"bunun hakkında sonra konuşacağız baba," dedi seungmin sinirle. okulun yangın merdivenlerinin olduğu yerde gerginlikle bir ileri bir geri yürüyüp dururken babasının cevabını beklemeden telefonunu kapattı hızlıca.
inanamıyordu. bu olanlara inanamıyordu. babası resmen okuldaki hocasına rüşvet vermişti. hem de oldukça yüklü bir miktardı bu.
seungmin kusmak istedi. changbin'den bazı şeyleri öğrendiği gibi yaptığı ilk iş babasını aramak olmuştu ve aldığı cevap onu çılgına çevirecekti neredeyse.
senin için yaptım oğlum, demişti babası. senin için yaptım.
seungmin daha önce hayatında bundan daha berbat bir yalan görmemişti. kendisi için yapmıştı işte, kendisi ve itibarı için. oğlunu düşündüğü falan yoktu. ki işin sonunda seungmin dersi verememişti. babası bunu öğrendiğinde evde olmamak için bir böbreğini verebilirdi.
seungmin derin bir nefes aldı. yürümeyi bırakıp elleriyle şakaklarını ovuşturdu. derse girmesine yaklaşık yedi dakika kalmıştı ama başında deli gibi bir zonklama hissediyordu. devamsızlık yapmak gibi bir lüksü zaten yoktu, üstüne üstlük ders bayan yeon ileydi.
yeniden bütün yediği şeylerin midesinden yukarı doğru çıktığını hissetti. sadece biraz, gerçekten azıcık, dinlenmeye ihtiyacı vardı. hiçbir şey düşünmeden, gerginlik olmadan, omuzlarındaki o yükü hissetmeden sadece bir gün istiyordu.
ama o bir gün seungmin için hayal etmesi bile imkansız bir şeydi.
elleriyle şakaklarını ovalamaya devam ederken kendisinden başka adım sesleri duyduğunu fark etti. kaşlarını çatıp gelen kişiyi dinlerken bir çakmak sesi duydu. ardından sigara kokusu yavaşça burnuna dolmaya başladı.
yaklaşan adımlarla beraber duruşunu düzeltirken karşısında bulduğu seo changbin ile derin bir nefes verdi.
seungmin, changbin ile olan ilişkisini bir türlü çözemiyordu. notlarına yaptığı şeyden sonra hissettiği mahçupluk çocuğa karşı olan davranışlarının da değişmesine sebep olmuştu. evet, bu olay tamamen bir kazaydı ve bilerek yapmamıştı ama biri ona bunu yapsa muhtemelen changbinden daha kötü tepki verirdi.
seo changbin oldukça tuhaf biriydi. ya da etrafındaki insanlardan farklı olduğu için seungmin'e tuhaf geliyordu davranışları. daha kestirememişti.
changbin anladığı kadarıyla çabuk parlayan birisiydi. bunun sebebinin, geçen anlattığı şeylerden yola çıkarak, üzerindeki baskı olduğunu düşünüyordu. o da seungmin gibi bunalmıştı ve her ne kadar kötü bir özellik olsa da bunu etrafındaki insanlardan çıkarıyordu işte.
onun dışında eğlenceli biri olduğunu gözlemlemişti. lee felix ileyken, jeongin'in flörtü ya da sevgilisi tam emin değildi, oldukça gürültülülerdi. birbirleriyle kafa yapıları oldukça uyuşuyor olmalıydı, seungmin'in birkaç yıldır aynı ortamda bulundukları zaman fark ettiği bir şeydi bu. ki çok denk gelmezlerdi, changbin'in adını bile bu sene öğrenmişti.
ama bir sorun vardı ki bu, changbin hakkında gözlemleyemediği şey, kendisine karşı ne hissettiğiydi. arkadaş gibiler miydi, birbirlerini boğazlamak istemelerine rağmen? ya da changbin onunla ilişkisine bir isim vermiyor muydu, tamamen sevmediği bir akrabasının ek iş olarak verdiği biri olarak mı görüyordu onu? ya da direkt olarak hiçbir iletişimi olmasın mı istiyordu, ondan nefret mi ediyordu hâlâ notlarına yaptığı şey için?