———
Kapıyı stres içinde çalarken Dorukhan'ın mı yoksa Nehir'in mi açacağından emin değildim.
Dorukhan açtı.
İzinli olduğumuzdan görüşemiyorduk ve o an beni gördüğündeki yüz ifadesi 'iyi ki görüşmüyoruz' gibiydi.
Nefret ediyordu benden, bunu hissedebiliyordum ve canımı acıttı. Ciddi anlamda acıttı.
"Dorukhan..." diye mırıldandım. "Nehir ile g-"
"Hayır." Keskin ses tonuyla lafımı kesti. Elimi cebimden çıkarıp kapıyı suratıma kapatmasını engelleyince bana öfkeyle bakmaya başladı.
"Sikerim elini kolunu, git buradan." Küfür etmesi her ne kadar kızgınlığımı artırsa da bir şey söylemedim çünkü buradan onu yumruklamadan çıkamazdım.
"Düzgünce söylüyorum, kardeşim. Beni içeri al. Hiçbir şey yapmayacağım. Sadece konuşacağım." dedim sesimi yumuşatmaya çalışarak.
"Eğer," Burnundan soluyordu. "15 dakikadan fazla sürerse seni bu evden sürükleyerek çıkarırım, Berat."
İşaret parmağını tehditkâr bir şekilde sallayıp göğsüme bastırdı. "Ve kız kardeşim tek bir göz yaşı dökerse... Kimse elimden alamaz seni, hiçbir şeyi umursamadan yüzünü dağıtırım."
Elini ittirerek içeri adımladım, arkamdan hâlâ küfür ettiğini duyuyordum. Geriye dönüp ona vurmak istesem de yapmadım. Sadece 15 dakikalık bir sürem vardı.
Merdivenleri nasıl çıktığımı, odasının kapısına nasıl bu kadar hızlı geldiğimi anlayamamıştım. Ellerim titriyordu.
İçeri girdim; cam kenarında oturuyor ve dudaklarının arasından çıkan dumandan anladığım kadarıyla sigara içiyordu.
En sevdiği sigaraydı bu, aromalı olanından. "Yemek yemeyeceğimi söyledim Dorukhan."
Yorgun sesi kalbimi bin parçaya ayırdı. Bir şey söylemedim ve kilit sesini duyunca o bana döndü. "Yemeyeceğim dedim-"
Beni görünce aralık dudaklarını yeniden birbirine bastırdı. Elinden sigarasının düştüğüne şahit olunca konuşmaktan vazgeçtim.
Uzun süre ikimizde konuşmadık ve ben en sonunda dayanamayıp ona doğru yürümüştüm.
Yüzü cama dönüktü bu yüzden sadece sırtını görebiliyordum. Sarı saçları rüzgardan dolayı uçuşurken ona dokunmak istedim ama tam bu sırada döndü.
"Başka kadınlara sürdüğün elinle bana dokunmaya utanmayacak mısın?"
Dediği şeye cevap veremedim. "Üzgünüm." diyebilmiştim sadece o an.
Güldü fakat bu acı çektiğini belirtmek istermiş gibi bir gülüştü. "Neden üzgünsün?"
Buna yanıtım olmadığından tekrar sustum, alaycıl gülüşüyle birlikte bakışları da üstümde dolaştı birkaç saniye. "Yaptın değil mi?"
"İsteyerek değildi."
"İğrençsin." Yutkunduğunu ve gözlerinin dolduğunu gördüm. Şu an önümde ağlarsa kendimi kesinlikle camdan atardım.
Paketi eline aldı sonra, çakmağına da uzanacaktı ki ondan önce davrandım. "İçme artık şu boktan şeyi."
Kaç dal içtiğini bilmiyordum, odasına koku bile sinmişti, aşina olduğum parfümü kokmuyordu artık.
"Dokunma bana be!" diye bağırdı ve elimi ittirerek geri çekildi. Benden uzaklaşmaya çalıştığını anladığımda hemen birkaç adım geri attım.
Ağzımı açacaktım fakat kapının zorlandığını duymamla konuşamadım. "Kapıyı mı kitledin?"
Yürümeye yeltendi, bileğini yakaladım ve gitmemesini söyledim. "Manyak mısın sen? Bırak kolumu!"
"Nehir!" diye bağırdı Dorukhan yumruklarıyla kapıyı zorlarken.
"Sadece birkaç dakika daha konu-"
"Yüzünü bile görmek istemiyorum, siktir git Berat." derken beni ittirmeye çalışsa da bir işe yaradığı söylenemezdi.
"Berat! Ulan şerefsiz, kapıyı aç!"
En sonunda kilit kırıldı ve Dorukhan içeri girdi. Aniden kolumdan çekilince Nehir'i bırakmak zorunda kalmıştım ve bu sendelemesine sebep oldu.
Burnuma yediğim yumruk ile yere düştüm ve dudaklarıma değen sıvı kanadığına işaretti.
"Geberteceğim seni oğlum! Söyledim sana, ağlamayacak bu kız dedim!"
Sol taraftan vurdu bu defa, kafam sağa düştüğünden Nehir'e bakma fırsatım oldu. Yüzünü elleri arasına almış ve yatağının yanına çökmüştü.
Hıçkırıkları kulağıma doldu ve yediğim her yumruktan daha çok canımı yaktı.
Nehir'in ağlaması yerine; 100 tane yumruk yemeyi tercih ederdim.
———
dorukhan beni de yumruklasin diyenler
berat 100 tane yumruk yesin diyenler
berata boydan
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me explain | özdemir
Teen FictionTAMAMLANDI. i got a confession baby, will you listen to it? [yarı texting - kısa hikâye.] ≠ berat ayberk özdemir fanfiction.