10. Bölüm 'Bu Adam Tamamdır Diyorum!'

183 22 2
                                    

Adımlarım beni geri gitmek için zorlasa da sonunda asansöre binmiş ve -3 e gelmiştim. Odaya girmeden hemen önce omuzlarımı dikleştirdim ve adımlarımı hızlandırdım.

Uğur ve Görkem çalışma masalarımızın karşısındaki deri koltuklarda karşılıklı kahve içiyorlardı. Marc bilgisayarın başındaydı. Simay ve Wesley ise sandalyelere oturmuş sohbet ediyorlardı. Hepsi buradaydı. Amy hariç.

Marc, Uğur ve Görkem'e bakarak hafifçe gülümsedim ve "Günaydın." dedim.

Diğer ikisi bok yesin.

Kabanımı ve çantamı astıktan hemen sonra hızlıca sandalyeme geçtim ve bilgisayarımı açtım. En iyisi ikisiyle konuşmamaktı ve ben tüm gün öyle yapacaktım.

•••

Tam sekiz saat geçmişti. Bir saat sonra çıkacaktım.

Amy bugün izinliymiş. O yüzden gelmemişti. Gün boyunca hiç kimseyle konuşmamıştım. Sadece bir ara Uğur ve Görkemle kahve molası vermiş ve biraz sohbet etmiştik.

Görkem yeni evliymiş. Geçen yaz evlenmişler Sudeyle. Uğur anneannesiyle yaşıyormuş. Herhangi bir ilişkisi de yokmuş.

Simay ve Wesley ise bütün gün kin dolu gözlerini ayırmamışlardı benden. Çok da umurumdaydı ya.

Sadece bu kinlerinin sebebini merak ediyordum. Acaba dün ben gittikten sonra Karan onlara ne demişti?

Ağrıyan gözlerimi elimle ovalarken arkaya doğru gerindim. Tam bu sırada Simay'ın sesini duydum.

"Nasıldı?"

Kaşlarımı çatarak ona döndüğümde ifademe bakarak yüzündeki sinsi sırıtışı büyüttü.

"Sırf iş için girdiğin Karan'ın yatağı diyorum. Nasıldı?" Yüzüm donup kalırken bedenimin sarsıldığını, aklımın öylece durduğunu hissettim.

Görkem ve Uğur oturdukları sandalyeden atağa geçmek üzereymiş gibi dikelmişlerdi. Marc ise gözlüklerinin altından öylece bizi izliyordu.

"Simay kes sesini!" Görkem'in korkutucu sesiyle kısa süreliğine ona dönmüş sonra aşağılayıcı bakışlarını tekrardan üzerimde doğrultmuştu. Damağım şoktan ve sinirden anında kururken ellerimi yumruk yaptım.

"Anlamadım?"

İğrenç ve küçük bir kahkaha attı. "Yalnız hayatım Karan böyle saf salak sevmez. Doğrusu dün sırf senin için bizi o derece azarladığına göre yatakta hiç de saf değilsin."

Hışımla kalktığım sandalye geriye devrilse de umursamadım. Midem bulanıyordu. Ayrıca sinirden yüzümün kıpkırmızı olduğuna emindim.

Hızlıca dolaşıp bir anda Simay'ın boğazına sarıldım.

"Seni öldürürüm Simay. Hiç acımam." Gözlerim kararıyordu. Geçmeyen sinirim boğazını daha da sıkmama sebep oluyordu. Sert ve ürkütücü sesimle devam ettim konuşmaya.

"Bir daha benim karakterime, namusuma laf edecek olursan seni öl-dü-rü-rüm!"

Hepsi beni çekmeye çalışırken Simay sıktığım boğazından nefes almaya çalışıyordu. Fakat umurumda değildi. Bana böyle bir ithamda bulunamazdı kimse.

En sonunda sinirle geriye doğru fırlattım bedenini. Sandalyesiyle birlikte yere düştü ve öksürmeye başladı. Hiçbir şey demeden kabanımı da çantamı da alıp hızla çıktım oradan. Aynı hızla bahçeden de ayrıldığım sırada ellerim ve bacaklarım tir tir titriyordu.

Gözümden akan yaşla sinirlerim bozulurken hiç durmadan sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Yağan yağmurun kasvetinden de ağlamam artmıştı.

Bir Pandemi HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin