on iki

2.5K 227 6
                                    

"Buyurun kime bakmıştınız?" Kapıdaki kadına baktım. Yüzündeki makyaj o kadar fazlaydı kı onun yerine benim yüzüm cilt kanseri olacaktı neredeyse.

Her telinden anlaşılacağı gibi saçları boyaydı. Kızıldı ve diplerinden eski renginin siyah olduğu anlaşılıyordu.

"Siz kime bakmıştınız?" diye sordum kadına ters ters bakarak.

"Kendi evimde kime bakacağım hanımefendi?"

"Sizin eviniz mi?" Afallamıştım. Babam neredeydi?

"Ne zamandır sizin eviniz tam olarak?"

"Sorguya mı çekiyorsunuz?"

"Sadece bir soru. Bir akrabam burada oturuyordu çünkü." dedim kadına samimi olmayan bir şekilde gülerek.

"Burada eniştem oturuyordu. Sen onun akrabası değilsindir heralde." diyerek kadın da gülmüştü. Onun gülüşü gayet sinir bozucuydu.

"Enişteniz kim?"

"Murat tabii ayol, kim olacak?"

"Nereden enişteniz? Taksit taksit söylemesene kadın." dedim cırlayarak. Kadının üstüne doğru yürüdüğümde kadın geri kaçmıştı.

Onun geri kaçmasını fırsat bilerek onu itekleyip içeri girdim. Direkt olarak babamın odasına gittiğimde babamın uyuduğunu gördüm. Rahatlıkla nefes verdiğimde kapıyı kapatarak geriye döndüm.

Geriye dönmemle kadınla dip dipe gelmemiz bir oldu. Kapıya yaslanmamla "Ay tövbe." demem bir olmuştu.

"Çekil dibimden be. Hem kimsin sen?" diyerek onun üstüne yürüdüm.

Ters ters bana bakıp "Sen Nehir'sin." dedi. Sesi titremişti. Ama bunun korkudan ya da heyecandan olduğunu düşünmüyordum. Daha çok sinirden gibiydi.

"Sen gerçekten Nehir'sin." diyerek beni kapıya daha da yapıştırdı.

"Çek be kolunu. Tövbe bismillah. Hortlak gibisin zaten." diyerek kadının kolunu sertçe çekip bu sefer ben onu kapıya yasladım.

"Kimsin sen de bana ahkam kesebiliyorsun? Bu saatte evimizde ne işin var?" dedim sinirle.

Tüm her şey üst üste gelmişti, patladığım kişi de gayet sinirimi bozan bu kadın olmuştu.

Kadını sertçe kapıya itip ellerimi çektim. Benim kadını itmemle kadının açılan kapıya çarpamadan yere düşmesi bir olmuştu.

Şaşkınlıkla yere baktığımda babamın da şaşkınlıkla ayağının altına baktığına emindim.

"Nehir ne oldu kızım?" diyerek bana döndü. Kadını umursamamıştı bile.

"Kızım mı? Enişte sen ablamın bu kız yüzünden öldüğünü unuttun heralde. Evlatlık aldınız bir şey demedik. Ablamı öldürdü zar zor sustuk ama onu sahiplenmeye devam ediyorsun. Amacın ne senin?"

"Bana bak Meral, evimize geldin misafir olarak bir şey demedim bilmediğin şehir diye. Ama kızıma laf edersen o zaman ilk beni bulursun karşında."

"Sen bir dur Baba." diyerek babamı susturdum. Çoktan yerden kalkan kadının karşısına geçtiğimde kadının teyzem olduğunu öğrenmenin şokunu atlatmaya çalılıyordum.

"Bana bak Meral misin nesin bilmem, umursamam da. Sen kim oluyorsun da babama hesap soruyorsun?" dedim üstüne yürüyerek.

"Sen ben-"

"O çeneni keseceksin önce." diyerek tam dibinde durdum. "Babam almış evimize bir hata yapmış ama ben o hatayı sürdürmem. Duydun mu beni? Şimdi doğru ne getirdiysen topluyorsun ve defolup gidiyorsun evimizden." diyerek kolundan tutup dış kapıya doğru ittim.

"Enişte şu kıza bir şey söyle, elimden kaza çıkacak yoksa." dediğinde ayağına çelme takarak yalpalamasını sağladım.

"Kızım hakkında doğru konuş Meral. Saklarım seni bir yere Müge Anlı'ya çıkar kayıp ilanı verip her yeri arattırırım. E bulamazlarda..." diyerek güldü babam.

🩹

Meral'i evden attıktan sonra babam uykusunun geldiğini söylediği için yatmak istemişti.

Ben de yanına yatmıştım tabii.

"Sen gelmezdin normalde geceleri bir şey mi oldu?" diye sordu babam sessizliği bozarak.

"Seni özledim. Görüşemiyoruz bayadır."

"Gelmiyorsun ki hiç. En son saçma sapan bir oyun hazırlayıp gelmiştin." dedi.

Bir dakika!

"Oyun olduğunu anlamış mıydın?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Seni tanıyorum Nehir. E gece gündüz Müge Anlı da izliyorum. Oyun olduğunu anlayacaktım tabii ki. Ayrıca güzel olmamış hiç."

"Neden anladığını belli etmedin?"

Derin bir nefes alarak "Belli etseydim gidip ailenle tanışmazdın. Onlara şans vermelisin. Senin de mutlu olmaya hakkın var." dedi.

"Bana evlatlık olduğumu söylemiştiniz. Doğru değil miydi?"

"Biz annenle gizlice evlen-"

"Bunu zaten biliyorum baba." diyerek sözünü kestim.

"Sebebi annenin hamile olmasıydı. Ailelerimizin karşı çıkması değildi." dedi acıyla gülümseyerek.

"Sonra annen düşük yaptı. Stresten dolayı. Kimse bilmiyordu annenin hamile olduğunu. Düşük yaptıktan sonra, her şey usulüne uygun olsun dedik, yeniden evlendik."

"Annen tekrar hamile kaldı. Bu sefer hamile olması da riskliydi. Tekrar düşük yapması çok yüksek ihtimaldi." dedi. Anlatırken anıları yeniden yaşıyor gibiydi. Ama anılar acıyla doluydu. Yeniden yaşamak babama sadece acı veriyordu.

"Kızımız doğdu sonra. Ciğerlerinde sorun olduğu için kuvöze alındı. Anneannen kabullenemedi evlenmemizi. Değiştirmiş sizi." dedi.

"Sen 5 yaşına girdiğinde söyledi bize bebekleri değiştirdiğini. Ölmeden bir kaç ay önce."

"Sen büyüdün sonra." dedi gülümseyerek.

"Büyüdün ve bize benzemediğin iyice ortaya çıktı. Gerçek kızımızı bulmayı denedik ama anneannen çok güçlü bir kadındı. Bulabileceğimiz ne varsa yok etti. Biz de vazgeçtik zaten bir yerden sonra. Seni seviyorduk." dedi.

"Sen büyüdün, her şekilde farklıydın bizden, anladın. Annen evlatlık olduğunu söyledi. İkna oldun. Böyle olacağını bilemezdik." dedi.

Ne düşüneceğimi bilmiyordum. Hayatımda bir kaç kez resimlerde gördüğüm anneannemin bir cani olduğunu mu, yoksa hayatımın bir yalandan ibaret olduğunu mu...

Babam beni kendine çekerek sarıldığında ben de ona sarıldım. Babam benim hayatımdaki tek ailemdi ne olursa olsun.

Yeni bir ailem olabilirdi ama babam benim yıllar sonra tekrardan hissettiğim ailemdi.

Bir aile için başka bir aile yıkılmazdı. Ne olursa olsun.

Uykuya dalmadan önce duyduğum ses babamın "Özür dilerim kızım." diyerek fısıldamasıydı.

kendime yalan söyledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin