Saxa
"Haberleri duydunuz mu?"
Bizimkilerin yanına, ortak salona olabildiğince hızlı bir şekilde koşuyor bir yandan da bağırıyordum. Yolda o kadar fazla kişiye çarpmıştım ki özür dilemekten dilimde tüy bitmişti. Ama bu çok önemli bir haberdi.
Sonunda uluslararası Quidditch maçlarına ev sahipliği yapan takım biz olmuştuk. Taenin kaç yıldır beklediği hayali gerçek olmuştu. Sonunda Jungkook ve Yoongi birbirine rakip olmayacaktı. Çünkü Tae her Gryffindor Slytherin maçında Jungkook'a özürlerini kocaman bir kağıt dolusu yazardı ve maç başlayınca tabii ki de Slytherin bölümüne gizlice girip Yoongiyi desteklerdi.
İkisinin de ne kadar iyi oynadığı düşünürsek masada her türlü galip biz geliyorduk. Ama bir de takım olabilmeleri lazımdı.
Nefes nefese kalmış bir şekilde ortak solano gelip;
"HABERLERİ DUYDUNUZ MU !!!" diye bağırdım.
Tae Jungkook'u kolları arasından çekip yüzünü bana dönmüştü. Jungkook ise hala boş boş yere bakıyordu. Gerçi her zaman yaptiğı şeydi bu. O Jimin dışında hiçbir şeye anlamla bakmazdı.
Tae sessiz olmamı adeta içinden bana söverek fısıltıyla;
"Evet duyduk Jiminin annesi ve Sirius berabermiş. Şimdi bağırmayı kes, zaten yeterince üzgün" diyerek tekrar Jungkook'a dönmüştü.
"Bir dakika nE"
"Jimin hiçbir zaman benimle evlenmicek. Düğünümüze Siriusu çağıramicam. Ondan hep nefret edicek. Annesi de olmicak. Babası ise kesin beni nikah günü öldürür, Jimine de kaçtığımı söyler. Ama siz sakın inanmayın. İki elim kanda da olsa ben Jiminle evlenirim."
Saxa ise vericeği güzel haberi kısa bir süre sonraya ertelemiş. Kırmızı koltuğun bir köşesine oturmuş aynı Tae gibi kollarını sımsıkı Jungkook'un boynuna sarmıştı.
Normal şartlarda olsa her zaman en mantıklı açıklamaları o yapıp, en iyi haberleri o verirdi ama konu aile kısmına girince Saxayı da orda kaybediyorduk.
Çünkü aile kavramını bilmiyordu o.
Ailesi onu asla Hogvarsta göndermek istememişti. Oda hayalleri için ailesinden vazgeçmişti. Muggle dünyasında basit iki diş hekimiydi artık sadece onlar.
Peltek, ön dişleri çıkık, sarı kabarık saçlı kızları hiç doğmamıştı onlar için. O gün anlamıştı işte Saxa büyünün ne kadar tehlikeli olup yanlış ellere geçmemesi gerektiğini. Sadece dudaklarından arasından tek bir kelime çıkmıştı.
"Obliviate"
Ve her şey bir anda bitmişti onun için. Muggle dünyasından resmen silinmişti. O yüzden onların üzülmesine asla izin vermiyordu. Çünkü tek ailesi onlar kalmıştı.
Birbirinden aptal iki genç.
"Üzülme Jungkook. Eminim ki aile kavramı Jimin için de önemli değildir. Jimini bilmiyor musun o bir şeyi istediği an alır. Yani seni severse onun önünde hiçbir engel olmaz ki. O sana koşar her zaman"
Sakinleşmesi ile burnunu öyle bir çekmişti ki gözlerine kadar mukus dolduğuna yemin edebilirdi ama çaktırmamayı tercih etti.
"Peki ya beni hiç sevmezse. O zaman ne yapıcam. Ben ağlarım, kahrolurum."
Tae gülmesini zar zor bastırmaya çalışıyordu. Çünkü gülerse Jungkook büyük ihtimalle onunla uzun bir süre küserdi. Ama ne yapabilirdi ki. Jungkook böyle konularda aşırı drama yapıp, kafasında senaryolar kurup, hepsini Taeye anlatırdı. Tae de tabii ki de bütün salonu inletecek bir şekilde kahkaha atardı.
Ama şuan gülerse büyük ihtimalle Jungkook onunla konuşmazdı.
"Hadi ama Jungkook. Anlattığın şeyleri kulakların duymuyor mu. Jiminle sarıldınız. Hani şu okulun sert bakışlı, kimsenin ona dokunamadığı slytherinli oğlanla. Sarıldınız diyorum alooo"
Az da olsa yüzü gülmeye başlamıştı. Ellerini o incecik bele sarabilme yetkisini gösteren nadir kişilerden biriydi o. Bir gün de emindi ki o dolgun pembe dudakları öpen ilk ve tek kişi o olucaktı.
Böyle düşününce çok saf geldi Jimin Jungkooka. Gözünün önüne tekrardan onun görüntüsünü getirdi ve bembeyaz, saf su gibi dokunulmamış, incinmemiş.
İncinmemiş?
"Eee yeter bu kadar drama size çok güzel bir haber vermeye geldim. Özellikle Taecim sen bu duruma çok seviniceksin."
"Benim çok seviniceğim tek şey Yoongi ile evlenmek olur canım"
Saxa büyük bir of çekerek ikisinin de kafasına birer tane patlatmıştı. Bu çocuklar niye aşktan başka bir şey düşünemiyorlardı. Bi zamanlar kendisinin de aynı duygular içinde olduğunu hatırladı ama hemen o anların zihninden kaybolması için uğraştı ve asıl konuya geri döndü.
"Bu yıl uluslararası Quidditch müsabakaları bizim okulda olucak. Yani bu sefer Jungkooka özür mektupları yazmana gerek kalmicak."
Jungkook anında kafasına kaldırarak Saxaya bakmıştı. Bu maçlarda çok iyi oynayıp Jiminin tüm odağının kendisinde olmasını istiyordu. Ahh birde Taemin vardi maalesef, oda takımdaydı. Jungkook bu duruma iki kat daha fazla hırslandı ve elinden ne geliyosa yapması konusunda kendine söz verdi.
"İnanmıyorum. Duydun mu Jungkook bu sefer ikiniz için ses tellerimi feda edicem"
Jungkook yapmacık bir sırıtışla
"Duydum gerizekalı. Beni sattığın günleri unutmadım."
"Amaa Jungkook-"
"Neyse ben gidiyorum. Antreman yapıcam. Hem biraz kafam da dağılır. Yemekte görüşürüz" diyip ortak salonu terk etti.
Ayy selamm🤍
Önceki taslaklar buraya kadardı. Bundan sonra tamamen bu yılkı benin devam ettirdiği kurgu olucak. Umarım elime yüzüme bulaştırmam🤡Ben shipleri hemen birleştirmek istiyorum🥲 Hepsi birbirinden tatlılar.
Önerileriniz varsa mutlaka benimle paylaşın bundan mutluluk duyarım💛
Bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın lütfen ki ben de hikaye beğeniliyo mu yoksa bırakmalı mıyım anlıyım.
Öptüm bayy😽