Akşama kadar gelen misafirlerle ilgilenmiştim. Arada Mete'nin bana bakışlarını yakalıyordum. Neden olduğuna dair bir fikrim yoktu fakat elbet öğrenirdim. Aden yanıma gelip, elimdeki tepsiyi aldı. ''Bebeğim sen artık git ve dinlen. Her şey için çok teşekkür ederiz, ellerine sağlık''
''Estağfurullah olur mu öyle şey...''
''Kızım, Mete seni bıraksın. Bu saatte tek gitme'' Meltem Hanım'ın bunu söylemesi işime gelmişti. Mete'ye soracağım şeyler vardı. Kafamı 'olur' anlamında aşağı yukarı salladım. Mete önden yürüyüp, arabaya geçerken bende Aden, Erinç ve Meltem Hanımla vedalaştım.
Arabaya geçtikten sonra bir müddet sessizlik oldu. Bir müddet sonra boğazını temizledi.
''Eee senin bir kardeşin var mı Elvin?''
''Maalesef yok. Bende yetimhanede büyüdüm...'' sesim içime kaçmıştı sanki ama konuşmaya devam ettim. ''Küçük yaşta babam terketti bizi, annem bunu kaldıramadı. Bir süre sonra yetimhaneye verildim. Çıktıktan sonrada kahramanım sahip çıktı bana''
''Neden ona 'kahramanım' diyorsun peki?'' diye sordu.
''Çünkü beni kurtardı, yani yetimhaneden çıktıktan sonra başıma bir takım olaylar geldi ve o esnada da tesadüfen o, ordan geçiyordu. Sağolsun ondan sonra beni hiç yalnız bırakmadı ve bana sahip çıktı. Ona çok minnettarım.''
''Bende...'' diye fısıldadı. ''Anlamadım?'' dedim.
''Yani seni çok iyi anlıyorum. Ben, Aden ve Erinç'te yetimhanede büyüdük ve zorluklarını çok iyi anlayabiliyorum. Biz üç kişiydik ama sen tektin, bu yüzden minnettar oldum ona. Sonuçta bu her yiğidin harcı değildir. Kimse böyle bir sorumluluk almak istemez.'' Doğruydu, kahramanımın hakkını asla ödeyemezdim.
''Peki sen ne yapacaksın Mete?''
''Hangi konuda?''
''Kardeşin konusunda... Bir karara varabildin mi?''
''Henüz değil Elvin, yani onu bulup –ki bulup bulamayacağım da belli değil- ne diyebilirim bilmiyorum''
''Evet, doğru. Bu zor bir karar fakat eğer yaşıyorsa direk karşısına çıkman iyi olur. Bir abim olsaydı, çok mutlu olurdum ben''
''Herkes sen olsa keşke ama beni hayatında istemeyebilir de, bu yüzden önce numarayı araştıracağım.''
''Mantıklı'' dediğimde kafeye varmıştık. Kahramanım kapıda karşıladı bizi. Arabadan inip, yanına gittim ve sarıldım. ''Hadi sen içeriye geç, ben bir selam verip geleyim'' dedi.
''Görüşürüz, Mete. Bıraktığın için teşekkür ederim.'' Dedim ve içeri girdim.
***************************************
Sabah İlkim'in ısrarcı telefonlarıyla uyandırılmış ve geleneksel doğum günümü kutlama konuşması yapmıştık. Genelde kutlamayı pek sevmezdim. Bana pek değerli gelmiyordu ama nedense onun için çok önemliydi doğum günleri. Bu yüzden hevesini kırmamak adına genelde bende, kahramanımda bir şey söylemezdik ona. Kahvaltımı yapıp, hazırlandım ve kafeye doğru yola çıktım. Bugün hava güzel olduğundan yürümeye karar vermiştim.
KORKUT'TAN...
Sabah direk kafeye gitmiştim ama Emre'den başka tanıdık kimse yoktu. İlkim gelirse bana yönlendirmesini rica ettim ve cam kenarındaki, köşede kalan masaya adımladım. Birkaç dakika sonra pencerenin yanından Elvin geçti. O kadar dalgın yürüyordu ki, Görkemle çarpıştılar. Bir şeyler konuştuktan sonra ikiside içeri girdi. Sanırım özür dilemişti. Görkem etrafa baktı, en nihayetinde beni buldu ve yanıma adımlamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CENNET ÇİÇEĞİ
Genç KurguÇoğumuzun hayat karşısında belirli hedefleri ve hayalleri vardır. Bu hedef ve hayaller doğrultusunda hayatımıza yön verir ve sürekli bir şeyleri başarmak için çabalarız. Bazılarımızın ise bu doğrultuda gerçekleştirebileceği ne hedefi ne de hayalleri...