"Hayırdır?"
Hayırdır mı, gerçekten mi?
Bana bakmadan benimle konuşuyordu ve sakince cevabımı bekliyordu.
Hayırdır'a ne cevap verilir ki?
"İyidir" mi?
O cevap bekliyordu iyi hoş ama ben ne diyecektim ki?"Benn..."
Harika verebileceğim mantıklı bir cevabım yoktu. Uzunca bir zaman sonra,
"Sen.. Ne?" dedi.
Sustum. Ona, onu ve hayatını merak ettiğimi, ondan etkilendiğimi söyleyemezdim. Bir süre oturduk, sonra o hoş sesiyle denizden gözlerini ayırmadan konuştu.
"Sana bir sır vereyim mi? Açık sözlü ve dürüst kişileri severim." dedi ve ayağa kalktı.
O giderken ben de düşünmeye başladım. Her şeyi ince eleyip sık dokuyan bir yapım vardı. Benimle ilk defa konuşmuştu, bu iyi bir şeydi. Lafımı çoğu zaman esirgeyen bir insandım ama yalan da söylemezdim, söyleyemezdim.
Demin ben konuşamayıp açık sözlü biri olmadım. O zaman beni sevmemiş miydi?Bu çok moral bozucuydu, daha ilk konuşmada jübile vermiştim.
"Güzel kızmış."
Diye bir ses duyduğumda hala Asya'nın arkasından baktığımı fark ettim. Kendime gelerek sesin sahibine döndüm.
Şule.
Hava kararıyordu ve akşamın soğuğu iyiden iyiye hissedilmeye başlamıştı. Üşüdüğüm yoktu ama Şule soğuk bakışlarıyla içimi dondurmuştu. Anlamsızca ona baktım
"Senin için önemli olan dersten kaçmana ve beni yolda öylece bırakmana neden olan kızdan söz ediyorum. Güzelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECESİZ KARANLIK
Ficción GeneralKimi insanlar güneşe gölge yaparlar, kimileri ise karanlığa kelime anlamı olurlar.