2: Tanışma 2

11 3 8
                                    

Tekrardan merhaba! Hayatımda hiç bu kadar yakın zamanlarda yeni bir bölüm paylaşmamıştım. Bu iyi oldu benim için hehe. Şarkılarınız hazır mı? Umarım keyif alırsınız :)

# # #

Jin Qu elinden geleni yapıyordu. Bunu başarabilmesi gerekiyordu. Elinden geldiğince sessiz olmaya çabalıyordu ama çok nefes nefese kalmıştı.

"Fissal tarayıcıları çalıştırın hemen!" Sereh Birliğinden bir adam erlerine telaşla bağırarak bu emiri verdi. Bu hiç iyi olmamıştı. Jin Qu'yu fissal tarayıcılarla saklandığı yerden hemen bulurlardı. Nefesini hala kontrol altına alamamıştı ama bir an önce buradan uzaklaşmalıydı. Saklandığı bu boş daireden en hızlı çıkış yolu balkondu.

"Fissal hazır efendim!" zamanı kalmamıştı Jin Qu'nun. Derin bir nefes alıp balkona doğru atıldı. Koşarak balkonun korkuluklarının üstüne çıktı ve o hızla diğer binaya doğru atladı. Bu şehre gelmeyi hiç istemese ve kendisi için de en tehlikeli şehir olsa da gelmek zorunda kalmıştı ama binaların yakınlığı ve şehrin büyüklüğü Jin Qu'ya biraz avantaj sağlıyordu. Diğer binanın yangın merdivenine tutundu ve hızla yukarıya tırmandı. Serehlerin botlarının sesleri kulağına ilişti.

"Buralarda olmalı, sıcaklık gözüküyor ekranda efendim!"

"Elinizi çabuk tutun!" komutanları bu emri sanki Jin Qu'ya söylemiş gibi daha da hızlandı. Çatıda koşarken solundaki binanın alçaklığını kullanıp zemine ulaşmayı planladı.

Yağmur da hızlanmaya başlamıştı. Bu iyi bir şeydi. İzini kaybettirmek için kullanabilirdi. Ama hiç bu kadar çok korkmamıştı yakalanmaktan daha önce. Bilmediği bu kocaman şehirde güvenli bir yer bulmak zorundaydı ve çok yakınına yaklaşmışlardı.

Solundaki binaya atladı. Kenarındaki boruları kullanarak aşağıya kaydı. Hızla koşmaya devam etti. Ara sokakların bitip 1 alt geçit ve 2 üst geçidin buluştuğu anayola çıktı. Buradan en az alt geçide girerse dikkat çekerdi. İnsanlara çarparak yola doğru koştu. Arabalar trafik yoğunluğundan çok hızlı değillerdi ve buna şansını vererek hızını kesmedi.

İki araba ona korna yaptı, az kalsın çarpıyordu. Ve birinin önüne elini koyup üstünden atlamak zorunda kaldı çünkü alt geçide geçebilmesi için gitmesi gereken yaya geçidinin önünde duruyordu. Bu korna sesleri Serehlerin dikkatini kesin çekerdi.

Yaya geçidine dönen demir bir kapıdan gidiliyordu. Ve kapı şehirlilerin elektronik kartlarını okutmaları ile açılıyordu. Bunu görünce Jin Qu'yu bir korku sardı. Ne yapacaktı?

Gri demir parmaklıkların üstünden atlasa, çok yükseklerdi. Tırmanmak zorundaydı ama yağmur her yeri ıslatmıştı. Sağına ve soluna bakındı. Ya yolu geri dönecekti -ki bu imkansızdı- ya da bu yaya geçidine girecekti.

"Orada!" korku onu harekete geçirdi. Demir parmaklıkları tırmanmaya başladı. Tam tırmanıyorum derken kaydı. Dizlerinin altına uzanmayan şortu yüzünden bilekleri kaymıştı. Bir kaç kez daha kaydı. Ama sonunda elbiseleri sayesinde tutunabilmişti. Gelip geçen insanlar ona bakıyordu.

En yukarıya çıktığında ise hiç düşünmeden atladı. Kendini yuvarlayarak düşüşünü yavaşlattı ama çıplak dizleri çizilmişti. Sızılarına aldırmadan altgeçide girdi. Çok kalabalıktı kaldırımlar ve ortadan bir yol geçiyordu. Bu biraz farklı bir yoldu. İki tarafında demirler uzanıyordu ve ortasında da metale benzer siyah bir kaplama vardı. Jin Qu kalabalık içerisinde koşmayı bırakıp hızlı adımlarla ilerlemeye çalıştı. Koşarsa daha çabuk fark edilebilirdi.

Kendinde olabildiğince yol katetmeye çalışsa da kalabalık o kadar engelliyordu ki hızını. Bunu düşünürken düdük sesine benzer bir ses duydu. Ortadaki yola doğru baktı ve havada süzülen bir tren rüzgarı da beraberinde getirerek durdu. Bir sürü kapısı ve ışığı vardı. Sinyal sesini ve kırmızı ışıklarını yakıp kapılarını açtı. İnsanlar hemen doluşmaya başladılar. Jin Qu bu şehrin çok gelişmiş olduğunu biliyordu ama trenlerin böyle olmasını beklemiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 13, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEK DİLEĞİM SENİN İÇİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin