Alexander
Genç alfa gözlerini araladığında parmaklıkların arkasından ilk gördüğü şey hızla yaklaşan büyük açık yeşil saraydı. Yavaşça doğrulduğunda boğazındaki deri tasmayı azda olsa esnetmeye çalıştı ve üstüne yapışan samanları silkeledi.
Sarayın tam önüne geldiklerinde at arabasını süren beta elindeki ipleri güçlü bir şekilde çekerek durmalarını sağladı ve arabadan inip hızlıca kafesi açtıktan sonra elindeki zinciri alfanın boynuna doladı. Bu sefer hazırlıklı olan Alec sürüklenmemek için hızlıca ayaklandı.
İndiğinde Alec'in dikkatini ilk çeken şey sarayın büyük bahçesinde durmadan çalışan omega ve betalar olmuştu. Sürekli bir yerlere ellerindeki şeyleri yetiştirmeye çalışıp değişik kokulu şeyler kaynatıyorlardı ve bazı malzemeleri de içeri götürüyorlardı. Bahçedeki , saraya doğru giden taş patikanın kenarlarına bir sürü sarı ve kırmızı gül dikilmişti. Uzaklardaki yeşil elma ağacının altında dinlenenler vardı. Sarayın etrafında birkaç muhafız etraflarına dikkatlice bakıyorlardı.
Alexander bu güzel yeri daha fazla incelemek isterdi ama şu an tasmasını çekiştiren betaya bacağındaki çantayı düşürmeden yetişmeye çalışmakla meşguldü. Giderken birkaç tane omegayla beta Alec'e yüzlerindeki acıma, küçümseme ve şaşkınlık ifadeleriyle bakıyorlardı. Bu bakışları sevmeyen alfa başını yere indirip sürüklenerek yürümeye devam etti.
İçeri girdiklerinde Alec buranın dışarıda göründüğünden daha büyük olduğunu görmüştü. İlk dikkatini çeken şey geniş raflardaki çeşit çeşit kavanozlar ve iğneler olmuştu. Bazı hasta görünen insanlar mermerden yataklara uzanmıştı ve yanındaki beyaz giyimli insanlar onlara ya iğne saplıyor ya da kavanozların içindeki şeyleri içiriyorlardı.
Bir süre yürüdükten sonra yine büyük bir kapıdan çıkıp az öncekinden bile daha geniş bir bahçeye geçtiler . Birkaç tane genç omega ve beta yere oturmuş karşılarındaki sarışın adamı dikkatle dinliyorlardı. Alfanın tasmasını tutan beta zincirini hızlıca çözdü ve koşarak sarışın adamın yanına gitti . Önünde eğildikten sonra bir şeyler söyledi ve sarışın adamla alfanın olduğu yere geldiler.
Beta, Alec'in ensesini sıkıca kavrayıp onu eğilmeye zorladı ve diğerlerinden farklı olarak altın rengi dış kıyafet giyinmiş adama mahçup olmuş bir şekilde başını eğdi.
" Beni affedin efendi Jace . Bu köleyi gelirken güzelce terbiye etmeliydim . Düşüncesizliğimi bağışlayın lütfen."
Jace mi dedi o?! Hani şu Büyük Hekim Jace ? Alec şaşkınlıkla başını kaldırıp Jace'e baktığında bu sefer ensesindeki baskı acı verici şekilde artmıştı. Tasma ve baskı yüzünden zar zor nefes almaya başladı. Genç alfa bir yandan sinirlenirken bir yandan çok ezik hissetmeye başlamıştı.
" Efendim arzu ederseniz bu köleyi gebertene kadar kırbaçlayabilirim. Bir alfa köle olmasına rağmen haddini bilmeyen birini getirdiğimi farketmediğim için merhametinize sığınıyorum."
Limon kokulu omega elini kaldırarak
" Şu anda depoya yeni gelen malları taşımak için birine ihtiyaç var ve bütün öğrencilerim hastalarla meşgul. Bu seferlik görmezden geleceğim."
Bunu söyledikten sonra Jace kafası zorla eğilmiş alfaya baktı ve ilginç bir şekilde kıvranıp kaçmaya çalışmadığını farketmişti. Şaşkınlık içinde " Feromonlardan etkilenmiyor musun?" Dedi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Prince and The Doctor (omegaverse)
FantasyGizemli bir yaşlı kadın sayesinde 700 yıl öncesine giden yalnız bir alfa olan doktor Lightwood. Alfaların kafeslenip köle gibi satıldığı karanlık çağlar Hayata tutunma , tutundurma ve alfaları küçük gören omegaların inancını toplama çabası. Ölüm...