Her insan kendi içinde bir dünyaymış..
Hayat..İnişli,çıkışlı,virajlı, Dikenli , taşli,toprakli Bol çamurlu,çetin rüzgarli Uzun viyadüklü, sarp yokuşlu bir yolmuş..İnsan bu yolda yürürken, içindeki dünyada ağlar,güler,kırlır dökülür, üzülür, pişman olur, yeri gelir sevinir yeri gelir heyecanlanir en nihayetinde de susarmis..
Söz gümüş, sükut altinmis..
Kim bilir? Belki de huzur dedigimiz, o yana yakila aradigimiz ama bir türlü bulamadigimiz, hatta zaman zaman baskalarinin onun kaçmasina neden oldugunu düşündüğümüz, beş harf iki hece, o tek kelime yine kendi gibi beş harf iki hece bi tek kelimenin ardinda gizlidir.. SÜKÛT
Lakin sükût her babayiğidin harci değildir.. Yürek ister sükût.. Sabır ister, cesaret ister..
Herkesin dilinde şimdilerde.. Bir susmak telasidir gidiyor.
Eski tadi yok susmalarin.. Ya herkes sustugunu sandigindan ya da icimizdeki savaslar artik susulamayacak kadar büyüdüğünden.. Kime sorsan susuyor şimdilerde.. Oysa o kadar çok gürültü var ki bu susanlarin arasinda... Belki de lâl olmakla sağır olmayı karıştırıyoruz artik... Öyle sağırız ki birbirimize söylediklerimize, öyle körüz ki sevgi dolu yüreklere sustuk saniyoruz.. Oysa bu degildi ki susmak..Ne çok başkalaştı susmak şimdilerde tıpkı kalabalik bedenlerimizdeki yalniz ruhlarimiz gibi.. Susmak sadece sessiz kalmak degildi ki... Kimi gözlerde nefret kiminde sevginin tanimsiz tebessümü.. Kimi kalplerde esaret kiminde özgürlük..
Kiminde cesaret kiminde korkaklik.. Kimine bi kaçış susmak kimini çözülmez sandigi kördüğüm.. Saymakla bitmez aslinda..Susmak çok şey vesselam..