O kız kim?

176 8 0
                                    

Evet, yine bir okul günü ve her öğrenci gibi benim de nefret ettiğim sıradan bir pazartesi sabahı. Hayır asıl sorun kalkmak değil, Emre'yi kaldırmak... Berke ve ben ayaklarından tutup yerde sürüklemezsek hayatta kalkmaz. Öyle ciddi birşey değil altı üstü okula gideceğiz ne senin derdin anlamıyorum ki. Neyse sonunda Emre'yi lavaboya atıp salona geçtik. Ozan her gün yaptığı gibi en erken kalkıp üstünü giymiş ve burnundan soluyarak bizi bekliyor. Berke, sırf Efsun geç gittiği için trip atar diye kalktığından hala yarı uyur vaziyette. Ben mi? Hala bir ders kitabım eksik mi diye çantamı kontrol ediyorum. Yaklaşık on dakika sonra Emre jilet gibi hazır çıktı odadan. Bundaki karizmanın onda biri bende olsa okumam, hayatıma sinema yıldızı olarak devam ederim o derece. Neyse sonunda Ozan sinirle çatasını aldı ve sinirle birkaç küfür mırıldanarak dışarı çıktı. Bizde her zamanki gibi sabah muhabbeti ile Emre'nin arabasına doğru ilerledik. Ozan hala sinirli ama sakinliğini korumaya çalışıyor, bu hali gerçekten çok komik. Ama bugün ayrı bir asabi. Arabaya sürücü olarak Emre ve yanına Berke bindikten sonra biz de  Ozan'la arkaya geçtik,merakıma yenilip Ozan'a döndüm,

"Ozan hayırdır abi bugün sende birşey var."
"Yok birşey" deyip kestirip attı. Sonra yüzüne baktım, gözlerinin altı şişmiş ve yüzünün rengi solmuş.
"Abi emin misin bak suratın değişmiş, tuhaf görünüyorsun" dedim. Sinirle bana döndü ve
"Sanane lan, dön sen önüne. Karışma benim yüzüme falan." dedi. Üstelemedim ama sinirli olduğu her hareketinden belliydi, önüme döndüm ve Emre'nin Ozan'a baktığını gördüm, şu haliyle gerçekten ürkütücüydü. Biraz sonra okula geldik ve Ozan hiçbir şey demeden sınıfına gitti. Biz de Emre'yle aynı sınıfa doğru ilerledik. Benim boyum Emre'den daha uzun olduğu için karşıdan gelen Selin'i görmemişti. Hemen yanımızdaki sınıfa doğru itekledim, bana tuhaf tuhaf bakmasını kesmek adına
"Selin" dedim "Selin'i gördüm". Hemen başını onaylar anlamda salladı, ben de sınıfa şöyle bir göz attım. En arka sırada bir kız oturuyordu, tek başınaydı ve kulaklıkla müzik dinliyordu. Bir süre onu izledim ama pek dikkatini çekemedim, gerçi kimse dikkatini çekmiyordu. Sadece oturmuş ileriyi izliyordu. Sonra Emre beni kolumdan tutup dışarı çıkardı ve
" Gitmiştir o hadi sınıfa gidelim"
birşey demeye kalmadan sınıfa girdik.

Ders işlendi, işlendi diyorum çünkü ben dinlemedim, aslında zaten bildiğim konulardı ve Tarih gerçekten ilgimi çekmiyordu. Selin, Emre'nin eski kız arkadaşıydı. Tahminime ve de Emre'nin anlatımıyla öncesinde platonik olan duyguları sonradan saplantıya dönüşmüş. Şimdi de peşini bırakmıyor işte. Neyse Emre'nin de belası bu oldu işte.
Derslerin bitiminde (sonunda) çıkışa doğru ilerlerken kapıda aynı kızı gördüm ve olduğum yerde kalakaldım. Kimseyi umursamıyor, kimseye bakmıyor, gözlerinin önündeki hayali, sabit bir noktaya bakarak ilerliyordu ve kulağında yine kulaklığı vardı.
Nedense sonradan yanımda bir ses duydum, kim olabilir tabiki Berke,

"Nereye bakıyorsun oğlum iki saattir, yürüsene!" Elimle giden kızı gösterdim,
"O kız kim". Ve gruptaki tüm gözler gösterdiğim yere çevrildi.

GECESİZ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin