———
berat"Keşke almasaydın."
Dorukhan'ın elindeki viski ve iki tekila şişesine bakarken iç çektim.
Nehir'in içmesini kesinlikle istemiyordum ama sanırım bir geceliğine idare edebilirdim.
"Kim geldi?" diye bağırdı salondan doğru Nehir. "Abin ve manitası!" diye karşılık verdim bende.
Yazgı çoktan içeri girmişti, Nehir'in ayağa kalkıp ona sarıldığını gördüm. "N'aber?"
"İyidir, senden?" Suratı Dorukhan'ı görünce biraz asılmıştı. Yazgı 'iyiyim' dermişcesine kafasını salladıktan sonra koltuğa oturdu.
"Ne saklıyorsun sen arkanda?" Nehir Dorukhan'ın arkasına doğru elini uzattı.
"En sevdiklerinden," dedi şişeleri öne çıkarırken. "Özür amaçlı."
Nehir hafifçe gülümseyince Dorukhan alnına minik bir öpücük kondurmuştu, araları her ne kadar bozuk olsa da birbirlerine hiç kıyamıyorlardı.
"Alkole zam gelmiş, idareli için mümkünse."
"Eh, ben içmiyorum artık zaten, yine de teşekkür ederim abicim." diye mırıldandı ve omuzlarını silkerek mutfağa yürüdü. Şaşkınlıkla ikisi de bana bakıyordu.
"Dün gece içmeyeceğine dair söz verdi bana." Gururlu bir tavırla söylediğim cümleye Dorukhan'ın karşılığı; "Vay amına koyayım." olmuştu.
"Güzelim, ne yapıyorsun?" Kolumu beline sardım ve sol tarafında durdum. "Bardakları hazırlıyorum."
Sadece üçer tane viski bardağı çıkardığını görünce dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Bir tane de ben koydum, tepsideki bardağa baktı önce, sonra da bana.
"Ama-"
"Bu gece benden olsun bebeğim. Abin hediye almış sonuçta."
"Valla mı?" dedi 32 diş gülümseyerek. "Valla." dedim bende onun gibi. Dudaklarını benimkilere bastırdı ve tepsiyi elime tutuşturup salona bırakmamı söyledi.
"Hizmetçiyiz zaten, kalksın abin götürsün."
"Ne konuşuyorsun lan sen orada?" Dorukhan içeriden bağırınca Nehir beni sırtımdan itekledi gülerek.
Birkaç dakika sonra elinde bir tabakla geldi. Tabağın bir tarafında dilimlenmiş limonlar, diğer tarafında ise tuz vardı.
"Ya, bu kız işini biliyor yemin ederim." dedi Yazgı ona elini uzatırken. Yumruklarını tokuşturduktan sonra bardakları hazırlamaya koyulmuştu.
"Ohoo... Bu sadece manitasına hazırlıyor bardakları, abine de yapsana lan!" Dorukhan huysuzca homurdandı bir shot atarken.
"Seninde manitan yapsın kardeşim, bizimki alkolik anlıyor bu işlerden." dediğimde Yazgı bana gözlerini devirdi ve bir bardak alıp shot hazırlamaya başladı.
"Ha bu arada, hani sen içmiyordun?"
Nehir abisine baktı kısa bir süre; "Benimki saldı bu gece." dedi.
"Çok dağılma da ne yaparsan yap."
"Ben kolay kolay sarhoş olmam, sanki bilmiyorsun." dedi Dorukhan'a bir bardak uzatırken, tam alacaktı ki Nehir geri çekmiş ve benimkiyle tokuşturmuştu.
"Şerefsizsin kızım sen."
"Aynı genleri taşıyoruz aşkım."
Nehir ve Yazgı tekila bitene kadar bardakları doldurmuştu. Dorukhan viski şişesini alıp içmeyiz diye kenara koyacaktı ki, bir el onu durdurdu.
"Ben içerim ki."
"Ya sen nasıl bir midesizsin?" diye sordum yüzümü buruşturarak. Viskinin kapağını açıp dudaklarına götürdü.
"Böyle bir midesizim." Yüzünde hiçbir ifade yoktu, alkol ona su gibi geliyordu sanırım.
"Deli bu." dedi Yazgı şaşkınlıkla.
"Ayberk'e deliyim." diye yanıt verdi Nehir de.
———
Birkaç saat geçmişti.
Koyu bir sohbet ortamı oluşmuştu ama Yazgı çoktan kafayı bulduğundan şu an biraz daha sessizdik.
Dorukhan da sanırım hafiften çakır keyifti, kız arkadaşı ile garip sohbetler ediyorlardı.
Ben onlara istemeden kulak misafiri olurken üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı sağa tarafa çevirmiştim.
Nehir hafifçe yana dönmüş, bir bacağını diğerinin altına almış, gülümseyerek bana bakıyordu ve kafasını koltuğa yaslamıştı.
"Hayırdır... Aşık mısın?"
Elini bana doğru uzattı ve enseme yerleştirdi. Saçlarımla oynamaya başlayınca, "Böyle çok güzeller." demişti.
"Boya baya aktı."
"Olsun, daha güzel. Dağınık saçlı hâline bayılıyorum." Hafifçe kıkırdadım. "Biliyorum."
"Off, Ayberk..." diye mırıldandı ve elini boynuma, oradan da omzuma doğru kaydırdı. Sanırım tek ayık kişi ben kalmıştım.
"Bundan sonra içmeyeceksin değil mi?" diye sordum birkaç saniye sessizlikten sonra.
"I ıhm, söz verdik ya."
Kafamı salladığımda Dorukhan'ın sesi geldi. "Biz yatıyoruz."
Kucağındaki Yazgı'ya bakarken iyi geceler diledim. Her geldiklerinde kaldıkları misafir odasının yolunu tuttu o da.
"Abimi çok mutlu ediyor."
"Sen de beni ediyorsun." dediğimde gözleri yeniden benimkilerle buluştu. "Valla mı?"
"Nereden alıştın kızım şu lafa ya?" dedim gülerek, gözlerini devirdi. "Sana ne?"
"Sarhoşken daha huysuzsun."
"Ama beni seviyorsun."
"Doğru." Alt dudağını dişleri arasına alınca bakışlarım istemsizce aşağı kaymıştı.
"Seni çok seviyorum," diyiverdi bir anda. "Seni kaybetmekten inanılmaz korkuyorum."
İşte başlıyoruz... Sarhoş Nehir.
"Beni kaybetmeyeceksin, nereden çıkarıyorsun bunları?" İşaret parmağını elimde gezdirmeye başladı. Dövmelerimle, yüzüklerimle uğraştı bir süre.
"Nehir..." diye mırıldandım tekrar. "Seni asla bırakmam."
"Ya bir gün bitersek?" dedi derin bir iç çekip, çok sıkıntılı gözüküyordu. "Bu beni harbiden korkutuyor. Sensiz yapamam ki."
"Sen benden gidebilirsin ama ben senden gitmem. Bunu böyle bil tamam mı? Ne olursa olsun sana olan sevgim asla azalmaz."
———
klasik tc erkegi inanmayin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
let me explain | özdemir
Teen FictionTAMAMLANDI. i got a confession baby, will you listen to it? [yarı texting - kısa hikâye.] ≠ berat ayberk özdemir fanfiction.