Seni derinlere hapseden,
Söyle takılıp kaldığın,
Geçmişim miydi benim?
Geçmediğini sandığın...
Gözlerindeki güneşi,
Gölgeleyen o kara bulut...
Söyle ne yüklüydü?
Mavi kadar
Hayat dolu bakişlarina
Söyle rüzgar mıydı?
Hüznü dokundurup kaçan...
Eylül müydü sana,
Öyle masum bakmayı öğreten?
Söylesene bu masumiyete,
Neydi seni iten?
Neydi aceba
Seninleyken bu denli,
Güvende hissetiren beni?
Neydi o bana,
Huzur veren sendeki?
Neydi seni bende
Bu kadar tarifsiz kılan?
Neydi aceba sende,
Bir türlü doyamadığım?
Tam olarak
Nesin aceba sen bana?
Uyanmak istemediğim,
Bi rüya mı?
Yoksa ulaşılmaz sandığım,
Hayallerim mi?
Aslında sen bana,
Maviyin hep...
Gökyüzü kadar uzak...
Okyanuslar kadar derin...
Maviydin işte sen hep...
Mavi kadar sonsuz...
Mavi kadar temiz...
Mavi kadar saf...
Ve mavi kadar masum...
Aslında sen sadece mavi değil,
Mavinin her tonuydun...
Bakışların maviydi senin...
Gülüşlerin, susuşların maviydi...
Mutlu olduğunda,
Gökyüzünü görürdüm gözlerinde...
Tüm berrakliğıyla,tüm saflığlıyla...
Aynı gökyüzünün
Gecesini de gördüm o gözlerde...
Yıldizsiz...
Her yer lacivert...
Kesif ve soğuk...
Bundandır sana hüznü yakıştırmayışım...
Sen sadece mavi ol bana.
Görmeyeyim başka hiç bir tonunu.
Hep gündüz ol bana..
Hep gökyüzü...
Mavi gibi bak,
Eylül gibi masum...
Mavi gibi gül,
Gökyüzü gibi sonsuz...
Mavi gibi yaşa,
Bir su damlasi kadar hayat dolu...
Mavi gibi sev,
Okyanuslar gibi temiz...