<4>
3 Ekim 1951
Albay elindeki kitabın sayfasını çevirdiğinde havaya baktı. Yağmur yağacağı belli olduğundan rüzgar çıkmıştı. Yeniden gözlerini sayfaya döndürdüğünde kitabın metnine yağmur damlası düştüğünde havaya tekrardan baktı.
Çadırın içindeki ısıtıcıyı açtığında koltuğuna oturmuştu. Yaralandığı günden bu yana kasabaya inmemişti. Daha doğrusu yarbay buna izin vermemişti. Yaralı olduğu bütün günler bölükte kalırken yarbay başından bir saniye bile ayrılmıyordu. Bütün ilaçlarını ona hatırlatıyor bir tanesini bile atlamasına izin vermiyordu.
Albay başında bu kadar çok durmasının sebebini kendisine yormuştu. Sonuçta albay yarbaya gelecek olan kurşunun önüne atlamıştı. Bir minnettarlık simgesi olarak düşünüyordu bütün bunları.
Ama düşündüğü doğru değildi.
Yarbay çadırın kapısını açtığında üzerindeki yağmurluk çok ıslanmıştı. Elindeki ilaç kutusunu masaya bıraktığında albay onu izliyordu.
"Merhaba albayım."
"Merhaba Yarbay Jaeyoon. Yine ne getirdin bakalım." Elini kitabından çekmiş ilaca doğru uzanmıştı.
"Sağlık için takviye edici bir hap." Gülümseyerek yağmurluğunu çıkarttığında albayın karşısındaki koltuğa oturmuştu.
"Eskisinden daha güçlü olmanızı sağlayacak."
Albay Sunghoon duyduğu cümlelere karşılık gülümserken burnunu kaşır gibi yapmıştı.
"Yarbay Jaeyoon teşekkür ederim bu ilaç için ama size kaç defa daha diyeceğim ben iyiyim diye. Hem bu ilk yediğim kurşun değil ki. Merak etmeyin ölmem."
Yarbay gözlerini albaya çevirdiğinde gülümsemişti.
"Siz ölemezsiniz albayım."
"Neden?"
"Çünkü ölmek için fazla ölüsünüz."
Albay Sunghoon duyduğu cümleye karşılık yarbayın tam olarak gözlerinin içine bakmıştı. Konuşmadan kendisini anlayan bu adama karşı büyük duygular besliyordu.
Ama nereden bilebilirdi ki ona aşık olduğunu.
Yarbay Jaeyoon konuyu değiştirmek istercesine albayın kitabına baktı. Bu sefer Fareler ve İnsanlar kitabını okuyordu. Gülümsedi yarbay.
"Gurur ve Önyargı'yı okudunuz mu albayım?"
"Evet onu bitireli çok oluyor."
Aşk kitabı okumasına şaşırmıştı yarbay. Ama bu şaşkınlığı ilerleyen günlerde geçmişti. Aşkın var olduğuna inanan bir adam vardı karşısında.
"Aşka inanıyor musunuz albayım?"
Albayın gözleri yarbayı bulduğunda uzunca baktı gözlerine. İnanıyorum dese yanlış anlar mıydı? İnanmıyorum demek daha mantıklıydı. Ama cevap vermeyi reddetti albay. Böylesi daha iyi olurdu.
Yarbay Jaeyoon cevap alamadığını ve albayın gözlerine uzun uzun bakmasından sonra susmuştu.
Tanrı bilir belki de anlamıştı.
"Söyleseniz albayım. İnsanlar neden aşıkları sevmez." Yarbayın sorduğu bu soruya düşünmeden cevap verdi albay.
"Çünkü aşıkların sevdiği insan için yapamayacağı hiç bir şey yoktur."
Yarbay bu düşünülmeden net bir şekilde verilen cevaba karşılık albaya bakmıştı.
"Aşık olmuş gibi konuşuyorsunuz albayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yes to heaven | jakehoon
Fanfiction"Sen 'elveda' dediğinde dünya sona erdi." |230222|