Sizi biraz beklettim ama beğeneceğinize eminim...
Beğeni ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyor olacağım, şimdiden teşekkürler...
Bu bölüm Meyusumsu 'ya ithaf edilmiştir...
ELVİN'DEN
Mete'yi aramamıştım. Zaten koca bir topluluğun oluşturduğu sadece bir mezar vardı. Bir kadın ve kızıl saçlı bir kız mezarın yanına çökmüş ağlıyorlardı. Mete öylece toprağa bakıyordu. Herkes dağılmaya başladıktan sonra Mete arkasına çöküp bir fidan çıkardı. Mezarın başında ağlayan kadın ve kız bunu görünce ayağa kalktılar ve Mete'nin yanına geçtiler. Yanına genç bir çocuk gelip, destek vermek amacıyla omzunu sıktı. Sanırım Lavin'in bahsettiği ikizi, Erinç'ti.
''İşe yaramadı Erinç''
''Ne işe yaramadı?''
''Hani gözümüzü kapatıp 'bu dörtlü çok güçlü' dediğimizde yanımızda hissedecektik birbirimizi? Hissedemiyorum Erinç''
''Sarıl ikimize de''
Mete, Erinç'in dediğini yapıp bir eliyle Aden'e, diğer eliyle Erinç'e sarıldı. Aden, Mete'nin avucuna bir şey koyduktan sonra Mete bir süre avucuna baktı. Erinç;
''Kapat gözlerini, Aden sen de kapat'' dedi.
''Şimdi tekrarlayın. Bakın hissedeceksiniz.''
''Bu dörtlü çok güçlü''
''Bu dörtlü çok güçlü''
''Bu dörtlü çok güçlü''
''Bakın hissettiniz mi?''
''Hissettik''
''O hep bizimle.''
Mete onlardan ayrılıp, mezar taşını elledi.
''Portakal çiçekleri bir daha hiç açmasa bile seveceğim seni. Bir gün geleceğim yanına sevgilim. Bir gün kavuşacağız. O günü iple çekiyorum.''
Mezar taşına yaklaşıp bir öpücük kondurdu ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
''Ben bugün annemi kaybettim.'' Dedi Aden.
''Ben bugün kız kardeşimi kaybettim.'' Dedi Erinç.
''Ben bugün kalbimi kaybettim.'' Dedi Mete ve mezarın tam ortasına fidanı dikti. Avucundaki yüzüğü fidanın hemen yanına gömdükten sonra ''Portakal çiçekleri ölümsüzdür'' diye fısıldadı. Üçü de ağlıyordu. Elimi kurtarıcımın koluna koydum, destek vermek ister gibi elime hafifçe dokundu. Sevdiğini kaybetmek ne zordu. Mete ayağa kalkıp arkasını döndü ve göz göze geldik. Acı bir tebessümde bulundu, elimi kurtarıcımdan çekip ona adımladım. Birden sıkıca sarıldı bana, Aden ve Erinç şaşkınca bize bakıyorlardı. Daha fazla yanlış anlamamaları için geri çekildim. Gözyaşlarını silip, ''hoş geldin Elvin'' dedi. Daha sonra arkasını dönüp, Erinç ve Aden'e ''Bu, Elvin. Lavin bahsetmişti, hatırlarsanız'' dedi. Onlarda yanımıza gelip, bize selam verdiler. ''Lavin senden çok bahsetti, Elvin. Tanıştığımıza çok memnun olduk'' dedi Aden. Erinç annesini kaldırıp ''hadi annem, eve gidelim'' dedi. Kadın kafasını sallayıp, Erinç'le beraber yürümeye başladı. Ben ise nedensizce hala mezarın başında ağlayarak toprağı okşayan Mete'yi bırakamamıştım. Kahramanım bizi yalnız bırakıp gitmişti. Mete'nin hemen biraz arkasında, toprak zemine çöktüm.
''Biliyor musun Elvin, geçenlerde Lavin'in telefonunu verdiler bana. Tam öldüğü gün ona yabancı numaradan bir mesaj gelmiş. Güya benim kardeşim varmış Elvin... Lavin bunu öğrense ne kadar çok sevinirdi bir bilsen. Tek başına bana bir aile olmuştu, şimdi bir de kardeşim olduğunu öğrense...'' yerimden kalktım ve yanına oturdum.
''O şuan seni izliyor Mete. Bak onu burada hissedebilirsin'' diyip kalbini işaret ettim. ''Hadi bu güzel haberi ona ver.''
''Lavin... Ben kardeşimi buldum. Benim bir kardeşim varmış, sevgilim...'' içimden konuşmama devam ettim. ''Ve ölmeden önce onunla tanışma imkanı bulmuşsun sevgilim. Onu hemen sevmiştin ve gelip bize anlatmıştın hatırlıyor musun? Onu benden önce tanıdığın için çok mutluyum sevgilim...''
**************************************************
Akşama kadar gelen misafirlere ikramlarda bulunmuştuk. Daha yeni eve gelmiştim. Üstümü değiştirip, kendimi yatağıma bıraktım. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu. Telefonum çalmaya başlayınca, elimi komodinin üstüne attım. Kimseyle konuşacak halim yoktu fakat arayan her kimse bayağı ısrarcıydı. Üst üste birkaç defa çaldı, en son dayanamayıp açtım.
''Efendim?''
''Elvin merhaba, ben Mete'' yatakta oturur pozisyona geldim ve ne diyeceğini merakla bekledim.
''Biliyorsun, baş sağlığına gelen giden çok oluyor, haliyle hem yiyecek – içecekle hem de misafirlerle aynı anda ilgilenemiyoruz. Sizin kafeden porsiyon porsiyon atıştırmalıklar yapabilir misin acaba?''
''Elbette Mete. Sabah getiririm''
''Teşekkür ederim, Elvin. Yanımda, yanımızda olduğun için çok minnettarım.''
''Ben teşekkür ederim. Şey... Mete... Kardeşinin kim olduğunu bulabildin mi?''
''Hayır... Bunun için fazla kafam karışık Elvin. Aklımda bir ton senaryo var. Ya o da hayatta değilse? Ya beni kabul etmek istemezse veya sevmezse? Bununla yüzleşebilir miyim bilmiyorum. Bir yıkıma daha hazır değilim.''
''Korkularını anlayabiliyorum fakat yüzleşmek zorundasın Mete. Ya o da seni bekliyorsa?''
''Belki de haklısın Elvin. Teşekkür ederim...''
''Rica ederim Mete, yarın görüşmek üzere'' diyip telefonu kapattım. Yeni arkadaşlar edindiğimde kilitleniyordum sanki hiçbir şey söyleyemiyordum. Telefonu şarja takıp, kendimi uykunun kollarına bıraktım.
****************
Sabah erkenden kalkıp, kafeye gitmiş ve bir sürü atıştırmalık hazırlamıştım. Yukarı çıkıp kasaya ilerledim, hazırladıklarımı poşetleyip çıkıyordum ki biriyle çarpıştım. Kafamı kaldırıp çarptığım kişiye baktım. Bu oydu. Kendimi hemen topladım ve ''çok özür dilerim, acelem var da...'' diye mırıldandım.
''Sorun yok. Sizden başka kimse yok mu? Kafe kapalı mı?''
''Yok hayır, kapalı değil. Ben hemen arkadaşları size yönlendiriyorum'' diyip yanından geçecekken önüme geçti.
''Özür dilerim, acelem var dediniz fakat siz yardımcı olsanız. Şimdi onlar gelene kadar derse geç kalabilirim'' dedi. Haklıydı çocuk. Başımı salladım ve ''Tabii buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?''
''Bugün ki spesiyaliniz nedir?''
''Kusura bakmayın cenazemizden dolayı birkaç gündür bir şey hazırlayamıyoruz fakat turtalarımız, poğaçalarımız ve böreklerimiz bugün yapıldı.''
''Peki hangisinden önerirsiniz?'' sanki benimle konuşmaya çalışıyordu yoksa asla bu kadar oyalanmazdı. Acaba ben olduğumu biliyor mu?
''Anlaşılan sizin bir öneriniz yok, ben bir tane patatesli börek ve bir tane zeytinli poğaça alayım.'' Dedi.
''T-tabi hemen vereyim'' elimdekileri bırakıp, istediklerini hazırladım.
''Buyurun.'' Dedim,
''Borcum ne kadar?''
''Canım, ben ilgilenirim. Hadi sen git'' dedi kurtarıcım. Yine tam zamanında gelmişti. Kafamla onaylayıp, poşeti aldım. Kapıya varmıştım ki, onun sesini duydum.
''Teşekkür ederim, Elvin. Görüşmek dileğiyle...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET ÇİÇEĞİ
Teen FictionÇoğumuzun hayat karşısında belirli hedefleri ve hayalleri vardır. Bu hedef ve hayaller doğrultusunda hayatımıza yön verir ve sürekli bir şeyleri başarmak için çabalarız. Bazılarımızın ise bu doğrultuda gerçekleştirebileceği ne hedefi ne de hayalleri...