1.CEHENNEMİN YEDİ KAPISI

119 26 115
                                    


"Eğer bir kişinin vicdanı varsa o kişi hatalarının acısını çekecektir..
Bu onun hem cezası hemde hapishanesidir..."
Dostoyevski

Şarkı;
Natasha Blume , Black Sea

Dudaklarım arasına hapsettiğim zehirli sigaramı kaçıncı içişimdi bilmiyorum. Dudaklarım arasından çekip boşta kalan elimdeki dosyalara daha dikkatli bakmaya başladım.

Kolay bir yolu olmalıydı.

İşaret ve orta parmağım arasında olan sigaranın dumanı rüzgarla ahenk içerisinde dans ediyorlardı. Bir sigara dumanı gibi dağılıyordu etrafa düşüncelerim tek tek.
Sigarayı tuttuğum elimle camdan masanın üstündeki içki bardağını alıp bir yudum içip aklımdaki bir çok düşünceyi silmeye çalıştım.
Aklımda bir çok soru olunca işime odaklanamıyor ve hata yapmayı sevmememe rağmen hata yapıyordum.

Masanın üzeri o kadar karışıktı ki , kendimi bile kaybedebilirdim.

Masanın üstünü full kaplayan gireceğim mekanın kuş bakışı bir haritası vardı. Ben ona o ise bana bakıyordu. Elime işçi listesini aldığımda nerelerde kaç adam nöbet bekliyordu diye baktım. Mekan baya korunaklı bir yerdi. Sıradan bir bar olmasına rağmen bu kadar korunaklı olması insanların hiç aklına gelmiyor muydu? Mekanın girişinde dört silahlı adam vardı , salak gibi girişten girecek değildim. Barın garip bir özelliği daha vardı o da herkesin içeri elini kolunu sallaya sallaya giremediğiydi. Girişten hadi diyelim girdin senin iç çamaşırına varana kadar arıyordu. O yetmezmiş gibi barın sahibiyle bir münasebetin var mı diye seni araştırıyorlardı. O bara günde kaç bin kişi giriyordu ve bıkmadan usanmadan her şeyine varana kadar didik didik ediyorlardı. Kafam bir yere takılmıştı. Adamlar vardiyeli çalışıyorlardı ve hepsinin birbirine çakıştığı bir mola dakikası vardı. Tam beş dakikada herkes yerlerine geçiyordu . Mekanın arkasında bir yangın merdiveni vardı . Bir adam neden yangın merdivenin kapısına iki adam koyardı ki. Bir gün o adamla tanışıp aklından neler geçtiğini öğrenmek isterim.

Tek çare yangın merdiveniydi. Yangın merdiveni tam da bar sahibinin odasının yanındaydı. Bar sahibinin kapısında şaşırılmayacak ki iki tane iri yarı adam vardı. Adamı araştırdığıma göre kendince kendine bir gün tatil vererek o gün barda olmuyordu. O gün ise yarındı. Yangın merdiveni tek çaremdi. Bundan katlarca zorunu halletmiştim bunu mu halledemeyecektim. Bu dosyaları bana iki hafta önce vermiştiler ve ben dosyalara daha yeni bakıyordum. İşimi son güne bırakma alışkanlığım olduğundan değil , bir bebek işi olduğu içindi.
Odasında sakladığı bir kasa vardı, içinde adamın işini bitirecek bütün kötü çekler , ve bir de not defteri vardı. Şizofren , ruh hastası kendi yaptığı bütün işlerini bir günlük gibi deftere yazıyordu.

Elimdeki dosyaları karma karışık olan masaya daha çok karışsın diye koydum. Daha fazla bakmama gerek yoktu.

İçkimden arada sırada yudumlar alıyordum ve içki içimi ısıtmış olacak ki üşüdüğümü yeni farkediyordum. Koltuktaki pikeyi üstüme çekip büyüleyici İstanbul'un sinir bozucu trafiğine baktım . Bu kadar trafik nasıl oluyordu anlam veremiyorum kaç yaşıma gelmişim.

Gece güneşi yuttuğu zaman , her yeri zifiri karanlık kapladığı zaman suç işlemek daha kolaylaşırdı. Gece kötülerin dostuydu .

Sigaramı son kez içime çekip sigarayı kül tablasına bastırıp söndürdüm . Ateşin cızırtılı sesi kulaklarıma yankılanırken hiç umursamadım.

Kendim bir ateş topuylen küçük bir kıvılcımı kafaya takacak kadar kafayı yememiştim.

Göz kapaklarım bir güç tarafından kapatılıyordu adeta ve ben buna inat gözlerimi kısmamak için direniyorum.
Uyumak insana iyi gelebilirdi fakat bana iyiden ziyade kötü geliyordu. Gözlerimi kapattığım zaman sanki o ateşler içerisindeki eve beni defalarca atıyorlardı.
Hep aynı rüyayı görüyor ve delirmemek için bir neden arıyordum.

CANBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin