Taehyun
Ellerimi piyano'da gezdirdim. Küçüklüğümden beri en sevdiğim şeydi piyano çalmak. Ailem başta beni herhangi bir müzik aleti çalmam için zorlamış olsa da tamamen sevdiğim için çalıyordum.
Başına oturdum ve yakında bir opera gösterisinde çalacağım parçayı, Suite Bergamasque, L. 75:III. Clair De Lune'ü çalmaya başladım.
Clair De Lune sevdiğim bir parçaydı. Bana göre insanın hayatını anlatırdı. Başta sakin bir şekilde insanın ruhunu dinlendirir ancak sonrasında birden hızlanır ve adeta bizi kaosa, mateme sürükler. Sonra yine sakinleşir ancak birden gerilir. İnsanın hayatı gibi, herşey güzel iken hayatın gerçeği bir tokat gibi çarpar ve olaylar olur. Opera'nın okunusu ile de benzerdi. Kadın kocasını aldatıyor başta herşey sorunsuz ilerlerken kocasının gözü açılıyor.
Kendimi kaptırmış çalarken kulağım çalan kapı ile tırmalandı.
"Gel"
"Oğlum arkadaşın geldi seni soruyor, adı Beomgyu tanıyor musun? Daha önce bahsetmedin."
"Kai ile kavgamızda tuzu olan çocuk, gelsin haberim vardı geleceğinden."Hafif bir tebessüm ederek çıktı annem. Adım sesleri birbirini kovaladı ve beklenen (pekte içimden gelmese de eninde sonunda gelen) misafir geldi.
"Varya aşırı iyi çalıyorsun. Accayipp kıskandım yuh!" İşte bundan bahsediyordum. Sakin hayatımı Kai ile arada bir gürülütü kaplarken birde bu gürültücü, sakin durmayan bir çok hiperaktiflik özelliği bulunduran (kabul etmek istemesem de bir o kadar tatlı) çocuk hayatıma girmişti.
"Teşekkür ederim."
"Ay ne demek önemli değil"
"Evet, ne yapacağız şimdi?"
"Ya bak şimdi," Piyano'nun çaprazında bulunan mini koltuğa oturdu ve heyecanı gözlerinden akarken devam etti. "Ben araştırdım beraber çalabileceğimiz bir parça ve bunu buldum. Je te laisserai des mots." Bilindik isimle gülümsedim. Annem bu tür şarkıları severdi ve bende ona daha önce çalmıştım."Evet biliyorum bunu. Çalsana dinleyelim." Hızlı bir şekilde başını salladı ve kucağına aldığı gitarı çantasından çıkardı. Akorları kontrol etti ve başladı.
Kulaklarımın aşina olduğu sesle gülümsemeden edemedim. Güzel çalıyordu. Önüme döndüm ve anlık gelen bir hevesle ona eşlik ettim. 40 dakika ya da 40 saniye bana göre uzun geçen zamandan sonra söz kısmı geldi. Tam notaya basıyordum ki ellerim duyduğum sesle duraksadı. Sözlerine eşlik ediyordu. En azından kendi çapımda müzisyen olduğum için mi bilinmez şarkı söylenirken seslere çok dikkat ederdim. Bir sorun arardım hep. Ama kulaklarım sorun bulamıyordu. Sesi güzeldi. Pürüzsüz ve iç ısıtan bir sesi vardı.
"Neden durdun ya ne güzel çalıyorduk?"
"Şey pardon daldım bir an, sesin, evet sesin şey, güzelmiş." Tatlı bir şekilde gülümsedi ve teşekkür etti. Tekrar çalmak ister miydim? Sanırım. Neden kısa cevap veriyordum bir sıkıntı mı vardı? Bilmiyordum. Ağzımızdan çıkan kelimeler odada yankılanırken benim tüm odağım kalbimden mideme oradan da kasıklarıma akan tatlı esintideydi.Uzun süre sonra yb attım. Yazmak istiyordum ancak zaman bulamadım çğnkü cidden fazla ödev verilen bir okuldayım. Bugün okula gitmedim ve hazır boş iken yazayım dedim. Içimden geldiği gibi yazdım umarım hoşunuza gitmiştir hoşçakalın. SIZI SEVIYORUM😘🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magnet | taegyu
FanfictionSerseri Beomgyu ile piyanist Taehyun'un yolları kesişir. Avril Lavinge - Sk8er boi