hayatını bitiririm

168 33 3
                                    

"Alfa..." Jimin gözlerini hafifçe aralayıp Jungkook'a bakmıştı, dün geceden beri burada olduğunu varsaymıştı. Çünkü uyuyordu... Hemde ellerinin yanında, kafasını yatağa bırakmış ama vücudu yerde duruyordu, büyük ihtimal her yeri ağrı olacaktı.

Jimin bu düşünce ile dudaklarını büzdü, kendisi yüzünden durduk yere ağrı ile baş etmek zorunda kalacaktı.

Onu rahatsız etmemeye özen göstererek yataktan kalkmış ve odanın içinde ki banyoya doğru ilerleyip elini yüzünü yıkayarak aynada ki hâline bakmıştı, gözaltları birer enkaz gibi duruyordu. Fakat çok da umursamadı, odaya geri dönüp düşünmeye başladı.

Çok kısa bir süre düşündü, beş saniye kadar.

"Alfa, hadi uyan ve yatağa yat. Burada rahatsız olacaksın." Yavaşça Jungkook'u dürtüklemiş ve onu gözlemlemişti, Jungkook'un uykusu zaten hafifti. Jimin'in ona dokunması ile uyanmıştı hemen, fakat onun sözlerini ve güzel sesini dinlemek için birazcık çok çok az bir zaman diliminde uyuyor numarası yapmayı seçmişti.

"Ben evime gitsem iyi olacak." Alfa uykusunu güzel alamamıştı, çünkü gece sürekli beli ağrıdığı için uyanıp durmuş hatta bir iki saatlik uyku ile şuan ayakta sayılırdı, geri kalan zamanda Omega'yı izlemiş ve onun ne kadar güzel bir Omega olduğunun kanaatine varmıştı.

"Hayır hayır, daha çok erken güneş yeni doğdu sayılır. Lütfen sen uyu, kahvaltıyı hazırlayınca uyandırırım." Omega çocuksu bir heyecan ile konuşmuş odadan çıkarak merdivenleri ikişer ikişer inmişti, odada kalan Jungkook ise ruhunun huzur ile dolduğunu hissetmişti.

Oturduğu yerden kalkıp Jimin'in uyuduğu yere uzandı, burnunu yastığa gömdü ve Omega'nın kendisine has olan tatlı kokusunu derince içine çekti, bazı Omega'ların kokuları tatlı olmalarına rağmen çok ağır oluyordu ve mide bulandırıcı etkisi oluyordu. Belki öyle değildi ama Jungkook öyle hissediyordu.

Fakat Jimin'in kokusu; yağmur yağan ve ağaçlar ile dolu bir orman kokusu, şeftali ve çileğin karışımı gibiydi. Öyle hoştu ki, Alfa kokuyu içine çektikçe mayışıyor, uykuya bir adım daha yaklaşıyordu.

Jimin ise Alfa'ya neden bu kadar tolerans tanıdığını bilmiyordu, bunu düşünerek kahvaltıyı hazırladı ve gerekli olan her şeyi masaya yerleştirdi. Kendisi sabahları bitki çayı içerdi, rahatlmasını sağlıyordu bu yüzden bitki çayı stoğu vardı.

Yukarıya çıktığında odasına gireceği zaman Yoongi Hyung'un eve gelmediğini fark etti. Dün sabah evden çıkmıştı ve bir gün olmuştu, deli gibi merak etmeye başladı. Odasına girip telefonunu sehpanın üzerinden aldı, ama sonrasında vazgeçti. Daha sonra arayacaktı, Jungkook vardı şuan.

Telefonunu cebine atıp yere çöktü, biraz Alfa'yı izledi. Biraz daha yaklaşıp kokusu çekti içine, okyanus kokuyordu, gece kokuyordu yağmur yağdığında ki toprak kokuyordu buram buram. Jimin bu kokuların birleşimine karşı mest olmuştu, ağzı bir balık gibi açılmış ve şaşkınlık içinde kokuyu soluyordu.

Sol eli Jungkook'un saçlarına gitti, çok fazla olmasa da uzun saçları vardı ve hafif dalgalıydı. Yumuşacıktı saçları, ipek gibi...

"Jungkook." Kısık bir ses ile ona seslenmişti, Alfa gözlerini sıkıp yavaşça açtı, Jimin ise elini saçlardan hâlâ çekmemişti ve bunu fark ettiğinde öylesine utanmıştı ki. İçinden 'sanki hiç saç görmedin.' diye söylenmişti.

Jungkook ise şaşkındı, Jimin daha dün gece ikisinden bir beden olmayacağını söylerken bu sabah çok farklıydı, çok şaşkındı.
"Günaydın." Kedi gibi bir mırıldanma çıkmış ve ayaklanmıştı, dün gece ki Park Jimin ile bu sabah ki Park Jimin arasında uçurum vardı.

pains / jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin