Bu bölüm ve gelecek bazı bölümlerimde, kitap karakterlerine yer vermeme izin verdiği için Meyusumsu 'ya teşekkür ediyorum.
"Umarım yanımızdakilerin kıymetini, kalbimizdekiler gibi iyi biliriz..."KORKUT'TAN
Duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Yanlış duymamıştım değil mi? O'ydu. Elvin'di. Şaşkınlığımı üstümden atmaya çalışarak kafeye girdim. Kafam allak bullaktı. Birine çarpınca kafamı nihayet kaldırıp, karşıma baktım. İlkim'di. ''İyi misin Korkut?'' diye sordu. Başımı onaylarcasına salladım. ''Yusuf yok mu?''
''Balkonda'' dedi. ''İşin var mı?'' diye sordum.
''Yok, buyur lütfen'' diyip tebessüm etti.
''Bugün ki spesiyalden kaldıysa eğer altı kişilik paketleme imkanın var mı?'' tebessüm etti, ''Elbette ben hazırlayana kadar, sen balkona geç istersen. Yusuf'ta seni bekliyordu uzun zamandır.'' Kafamı salladım ve yukarı çıkıp, balkona geçtim. Demirlere yaslanmış, düşünceli bir şekilde sigara içiyordu. ''Hayırdır kaptan, gemilerin mi battı?'' diye seslendim.
Arkasını döndü, kucaklaştık, ''neredesin oğlum sen, daha geçen uzatma arayı diye ihtar ettim seni'' kafamı salladım.
Bende cebimden sigara pakedimi çıkartıp, bir sigara yaktım. Bir nefesten sonra, ''aklımı kurcalayan şeyler var'' dedim. Hiçbir şey çaktırmamaya çalışıyordum, o zeki bir adamdı. Anlardı.
O da bir nefes çekti, ''anlat bakalım, yardım edebileceğim bir şeyse biliyorsun''
''Biri var'' ona bakmıyordum, bana dönmüştü ve merak ettiği belliydi. Devam ettim. ''Önce bir günlükle başladı. Hem hayallerini hem de yaşadıklarını anlatıyordu ama bir süre sonra sayfaların eksik olduğunu farkettim.'' Bu sefer bende ona dönmüştüm, gözlerinin içine bakıyordum. ''kafede yediğim kruvasanda boş bir kağıt çıkmıştı hatırlarsan, onun gizli yazılı bir kağıt olduğunu farkettim. Daha sonra bu gizli yazılı kağıt, günlükteki kayıp sayfaları karşıma çıkarttı. Kızın kim olduğunu öğrenemesem de, adını öğrendim ve... Ve onu daha çok merak etmeye başladım.'' Yalan söylemiyordum. Onu daha yakından tanımak istiyordum.
''Peki ne yapacaksın?'' diye sordu.
''Bilmiyorum, onu bulmak istiyorum. Tanımak istiyorum. Onu, ondan dinlemek istiyorum ama nerede bulacağım ya da karşıma nasıl çıkacağı hakkında en ufak bir fikrim dahi yok.''
''Belki de karşına çıkacağı en uygun zamanı bekliyordur.''
''Biraz fazla olmadı mı?'' anlamamıştı. ''Yani?'' dedi. Dudaklarımı ıslattım, ''Yani sence de yetmez mi artık? Karşıma çıkması gerekmiyor mu?''
''Belki de hala karşına çıkmaya hazır değildir?''
''O zaman yaptıkları saçma değil mi?'' dedim. Sinirleniyordum, madem hala saklayacaktı o zaman bende kendi yolumu bulacaktım. Ona doğru bir adım attım, ''Korkut'' İlkim gelmişti. ''paketin hazır'' tebessüm etti, biraz tedirgin bir tebessümdü ama takmadım. ''Sağol İlkim, bugün ki tatlının adı ne?''
''Sıcaklık...'' dedi. Merak etmiştim. ''Neden sıcaklık?''
''Çünkü bu tatlı gibi hepimiz soğuğuz aslında, sadece bir şeylerin gelip kalbimizi ısıtmasını bekliyoruz. Ve... Bu şey geldiğinde kalbimiz büyük bir sıcaklıkla kaplanıyor. İşte bu tatlı, bize gelmesini beklediğimiz o sıcaklık...'' etkilenmiştim. Bu kafe beni çoğu zaman -şu son zamanlarda- sinir etse de, bir şekilde kalbime o sıcaklığı geri veriyor ve barındırdığım tüm zararlı duyguları kalbimden söküp yerine daha güzellerini yerleştiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET ÇİÇEĞİ
Teen FictionÇoğumuzun hayat karşısında belirli hedefleri ve hayalleri vardır. Bu hedef ve hayaller doğrultusunda hayatımıza yön verir ve sürekli bir şeyleri başarmak için çabalarız. Bazılarımızın ise bu doğrultuda gerçekleştirebileceği ne hedefi ne de hayalleri...