on üç: şeftali çekirdeği

3.7K 421 76
                                    

atlantis kafe,

"hyunjin şimdi sana bir şey diyeceğim ama bünyenin buna hazır olup olmadığından emin olamıyorum," dedi felix karşısındaki sarı saçlı çocuğa bakıp derin bir nefes alırken. "önündeki menü yüzünü gizlemiyor. kabak gibi ortadasın yani. farkındasın bunun, değil mi?"

hyunjin ofladı. "bok gibi bir masaya oturduğumuz yetmiyormuş gibi beni buraya attınız bir de. changbin'in tam karşısındayım anasının amı gibi belli oluyorum bir kafasını kaldırsa görecek beni. ne yapayım lan, ne yapayım? ayrıca neden burdayız biz amına koyayım, milletin ders çalışmasını izlemek istesem gider youtube'dan study vlog falan açar izlerim." hyunjin'in sinirle söylediği cümlelerin ardından jisung ve felix birbirine baktı yavaşça. ardından aynı anda konuştular.

"çok gergin."

"baya gergin."

hyunjin, arkadaşlarının aynı anda söylediği cümleler üzerine derin bir nefes alıp önündeki kolayı kafasına dikti. evet, gergindi. işin kötü yanıysa bu gerginliğinin sebebini bilmediği için herhangi bir çözüm üretemiyordu.

sarhoş olduğu gece genel hatlarıyla aklında sayılırdı. jisung ile chan'ı araması hakkında yaptığı saçma sapan konuşmayı hatırlıyordu mesela. ya da chan'ın ismini sayıkladığını da hatırlıyordu. sadece chan nasıl gelmişti, geldiğinde ne olmuştu, oralar pek net değildi. onun dışında evine giderken yaptığı rezilliklerin bazıları kafasındaydı, evde olan şeyleri de anımsıyor gibiydi. en azından başta dediği rezil şeyleri ve öpüşmelerini hatırlıyordu hyunjin. muhtemelen sarhoş olmasaydı, ilerisine de giderlerdi.

hatırlayamadığı ve beynini kurcalayan şey ise uyuyakalmadan önce dediği şeylerdi. bir şeyler demişti, bunun farkındaydı. dudaklarının oynadığını ve sesinin az da olsa çıktığını hatırlıyordu fakat ne dediğini asla hatırlayamıyordu.

ve chris'i biraz bile tanıyorsa eğer hyunjin konusunu açmazsa, o hiç açmazdı.

hyunjin gerginlikle derin bir nefes aldı yeniden. bunları düşünmek istemiyordu şu an, bu yüzden sonraya erteleyebilirdi. silkelenip dikkatini önünde çok ciddi bir konuşma yapıyormuş gibi duran iki arkadaşına çevirdi.

"hayır abi sevişseler ne olacak? arkadaşın alt tarafı sanki anan baban anasını satayım," dedi felix gözlerini devirerek.

jisung ise dehşete düşmüştü arkadaşının dediklerine karşı. "iyi de ne olacak sonra? sonuna kadar böyle mi gidecekler? ya birinin duyguları çıkarsa ortaya? arkadaşlığı da biter amına koyayım."

jisung ve felix, tartışma konusu üzerinde hararetli bir konuşma döndürürken hyunjin, karşısındaki ikilinin ana konusunu tam olarak anlamlandıramadığından kaşlarını çatarak araya girdi. "neyden bahsediyorsunuz abi siz şu an?"

sorusuna karşılık olarak ise iki farklı cevap aldı.

"arkadaş arkadaşı siker mi?"

"iki arkadaş sevişebilir mi?"

eh, hangisinin felix'in cevabı olduğunu anlamak çok da zor değildi.

"biri arkadaşlarının kişiliklerini tanıt dese ona bu cümlelerinizi gösterirdim." dedi hyunjin ardından bu lanet konunun hemen kapanmasını istediği için yeniden söze atıldı. "biz niye buradayız cidden? changbin'in hâlâ bizi fark etmemiş olması da ayrı bir enayilik bu arada da neyse. sonuç olarak ne bok yemeye geldik lan biz buraya?"

freaks and gays, minsung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin