0.2

1.2K 71 203
                                    

selamlaaarrr! yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, iyi okumalar 🖤

iki gün geçmişti, koskoca iki gün. bu süre içerisinde anonim asla berk'e yazmamış, attığı fotoğrafları da beğenmemişti. itiraf etmek istemese de merak ediyordu, berk. melisa'yı sevdiğini anlayan tek kişi oydu.

öte yandan aybike'nin de iki gündür yaptıkları buluşmalara gelmemesi dikkatinden kaçmamıştı. aynı lisede okumuşlardı. aybike, berk'ten küçüktü. bu nedenle aynı okulda değillerdi. berk, üniversitede mimarlık ikinci sınıf öğrencisiyken aybike henüz lise sondaydı. sınava hazırlanıyordu.

berk'in yaptığı gibi bir sene mezuna bırakmak istemiyordu.

melisa'nın bugün buluşmaya gelmeyeceğini fırsat bilerek aybike'yi ziyaret etmeyi düşündü. umursamamayı seçse de, doğru olmadığını düşünse de anonimim aybike hakında söyledikleri kafasını kurcalıyordu.

gerçekten kırılmış olabilir miydi?

oğulcan ile konuştuğunda hasta olduğunu, okula bile gitmediğini söylemişti. aybike, derslerine herkesten çok önem verirdi. bu nedenle kesinlikle kendisini kötü hissediyor olmalıydı.

●●●

aybike, çalan kapının sesiyle ofladı. uzandığı koltuktan zar zor kalktı. battaniyeyi üstünden attığında resmen titrediğini hissetti. hava soğuktu. evde oğulcan'ın ya da annesi şengül veya babası orhan'ın olmamasına ilk defa üzüldü.

üstündeki ayıcıklı pijamaları değiştirme gereği duymadı. saçı dağınık topuzdu. kendisini yorgun hissettiğinden düzeltecek hali yoktu.

kapı ziline bir defa daha basılmasıyla sesini yükseltti aybike. "çatladın mı ya ortadan ikiye? hasta evine geliyorsun, sabrın yoksa gelme!" ağrıyan başını tuttu ve gelenin kim olduğunu sormayı unutarak kapıyı bir hışımla açtı.

yine söylenecekken karşısında gördüğü kişiyle yutkundu. özkaya... yanına mı gelmişti? güzel, kızıl saçları her zamanki gibi düzgündü. üstünde gri bir sweat, siyah deri ceket ve aynı renkte bacaklarını saran kot ile postalları vardı.

"söylenme be kızım, hastayken söylenme be kızım." berk'in neşeli çıkan sesi aybike'nin üstünde ağlamaklı bir etki bırakmıştı, çünkü anonim olsa da sevgisini umursamaması ağrına gitmişti.

"neden geldin?" berk, aybike'nin huysuz hallerine karşı gözlerini devirdi. içeri izin istemeden girip kapıyı kapattığında içeri göz gezdirdi. koltuğu kendi yatağı haline getirmişti aybike, demek ki cidden hastaydı.

aybike, berk'i umursamamaya çalışarak koltuğuna ilerledi. uzanır pozisyona gelip battaniyeyi çenesine kadar çekti. göz ucuyla berk'e baktığında ise kendisini izlediğini gördü. utançla bakışlarını kaçırdı. bu çocuk ona her seferinde habersiz bakarsa işi işti... çünkü en ufak bir bakışı dahi içinin titremesine neden oluyor, kan akışı hızlanıyordu.

"okula bile gitmiyorsan eğer cidden kötüsündür diye tahmin ettim." aybike kısaca başını salladı.

"dershaneye yetişmek için yağmurun altında koştum, bünyem de biraz dayanıksız. üstümü dershanede değiştiremeyince böyle hasta oldum."

berk içtenlikle gülümsedi. aybike'nin bünyesinin bu kadar hassas olduğunu bilmiyordu. "bilmiyordum." aybike dudaklarına bir tebessüm kondurdu. berk'inkinin aksine buruk, kırgın bir tebessümdü bu.

swallow / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin