Her zamanki gibi geç kalmıştı, sevgilisi dışarıda donarken o uyuyakalmıştı. İçinden kendine dolu dolu küfür ederken üzerine kalın kazağını giyip montunu üzerine geçirdi ve hızlıca evden çıktı. Dışarıya çıktığında sevdiğini gördü, ona kocaman gülümsedi ve el salladı. Karşılık beklerken sadece sinirli bakışlar buldu.
-Geç kaldım özür dilerim fön rüzgarım.
-Şakanın sırası değil gel benimle.
Merakla Rüzgarın arabasına binip kemerini taktı ve onu beklemeye başladı. Rüzgar kapıyı sertçe açıp yine aynı şekilde sertçe kapattı ve arabayı çalıştırıp çocuğun yüzüne karışık bir yüz ifadesi ile baktı. Atlas ne olduğunu anlayamamıştı,onu ilk defa böyle görüyordu. Tedirgindi, içinde tarif edemediği bir korku vardı. Araba git gide hızlanmaya başlayınca sakin bir tonda konuşmaya çalıştı delikanlı ile.
-Rüzgar'ım..Neyin var?
+kapa çeneni.Gözleri dolmuştu,neden böyle yapıyordu? Aklına kötü şeyler getirmemeye çalışıyordu, aklına gelen bir şey ile heyecanla yüreği hopladı. Bugün birinci yıllarıydı,belki de sürpriz yapacaktı. Bozmamak için sustu ve yol boyunca camdan dışarıyı izledi.
En sonunda boş bir araziye geldiklerinde Rüzgar kapıyı açıp indi ve oğlanın kolundan tutup onu da zorla indirip sürüklemeye başladı.
-Ne yapıyorsun Rüzgar bırak canım yanıyor!
Cevap alamadığında korkudan titremeye başladı, arazide ki tuhaf bir binaya girdiklerinde ağlamaya başladı çaresizce.
-Bırak beni gitmek istiyorum.
Yine cevap alamadı,debelenip durdu ama o kadar sıkı tutuyordu ki kaçması imkansızdı. Rüzgar çıkartmaları soyulmuş bir kapıyı zorlayarak açtı.
Atlas etrafına bakınca karşısında uzun boylu esmer gözleri "Ben Azrail'im" diyen bir adam vardı. Eski koltuğa oturmuş bacak bacak üstüne atmış kibirli havasıyla orada öylece oturuyordu. Yalnızdı, veya Atlas öyle zannediyordu. Rüzgar sevgilisini adamın önüne iğrenç birisiymiş gibi attı ve çocuğun kalbine ağrı saplanmasına yol açan sözleri söyledi.
+Sana elimde ki bütün eşyaları verdim,şimdi de sevgilimi veriyorum. Kumar borçlarımı sileceksin.
Atlasın içinde o an fırtınalar koptu, bağırıp çağırıp her yeri yıkıp dökmek istedi. Kendine zarar vermek ölmek istedi. En önemlisi de bunların hepsinin bir rüya olmasını istiyordu. Ama değildi, maalesef rüya değildi. Az önce tanımadığı bir adama kumar borcu karşılığında satılmıştı. Ne olacaktı bundan sonra? Adamın fahişesi mi olacaktı?
Adama baktı,adamda ona baktı. İşte o an ölümün kollarına düştüğünü anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMAR (BOYXBOY)
Teen Fiction-Tik..Tak..tik..tak.. Güzelim zaman geçiyor. Adam elindeki baltayı kapılara vura vura onu arıyordu,belki de arıyor gibi yapıyordu. İkinci seçenek gence daha mantıklı gelmişti,çünkü adam onun kokusunu biliyordu, tadını biliyordu, kalp ritmini biliyor...