6. Bölüm 'Önüme Düşsen Almam Bitti'

172 25 11
                                    



Reyhanla mutfağı toparlarken içeriden kaşık sesleri gelmeye başlamıştı. Orhan Bey'in salatamı beğenmesini çok istiyordum. Neden bilmiyorum daha yüz yüze gelmediğim bu adamın takdirini almak bana müthiş bir şey gibi geliyordu.

Reyhan'ın onca yaptığı yemeklerin yanında senin salatanı övecek. Aynen Leyla.

Tertemiz ettikten sonra amerikan tarzdaki mutfağın bar taburesine atmıştım kendimi. Reyhansa kalçasını tezgaha yaslayarak gergince dudaklarını dişlemeye başlamıştı.

"Ya bu kadar stres yapma. Dünyada senin yemeklerini beğenmeyecek tek kişi yoktur eminim." Gergince gülümseyip nefesini bıraktı ve kollarını göğsünün altında topladı.

"Bu adam ne zaman gelse stresten bayılacak gibi oluyorum. Benden önceki aşçı neden çıkmış iştem biliyor musun?"

Bakışlarıma dolan merakla kafamı salladım devam etmesi için. Yüzündeki heyecanla devam etti o da.

"Orhan Bey bir aylığına kalmak için gelmiş o zamanlar. Bir ay boyunca da kadının her yemeğini eleştirmiş. Hatta mutfağa kadar gelip kadına demediğini bırakmıyormuş. En sonunda dayanamamış istifa etmiş kadın da."

Ağzım şokla açılırken bu kadar kaba olmasını beklemiyordum.

"A-a küstaha bak. E peki kadın ağzını açıp cevap veremiyor muymuş?" Reyhan dudaklarını bükerek kafasını iki yana salladı ve konuştu. "Sonlara doğru vermeye başlamış ama Orhan Bey o cevap verdikçe daha da kötü konuşuyormuş kadına."

Dirseklerimi masaya, çenemi de avucuma yaslayarak cevap verdim. "E hayatım sen ne diye stres yapıyorsun? Sen buradayken defalarca geldi ve bir sorun çıkartmadı. Hem bak Karan da yani Karan Bey de söyledi eksik bir şey yokmuş. Sonuçta adamın dedesi. Rahatsız olacağı bir şey görse söylerdi."

Reyhan dediğimi mantıklı bulmuş olacak ki kafasını sallayıp gülümsedi. "Doğru söylüyorsun." Biraz durakladıktan sonra yaklaşıp ellerimi tuttu.

"Normalde kimse beni böyle sakinleştirmezdi, ben de bütün gece stresli dolaşırdım. İyi ki gelmişsin."

Dediği şeye kocaman gülümseyip ben de ellerini tuttum. "Sen gitsen bile koparmayalım bağımızı olur mu? Gitmeni de hiç istemiyorum." Dudaklarını aşağı doğru büküp söylediği şey benim de üzülmeme sebep olmuştu.

4 günde nasıl birbirimize alışabilmiştik bilmiyorum ama olmuştu işte. Reyhan konuşmayı seven biri olduğu için bu süre boyunca bol bol sohbet etmiş ve birbirimize ısınmıştık.

"Koparmayacağız tabii ki. Hatta arada buluşuruz da olur mu?" Ben mi söylemiştim gerçekten bunu? Ben biriyle arkadaş mı olmuştum az önce? Dışarıda buluşacaktım falan? Hani insanlarla iletişim kurmayan ben?

Muhtemelen insanlarla iletişim kurmuyorsam reklam ajansında nasıl çalıştığımı merak ediyorsunuz. Fakat benim oradaki görevim reklam fikirleri bulmak ve gerçekleştirmekti. Kimseyle konuşmama gerek kalmıyordu.

Hepimiz maille çalışıyorduk. İş arkadaşlarımla da  iletişim kurmamayı tercih ediyordum. Hatta bunun için sürekli dedikodumu yaptıklarının da farkındaydım. Fakat insanlarla konuşmak genel olarak hoşuma gitmiyordu.

Buraya geldiğimden beri de bu tamamen değişmişti. Özellikle Reyhan'ın rolü vardı bunda. Teması, insanlarla konuşmayı seven bir kadındı.

"Leyla." Reyhan'ın meraklı seslenişine 'hıı' diye bir ses çıkardım.

"Sen kaç yaşındasın?" Sorduğu soruya gülümseyip "25." dedim. Daha sonra benim de Reyhan'ın yaşını bilmediğimi fark edince bu sefer ben sormuştum ve verdiği cevapla ağzım açık kalmıştı.

Bir Pandemi HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin