Sen mavisin hep bana demiştim. Gülüşün susuşun maviydi o zaman bana. Gerçi hâlâ da öylesin.Ama şimdi o görmek istemediğim lacivert tonusun mavinin. Bana bi destan yazmıştın ve ben o destanı saatlerce okumaya cesaret edememiştim. Şimdi karşındayken sana söylemek isteyip de bir türlü cesaret edemediklerimi yazıyorum. Belki de kendime bile itiraf edemediklerimi. Senin gibi eskilerden başlıyorum ben de. Hatta belki de daha eskiden. Sesini duyduğum ilk andan.Söylediğin ilk şarkıdan ne diyordu şarkıda " Saatler sen geçe gelir misin? Ben yine vazgeçmedim ki senden" uyuyamamıştım o gece sesin sahibini merak etmekten. Ablanın bizi tanıştırdığı gün. Gökyüzünden bahsetmişsin sen ben gökyüzüne senin kadar dikkat etmemişim ama o günkü huzurumu unutmuyorum ve tabi ki nedenini bir türlü bulamayışımı. Şimdi anlamak zor olmuyo. Gökyüzünün bi işareti saymıştın sen beni. Ben de seni ruhumun hediyesi kabul ediyorum. O zaman anlamak güçtü tabi o kadar resmi davranırken sana. Senin çözemediğin bir sekilde yok olan o resmiyet. Ahh düşünüyorum da ne çok aptallık etmişim.
Kıskandığın sorguladığın sahip olmak istediğin bi sevgiden bahsetmişsin hani o sevgiden çok daha fazlasına sahipsin sen aslında şimdi bile. Bi çok şeyin yeni farkına varıyor senin o mantıklı dediğin kız. Çok güzel savaşırsın demişsin bana ben seninle de savaşmışım farkında olmadan. Gittiğimiz piknikten bahsetmişsin hani telefonumu alışından.... Bilirsin işte her zaman muhalif bi kişiliğim vardır aslında benim o anda bağırıp çağırıp telefonumu bi şekilde senden almam gerekirdi ama yapmadım şimdi sorguluyorum neden yapmadım ki? O kaşın açıldığında seninle konuşurken sesim neden o kadar çaresiz çıkmıştı ki? Ben öyle kolay kolay üzülen biri değildim. Hepsinin cevabı aynı aslında... BEN SANA HERKESE VERDİĞİM TEPKİYİ VERMİYORDUM. SENİN YERİN BENDE AYRIYDI ÇOK ÖZELDİ O ZAMAN BİLE. Ben aslında en çok seninle savaştım mavim.
Şimdi neden mavi diye düşünüyosundur eğer okuyosan. Çünkü sen o mavi gökyüzünde süzülen uçurtmana bakarken de su kenarında da gözlerin mavi oluyo. Ve ben en çok uçurtmayı takip eden gözlerine karşı savaştım. Yani benim savaşım o aralık günü başlamadı mavim,o haziran akşamı da bitmedi. Çok denedim sözlerini sineye çekmeyi ama beceremedim. Her gün aynı kabusla uyanıyorum. Gökyüzünde bi kafes içinde bileklerine zincir vurulmuş halde sen. Yüzün gözün kan revan.. Bana sesleniyosun. Sana ulaşmaya çalışıyorum ama aramıza simsiyah bir bulut giriyor sadece sesini duyabiliyorum göremiyorum seni. Sana koşmaya çalışıyorum ordan oraya gidiyorum bir türlü ulaşamıyorum sana. Ne bir rüzgar esip dağıtıyor bulutu ne güneş çıkıp aydınlatıyor gökyüzünü ve ben adını haykırarak uyanıyorum.
Şimdi birbirimize bir adım uzaktayken aramızda dağlar var sanki. O dağların orda kalmasına belki ben neden oluyorum. Ama onları oraya getiren sensin. Sana çok kızgınım hâlâ. İnanmamak için ne kadar geçerli bi nedenin olabilirdi ki? Düşünce duvarların neden bu kadar kalın ki? Yine de kıyamıyorum sana. Sen inanma bana ben senden sonra bile seni sevmeye devam ediyorum.. Sen yine de inanma..
BEN BU HAYATTA EN ÇOK SENİ SEVDİM KISKANMAN GEREKEN HİÇ BİR SEVGİ KALMADI GERİYE SEN GELİNCE YÜREĞİME. ARAMIZDA MADDİ MANEVİ NE KADAR MESAFE OLURSA OLSUN DAHA FAZLA SEVEMEM KİMSEYİ. BİZ DİYE BİR ŞEY KALMADI GERİYE. BENDEN İBARET BEN VE SENDEN İBARET SİZ GERİYE KALAN. BUNDAN SONRA MUTLU OLMALISIN MUTLU ETMEK İÇİN BENİ...
(BU BÖLÜMDEKİ TÜM KİŞİ VE OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR GERÇEK KİŞİ VE OLAYLARLA ALAKASI YOKTUR)