavırları onu hiç derdi olmayan, zengin ve şımartılmış biri gibi gösterse de o sadece mutluymuş gibi davranıp mutlu olmaya çalışıyordu.O benimle aynıydı...
Yanına gitmek ve gitmemek arasındaydım. Onunla konuşabileceğimi hissettim, beni anlayabilirdi.
Yukarı odasına çıktım ve kapıyı çaldım ama hiç ses gelmedi.
Bende direkt içeri girdim.
Yatağında oturmuş yüzünü kapatarak ağlıyordu sanırım.
Ama bana dönüp baktığında ağlamadığını anladım.
Usulca yanına oturdum."O hergün eve kadın atar, annemi döver, kumar ve içkiye tüm parasını verirdi. Klasik filmlerdeki kötü babalar gibiydi işte. Ama tek farkı gerçek olup benim babam olmasıydı. Birgün kumara olan borcu yüzünden evimize adamlar geldi sonra babam ortada olmadığı için annemi alıp götürdüler, ona ne yaptılar bilmiyorum. Arkasından gitsemde ona ulaşamadım, babama söylemeye kalktığımda ise beni dövüyordu. Birgün eve attığı kadınlardan biri az para verdiği için onunla kavga ediyordu. O da onu öldürdü. Gözlerimin önünde bir kadını öldürdü ve bana kimseye söylememem gerektiğini bunun ikimizin sırrı olduğunu söyledi. Ama ben onun sırrını tutamayacak kadar nefret doluydum ona. Gidip polise şikayet ettim. Polisler onu tutuklamaya gidince zorluk çıkardı ve kendi kafasına sıktı. Biliyor musun onu polise şikayet ettiğim için ve o an ölmesini sağladığım için kendimle gurur duyuyorum. Sende annenin yaptığı iğrenç şeylere rağmen şuana kadar ona dayanabildiğin için kendinle gurur duymalısın."
Şaşkınlıkla onu dinliyordum, gerçekten bu kadar şeyi yaşamış olmasına şaşırdım, ve bu tüm olanları soğukkanlılıkla dile getiriyor olmasına imrendim.
Her ne kadar soğukkanlılıkla dile getirmiş olsada canının yandığı belliydi ve bakışları fazla samimiydi.Ona sarıldım ve ağlamaya başladı.
Gözyaşlarımın omzumu ıslatmasina izin verdim......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴜɴʟᴜᴄᴋʏ ⚘ ᴍɪɴʜᴏ 不運
Fanfiction"Seninle karşılaşmam şans mıydı yoksa şanssızlık mi?" ... MİNİFİC 𝑫𝒂𝒓𝒌𝒔𝒖𝒏