Saxmar
Saxa'dan
Jungkook'un haftalardır biriktirdiği zulasını sömürdüğümüzden dolayı sanırım bayılmak üzereydim. Daha yarınki bitki bilimi dersi için hazırlık da yapmalıydım.
"Ben gidiyorum kendinize iyi bakın. Buraları da toplayın"
Yatakhaneden çıkıp , merdivenlere gittim. Ama istediğim güzergahta durmadığı için beklemeye başladım.
"İyi akşamlar Saxa"
Yanımdan gelen ses ile yerimde sıçramıştım.
"İyi akşamlar Sir Niklous"
İyice yanıma geldi. Boyunu boyuma eşitleyip yüzümü incelemeye başladı.
"Üzgün görünüyorsun. Yoksa Markla kavga mı ettiniz"
"Hayır hayır kavga etmedik. Zaten ayrıldık biz. Görüşmüyoruz artık. Klasik Gryffindor ile Slytherin olduk tekrardan"
Bir elini omzuma atıp önümüze gelen merdivene oturtmaya çalıştı beni ama eli içimden geçtiği için boşluğa düştü. Hafifçe kahkaha atıp merdivenin ikinci basamağına oturdum.
"Yüzünün haline bakılırsa pek iç açıcı bir ayrılık olmamış sanırım. Nerde burda paytak paytak Tae ile Jungkook'un arkasından koşan Saxam"
O anlar aklıma gelince daha çok güldüm. Tae ile Jungkook uzun boyları ve bacakları sayesinde önden hızlı hızlı yürür bende paytak paytak koşup onlara yetişmeye çalışırdım.
"İyiyim ben Sir Niklous. Merak etmeyin beni. İlk haftalar zaten her zaman yorgun geçmiştir. Sadece biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var "
Bana şevkatle gülümseyip elini saçımı okşamak için başıma götürüyodu ama eli yine içimden geçmişti. Ona tekrardan gülüp merdivenlerle sarayın en tepesine çıkmaya başladım.
Görünürde sadece Hagridin klubesi ve yasak orman olsa da huzur veriyodu insana. Kafamı dinleyebiliyodum en azından.
Yalnızdım.
"Üstüne yine bir şey almadan çıkmışsın"
Gelen ses ile kafamı o tarafa çevirdim. Merdivenin başında elinde yeşilli grili battaniye ile Mark. Yanıma gelip battaniyeyi uzattığında kafamı çevirip istemediğimi belirttim.
"Daha ilk günden buraya çıkıcağını düşünmezdim aslında. Noldu dersler çok mu zor geldi bu sene"
Alayla , ortada hiçbir şey yokmuş gibi ,benimle bu şekilde konuşmaya çalışması sinirimi daha da bozuyordu. O güzel ince suratina asamı sokmak istiyordum.
"Konuşmicak mısın Saxa benimle. Yine kaçıcak mısın. Gerçi buna da şükür en azından beni dinliyosun şuan"
Ne hakla dedim ya içimden. Sen nasıl bu kadar rahat olabilirsin.
"Şuan sen mi yoksa şu ilerdeki sarı yeşil yapraklı ağaç mı deseler gider o ağacı seçerim Mark. Bence yeterince açık konuştum"
Yanından hızla ayrılıyodum ki bileğimden tutup beni kendine döndürdü. Ne bu kardeşim hangi filmdeyiz.
"Yapma. Bunu bize yapma."
Alayla güldüm hala biz diyodu ya. Sen herkesin gözü özünde kızla dudak dudağa ol sonra gel bana bunu bize yapma de.
"Biz diye bir şey yok artık. Sen bitirdin bu bizi. Ben bu okulda kalbimi bir tek sana açtım ama sen naptın. İğrençsin Mark nefret ediyorum artık senden."
