eighteen

363 37 4
                                    

"ikişerli olarak kalacaksınız odalarda." Başımızda duran görevli bakışlarını üzerimizde gezdirdi. "Kendi aranızda mı yapmak istersiniz yoksa listeye göre mi?"

Hızla kolumu Baekhyun'un omuzuna attım. "Biz birlikten yakın arkadaşız. Birlikte kalırız." Diğerleri de hızla gruplaşırken rahatlama ile derin bir nefes vermiştim.

YALNIZ KALABİLECEĞİMİZ BİR ODAMIZ OLUYORDU!

Bize verilen odanın anahtarını aldığımda yüzümdeki gülümseme büyürken Baekhyun'a dönmüştüm. "Gidelim hadi."

İkimizde küçük çantalarımızı alırken yan yana ilerlemeye başlamıştık. Odaya girdiğimizde kapıyı yavaşça arkamdan kapatmıştım. Kilitlerken bakışlarım Baekhyun'un vücudunda geziniyordu.

Onu gerçekten çok özlemiştim.

İçeri girdim ve hızla bakışlarımı odanın tavanında ve duvarlarda gezdirdim. Bir kamera yoktu.

Ona döndüğüm anda birbirimize doğru hareketlendik. Dudaklarımız hızla buluşurken ellerim kalçasını kavramıştı. Kucağıma çıkmasını sağlarken hızla sırtını duvara yaslamıştım.

Dudaklarımız bir kaç saniye birbirinden koparken dudaklarımı boynuna bastırıp kokusunu içime çektim. "Seni çok özledim." Fısıldaması gülümsememi büyütürken "bende." Diye mırıldandım. "Özleminden delirmek üzereyim."

Kendimi kalçalarına bastırdım ve saniyeler içinde beni ne hale getirdiğini giörmesini istedim.

"Akşam yemeğine dek zamanımız var." Diye mırıldandım ve bakışlarımı odada gezdirdim. İki tane tek kişilik yatak vardı. Geceleri bunları birleştirip uyumak daha mantıklı olurdu.

Şimdi birleştirmeyle uğraşamazdım. Yeniden dudaklarımız birleşirken tek kişilik yatağa ilerlemeye başlamıştım.

Bir an önce özlem gidermemiz gerekiyordu.

______________

Baekhyun'un anlatımından

Duştan çıkmış, üzerimi giyiyordum. Ensemde hissettiğim dudakları ile irkilsem de gülümsedim. "Öyle güzel kokuyorsun ki." Yavaşça döndüm Chanyeol'a.

Hala üzerini gitmemişti. İkimizin de üzeri çıplaktı. Elimi ağırca gezdirdim göğsünde. "Rüyada gibiyim. Bu bir rüyaysa uyanmama izin verme Chanyeol."

Yaklaştı, küçük bir öpücük verdi dudaklarıma. "Bu bizim geleceğimiz." "Hadi giy üzerini bebeğim. Üşütme."

Hızla geçirdim tişörtü üzerime. Kirlenmiş olan çarşafa hüzünle baktım. "Kaç tane çarşaf var?" Diye sordum Chanyeol'a. Güldü. "Yalnızca dört."

Güldüm. "Bu bizi sınırlıyor Chanyeol-ah." Çarşafı çıkarmaya gittiğimde arkamdan konuştu. "Sabunla yıkasak temizlenmez mi?"

Küçük bir kahkaha attım bu dediğine. "Tanrım, gerçekten." Hava kararmaya başlamıştı. Çarşafı değiştirdiğimiz de birlikte çıktık odadan.

Yemekler hep birlikte yenilecekti. Sonrasında yine bizi serbest bırakacaklarını düşünüyordum.

Motelin bahçesi vardı, oraya çıkmamıza izin var mıydı ki?

Yavaşça döndüm Chanyeol'a. Henüz masaya varmış değildik. "Yemekten sonra izin verirlerse bahçeye çıkalım Chan. Buranın havası güzel." Gülümsedi "olur güzelim."

Yemeğe oturduk. Aramızda yüksek rütbeli askerler olmadığı için herkes rahattı. Bol bol konuşup güldüler. Kendimi ilk kez askerde değilmiş gibi hissediyordum.

Yemeklerimiz bittiğinde birlikte kalktık masadan. Motel görevlisine sorduğumuzda zaten bahçe kapısının kapalı olduğunu, onun dışında bahçede oturabileceğimizi söylemişti.

Saat çoktan akşam sekizi geçmişti. Hava kararmıştı tamamen. Bahçe kapısının yerini belli eden çok uzun olmayan duvarın üzerine oturdum hızla.

Oraya otururduğumda bile Chanyeol'dan yalnızca bir kaç santim uzun olabilmiştim. Bahçede bizim dışımızda kimse yoktu. Chanyeol hızla karşıma geçti ve tuttu ellerimi.

"Kendimi ilk kez bu kadar rahat hissediyorum." Gülümsedim. "Bende öyle. Ama korkuyorum bir yandan. Ya buna alışırsak, ya yakalanırsak?"

Başını olumsuzca salladı. "Artık bunlarla sıkma canını. Yalnızca iki buçuk ayımız kaldı. Bir buçuk ay prova ve ezber var. Sonrasında ise müzikal. Bitecek, tamamen rahat olacağız."

Elimin üzerine uzun bir öpücük verdi. "Son iki ayımızı aşkımızın başladığı bu yerde güzel geçirelim Baekhyun." Başımı hafifçe salladım. "Geçirelim sevgilim."

Bir anda güldü. "Seni dans ederken göreceğim!" Koluna vurdum bir tane. "Sakın dalga geçme döverim seni." Muzip bakışlar attı. "Ayıp ediyorsun bebeğim ben seninle hiç dalga geçer miyim?"

Güldüm bu dediğine, geçerdi. "Ben sana demiştim sesin güzel diye. Bak, başkaları da fark etmiş hemen." Gözlerimi devirdim. "Heechul hyung olmasaydı burada olamazdım. Resmen bağırdı herkesin içinde sesi güzel diye. Şarkı söylemek zorunda kaldım!"

Küçük bir kahkaha attı. "Bana bile daha doğru düzgün söylememiştin! Benden önce başkaldırı nasıl duyabilir?" Bakışlarım hızla etrafta dolandı. Hala kimse bahçeye çıkmamıştı.

Yaklaştım ve hızla öptüm yanağını. "Önümüzde çok uzun bir zaman var sevgilim. Sen iste, söylerim ben." Derin bir nefes çekti içine.

"Ah Baekhyun. Sen nasıl bir şeysin böyle?" Dudağımın hemen yanına uzun bir öpücük verdi. "Sana aşık bir şeyim yalnızca." Diye mırıldandım parlayan gözlerinin içine bakarken.

Ona aşıktım. Aşkıma karşılık alıyordum. Dünya artık, yaşanılabilir bir yerdi.

Lurking love/ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin